Bir kardeşimiz, hem mesaj hem de telefonla sordu: “Üstadımız İslâm âleminin temel hastalıklarından altıncısının, ‘Menfaat-i şahsiyesine himmeti hasretmek’ diyor. Bu ne demektir?”
Himmet, kayırma, yardım, çaba, çalışma demektir. “Menfaat-i şahsiyesine himmeti hasretmek” ise, himmet, gayret, çalışmanın tamamını kendine ayırıp şahsî çıkarlarına yöneltmektir. “Bir dairem var, haydi bir yazlığım olsun, haydi geziye, tatile şu kadar ayırayım!” deyip bütün himmeti, çalışmayı kendine hasrediyor.
Halbuki, hamiyet; bir kimsenin öncelikle aile, millet ve vatanı koruma çabası, erdemi, fazileti ve bu değerlere bağlılıktır. İşte Asr-ı Saadet’teki himmet zirvesi: Kimi malının bir kısmını, kimi yarısını, kimi tamamını hizmetlere verdi. Ve kısa zamanda iman, Kur’ân, adalet, hak ve hürriyetleri dünyanın başına geçirdiler.
Peki, bütün himmetimizi kendimize hasredersek iman, Kur’ân hizmetleri nasıl ayakta duracak? Hani şaheser örneğimiz Asr-ı Saadet hamiyet modeli idi? Hani “bir kişinin imanının kurtulması, sahralar dolusu deve tasadduk etmekten daha hayırlı” idi. Hangi hizmetimiz, yayınımızla kaç kişinin iman dairesine girip hizmetlere katıldığını hesap edebilir miyiz?
Hizmetlerin içinde öyle hamiyet sahipleri tanırım ki, çoluk, çocuk, mal, mülk, arabası ile adeta Asr-ı Saadet modelini uyguluyor!
Diğer hastalıklar da şunlardır:
1. Ye’sin (ümitsizliğin) içimizde hayat bulup dirilmesi. 2. Sıdkın (doğruluğun, dürüstlüğün) hayat-ı içtimaiye-i siyasiyede ölmesi. 3. Adavete muhabbet. 4. Ehl-i îmanı birbirine bağlayan nûranî rabıtaları bilmemek. 5. Çeşit çeşit sarî hastalıklar gibi intişar eden istibdat... Bu altı, dehşetli hastalığın ilâcını da, bir tıb fakültesi hükmünde hayat-ı içtimaiyemize, eczahane-i Kur’ân’iyeden ders aldığım “altı kelime” ile beyan ediyorum. Mualecenin (tedavinin) esasları onları biliyorum. (Hutbe-i Şamiye, s. 27) Hakikî teşhis de burada, gerçek ve tam tedavi de…
Müslümanları “maddî cihette kurûn-u vustada (ortaçağda) durduran ve tevkif eden altı hastalık” İslâm âlemi, ülkemiz, ailemiz ve fert olarak hayati önemde. Zira, asıl hastalığımızın teşhis, tedavi, ameliyat ve reçetesi “Kur’ân eczanesinden.” Ya tedavi, ya “siyaset bataklığına” saplanarak kabiliyetlerimiz ölecek veya yatalak olup sürüneceğiz!..