Ne var ki, bu bayramda da bu boyutu yaşayamayacağız! Zira, özellikle Doğu Türkistan, Suriye, Filistin başta olmak üzere Müslümanlalara indirilen darbeleri, maddî-manevî işkenceleri kalbimizde hissediyoruz!  

Ya haksızlığa, zulme, yanlışa şuurlu olarak karşı geleceğiz, adaletin ihyasına çalışacağız veya kader-i İlahi bize zorla yaptıracaktır!  

“Harb-i Umumînin beşinci senesinde, bir acip rüyada benden soruldu: 

“Müslümanlara gelen bu açlık, bu zayiat-ı maliye ve meşakkat-i bedeniye nedendir?” 

“Rüyada demiştim: Cenâb-ı Hak bir kısım maldan onda bir veya bir kısım maldan kırkta bir, kendi verdiği malından birisini bizden istedi-tâ bize fukaraların duâlarını kazandırsın ve kin ve ha-setlerini men etsin. Biz, hırsımız için tamahkârlık edip vermedik. Cenâb-ı Hak, müterakim zekâ-tını, kırkta otuz, onda sekizini aldı. 

“Hem senede yalnız bir ayda, yetmiş hikmetli bir açlık bizden istedi. Biz nefsimize acıdık; mu-vakkat ve lezzetli bir açlığı çekmedik. Cenâb-ı Hak, ceza olarak, yetmiş cihetle belâlı bir nevi orucu beş sene cebren bize tutturdu. 

“Hem yirmi dört saatte birtek saati, hoş ve ul-vî, nuranî ve faydalı bir nevi talimat-ı Rabbâni-yeyi bizden istedi. Biz tembellik edip o namazı ve niyazı yerine getirmedik. O tek saati diğer saatlere katarak zayi ettik. Cenâb-ı Hak, onun kefareti olarak, beş sene talim ve talimat ve koş-turmakla bize bir nevi namaz kıldırdı” demiştim. (Bediüzzaman, Mektubat, Enstitü/internet, s. 264.) 

Her Ramazan’ın son on gününde itikafa girip ruh ve duygularımızı iyice arındırmamız istendi; yapmadık, Allah bize bir ay itikâf yaptırdı!.. 

Masumların hapsedilmesine göz yumduk, Allah bize Ramazan boyu hapsetti, daha ne kadar hapis yatacağımız belli değil! Ve Müslümanlara yapılan işkenceleri göstermelik ve beylik laflarla kınayıp geçiştirdik! Aklımızı başımıza alıp bu hakikati anlayıp fiilen de yaşayamazsak, Adl ismi tecelli etmeye devam edecek! 

TEBRİK: Ramazan-ı Şerif bayramının milletimize, ülkemize, âlem-i İslama hayır, huzur ve mutluluk getirmesini Cenab-ı Hak’tan niyaz ederim.