"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Mezhepler birleşebilir mi?

Ali FERŞADOĞLU
12 Haziran 2019, Çarşamba
Bazı kesimler sıklıkla şu argümanı kullanıyor:

“Peygamberimizin (asm) zamanında mezhepler olmadığına göre mezhepler kaldırılmalı veya birleştirilmelidir…” 

Bu düşünceyi seslendiren ve gündeme taşıyan iki zihniyettir: 

1- Mezheplerin çıkış sebeplerini bilmeyen, üstelik, mezhepleri ayrılık gören; ancak samimî olanlar.

2- Mezhepleri ortadan kaldırarak, Müslümanlar adedince farklı yollara sapılması için çabalayanlar.

Daha önce izah etmeye çalışmıştık; tekrar vurgulayalım: 

Mezhep, Kur’ân ve Sünnet-i Seniyye’yi, “mekân, zaman, imkân ve şartlara” göre yaşama yoludur. Bütün hak mezhepler Kur’ân ve Sünnet-i Seniyye’den alınmıştır.

Asr-ı Saadette, Peygamberimiz (asm) zamanında, “mekân (coğrafya, iklim), imkân ve şartlar” aynı idi. Dolayısıyla farklı bir hükme ihtiyaç yoktu. Fakat, zamanla İslâmiyet farklı coğrafyalara, toplumlara ulaştı. 

Şöyle ki: Peygamberimizin (asm) hayatında İslâmiyet Arabistan’da yayıldı. Veda Hutbesi’ni 100.000’den fazla Sahabe dinlemişti.

İslâmiyet, başlangıçta Arap Yarımadası’nda hâkim olmuştur. Zamanla civar coğrafyadaki diğer milletleri de kapsayacak şekilde büyümüş, bütün Arabistan’a, Kuzey Afrika’ya ve Güneybatı Asya’ya yayılmıştır.

Dört Halife (632-661) devrinde İslâmiyet Bahreyn, Irak, Suriye, Filistin, Mısır, Afrika, Kafkasya ve Horasan’a kadar ulaştı.

Emeviler devrinde (661-750) Sicistan, Afganistan, Semerkant, Erzurum, Kıbrıs, Girit, Sicilya, Buhara, Harzem, Hint toprakları (Pakistan) Malatya ve Türkistan fethedildi. Sınırlar Atlas Okyanusu ve Fransa içlerinden Türkistan’a kadar uzandı.

Bediüzzaman, Yirmi Yedinci Söz’de, mezhepleri muhteşem bir tahlile tabi tutar: “Nasıl ki mevsimlerin değişmesiyle elbiseler değişir, mîzaçlara göre ilâçlar tebeddül eder; öyle de, asırlara göre şeriatlar değişir, milletlerin istidadına göre ahkâm tahavvül eder. Çünkü, ahkâm-ı şer’iyenin teferruât kısmı ahvâl-i beşeriyeye bakar, ona göre gelir, ilâç olur.” 1

Peki, bugün mezhepler birleşemez mi, birleşmemeli mi? 

Bu tartışmalara da, aynı cümlelerin devamında son noktayı koyar: “Eğer beşerin ekseriyet-i mutlakası bir mekteb-i âlînin talebesi gibi, bir tarz-ı hayat-ı içtimâiyeyi giyse, bir seviyeye girse, o vakit mezhebler tevhid edilebilir. Fakat, bu hal-i âlem, o hale müsaade etmediği gibi, mezâhib de bir olmaz.” 2

Yani, insanlık; aynı seviyeye gelse o zaman mümkün olur. Aksi halde bu mümkün olmaz.

Dipnotlar:

1- Bediüzzaman Said Nursî, Sözler, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 1999, s. 447.

2- Age.

Okunma Sayısı: 2094
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Tahir Kaplan

    12.6.2019 10:21:30

    Mezhepler çoktan beri teke indi.Diyanet mezhebi. Yeni gelişmelerde herhangi bir mezhebe göre değil, içtihatları mevcut bilgilerle yapıyor.Buna Diyanet mezhebi demek isabetli olur düşüncesindeyim.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı