"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dünya muhabbete aç

Ali HAKKOYMAZ
01 Ocak 2022, Cumartesi
Karşınızdaki delirdiğinde, ortalığı kırıp döktüğünde sen de delirirsen; ortaya yaşanmaz bir ortalık kalır. Aman ha!

Öfkeyle kalkan; oturacak yer bulamaz. Alt/üst akıllar kimlerse; her şeyi birbirine katıp karıştırmak istiyor. 12 Eylül 1980’lerde bunu yapmak istediler; olmadı. Daha dün yetmiş iki buçuk ırkı barındıran da bizdik. Ne tarih okuduğumuz var ne coğrafya! Bağırıp çağırarak sloganlarla iş hallolsa iyi de... öyle olmuyor. 

İlk emir: İkra! 

Taa harçlığımdan kitaplara yatırdığım paranın hesabı yok; okudukça cahil olduğumu anlamışım; eee hemen işler düzelsin istiyoruz. Öyle yok! Birisinin hatası yüzünden ötekini cezalandırmak yok. Yaptığımız iş, Kitab’a uyacak; yoksa birileri işi kitabına uydurup bizlere “eyvah” dedirtmek istiyor. Aklımızı, kalbimizi yoklayalım; yerindeler mi?! 

En son okuduğumuz bir paragraf, bir satır ne; ordan bir cümle buraya yazın bakalım. En son nasıl bir güzel iş yaptık; onu da yazın. Kuşlar için pencere önüne yem döktüm de diyebilirsiniz.

***

Reklâmlardan öteden beri çekinirdim. Niye bu kadar ısrar? Daha çok kazanmak için... Bütün bir milletin parasını kasana koysan ne olacak! Zaten cimrisin. Bunun istisnası da o kadar az ki! 

***

Ne aldatan zamanlara düştük! Dünya paradan ibaret değildi bu kadar. Ne oldu birdenbire?! Kaç milyar insan aç ve susuz! Paragöz, dünya canlısı adamları gördükçe yaşama sevincim sendeliyor. Bu yanlışla dünya dönebilemez gibime geliyor.

***

Hayaller Hakikate Karşı...

Yakında sinemalarda... [Göz boyamacıları, cebimizi akşamdan sabaha boşaltanları anlatan bir film afı olur diye düşündürdü.]

***

Çok apolitik olduk.

Hürriyeti sevemedik bi’ türlü.

Onların işi meşveret idi.

İstibdatı çok sevdik, çok.

Ceplerimiz kevgir...

Akıllarımız ağa ceplerinde...

Halsiz, dilsiz kalmışız ne gam!

Yaşasın hissiyat!

Ah, zalim propaganda!

Ah, cerbeze!

Ah, mübalâğa denilen ihtilâl!

İhtimal bize fukaralık kaldı.

***

Yanılıyor muyum; cahillik revaçta gibi... 

Şu var ki duymayı bilene kâinat bir beste, görmeyi bilene her ân değiştirilen bir resim, tablo, fotoğraf... Yere batsın cehalet!

***

Dünya teknolojiye, uzağa/uzaya gitmeye, yola, köprüye, trene, uçağa, betona, paraya, kavgaya, savaşa, güç gösterilerine, diplomaya, afralara tafralara doydu. Dünya muhabbete, tebessüme, şefkata, yardımlaşmaya aç!

***

İlme; âlim doymaz, cahil acıkmaz.

***

Başka yol yok mu;

İlle de çıkmaz sokaklar...

Oku, diyen sonsuz tebessüm...

Kılıçlar kınında uyusun.

 

Acılar üst üste geliyor.

Günler bir bir kararıyor.

Yakasını tutmuşuz hayatın;

Cehaletin ağzı kurusun.

***

Her ân aralanıyor perdeler.

Açıldıkça açılan perdeler...

***

HAYAT BESTESİ

Tenhalık kalabalığında 

Kaldım;

Konuşamıyorum.

Bir sessizlik var ki...

Doldurmuş her yanımı.

Kulaklarım, gözlerim

Lebalep...

 

Her taraf susmak dolu...

Bir beste ki sor-ma!

Aman, sakın konuşma!

Sus, duy; ıskalama!

Bu karşındaki hayat...

Oyalan...

Maaa!

***

Diyorum ki: “Göstermelik işler, görüşmeler, programlar bitse...” insanlık nefes alır. Gösteriş için nice vakitler, nakitler heba oluyor. Olan, kime oluyor; demeye gerek var mı!

***

İyi dinle! Tiyatroda rol vermek istiyoruz, sana. Kendi rolünü mü; başkasınınkini mi iyi oynarsın?

Kendimin... dersen... sen kimsin?

Yok... başkasının... ise... okim?

***

Aklım bir şeye ermediğinde rahmetli annem derdi ki: “Daha kaç kazan ekmek yemen lâzım!” Şimdi ne o kazanlar kaldı ne de o mis kokulu ekmekler... Üstelik büyüdükçe aklımın yetmediği şeyler de azalmadı; arttı! Durumun vehameti ortada...

***

Anladım, anladım; ucu sonu yok tartışmalar bitmeyecek ve sanata, ziraate, ticarete sıra gelmeyecek gibi... Yahu, sinemada perde, tiyatroda sahne sık sık değişir. Sadede gelmek çok mu zor? Sahilde bir yerde demli çay içip hafif müzik kulaklarıma dökülürken kitap okumayı, şiir yazmayı özledim. Bir gün toplaşalım şöyle; konuşalım senli benli. Hava çok sert; yumuşasın biraz. Misafirlikte kavga mı olur! 

***

Şu eşyalarımız var ya... kıyamete kadar yeter gibime geliyor.

Kapansa ne ki fabrikaların çoğu!

Al... Değiştir... Çarçabuk... Ne bu?

***

Dünya kaldıramaz bu yükü;

Daha nasıl konuşsun yollar?!...

Arada nefes alalım!

Belki yaşıyoruzdur!

***

Kendini dinlenmez edene kadar konuşma!

***

Çok gerildik, çok yorulduk, ses tonumuz çok yüksek ve çok konuşuyoruz, çok susturuluyoruz, çok olanlara azıcık bile çehre çatmıyoruz.

***

Kendine gidiyorsan... daha ne... diyorsun! İşi baştan/kendinden alıyorsun; iş/te bu!

***

ÖZLEM ESKİSİ

Ne yani!

Eskiden bu kadar zam mı vardı!

Biraz da zamsız yaşasak!

 

Alışmıştık

Arada, yıl başlarında...

Eh, haydi, neyse zamlara.

 

Yine eskisi gibi olsun.

Az yol, az köprü, az tünel...

Biraz modelsiz arabalar...

 

Alışmıştık eski Türkiye’ye.

Çeyrek altın olsun takardık;

Bir sünnete, bir düğüne.

 

Aman altı üstü kalsın.

Hatta yüzüstü kalsın.

Eski evler, yollar, dükkânlar...

 

Biz zamsız da yaşıyorduk, abi!

Çok da hissetmiyorduk; hani!

Yok; böylesi lâzım değil...

 

Niye böyle oldu; o uzun mesele...

Söylesin Ahmet Kaya yakıcı sesiyle:

“Olmasaydı sonumuz böyle!”

Okunma Sayısı: 1555
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • İdris

    2.1.2022 17:20:47

    Evet, çok doğru demişsiniz, gözü kör olsun bu cahilliğin. Bu zamlar, koca koca köprüleri, barajları, yolları, teknolojik gelişmeleri daha daha neleri göremez de günlük zamlara takılı verir, ne yaparsın cahillik dedik ya. Allah cc sağlık ve selamet versin.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı