"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Fasl-ı bahar

Ali Rıza AYDIN
27 Nisan 2023, Perşembe
Her şeyin olduğu gibi baharın da bir ilki, bir de sonu var. Sondan sonra gelen bahar tıpkı dünyanın zevâline benzer, kıyametin timsali.

Bahar ibe yeniden doğuş, haşr oluş.

“Bahar” ne hoş bir sözcük değil mi?

İster öncesi, ister sonrası olsun, neticede bahar ya. Anınca, insanın gönlünde ılık bir sesim esiyor, duygular uyanıyor; tıpkı nebatatın, hayvanatın; masnuatın uyanışı gibi o günlerde.

Ilıyış, “cemre” ile başlıyor. Hava, su, toprak derken nevruz; mevcudatta, cûşuhurûş...

El ele tutuşurcasına o ısınıyor her şey ısınıyor. Onlar ısınıyor, sen ısınıyorsun.  O soluyor, sonunda;  sen de sona doğru soluk soluğa, yürüyorsun yolunda. 

Karların eridiği, Rahmet’in yeryüzüne yürüdüğü, derelerin, çayların çağladığı, vecde gelip ağladığı bir mevsimidir ilkbahar.

Çayırlar, çimenler yemyeşil halı;  sarı nergis, ak papatya, gelincikler, lâleler… Adetâ âlem yenileniyor baştanbaşa, serâpâ…

Huzûr’da, emsalsiz bir resm-i geçit.

Sabah güneşi gülümsüyor canların yüzünde ve gülümsetiyor seni içten, içe...  

Bir ağızdan terennüm ediyor koyunlar, kuzular, kurtlar kuşlar, böcekler; tesbihfeşan Rabbine.

Havalar ısındıkça, insanın sırtı gibi ruhu da ısınıyor. Kanlar kaynıyor, duygular harekete geçiyor; hazlar, tatlar depreniyor yavaş yavaş.

İşte işin burası son derece önemli!

Mahlûkatla beraber uyanırken gönlümüz, gözümüz gaflete dalıp, zevklere kanıp gafil olmamalı hakikatten. Kalpler hüşyar olmalı ve akıl, usare almalı bal arısı gibi, ibretamiz şeylerden.

Bir böceğin hilkati için kâinatı kalk eden Sanatkârı masnuatın izinde, yüzünde görmeli.

Her şeyi yerli yerince yapanı, meyveyi ağaca takanı, ağacı meyvesine âmâde yapanı fehmetmeli insanlar.  

Masnuata dikkat eyle, arkadaş!

Dün odundu elma, erik, vişne, kiraz, kayısı. Kupkuru dallarından fışkırdı hayat; açıldı nazenin çiçekler, serpildi, yeşerdi yaprak. Yarın, kucaklar dolusu meyvelere duracak, bize rızık olacak.

“Her bir masnu öyle bir mektub-u Rabbânîdir ki, umum zîşuur onu mütalâa eder.” (Mektubat, 278)

Dirilişin asıl adı “hayat”sa; derk etmenin yaygın namı, “adam”lık.

Çünkü Allah’ın ihsan ettiği akılla eşyaya bakmak, “adam”ların işidir.

Topraktan nebâtâtı, nebattan zerzevâtı, ondan da hayvânâtı halk eden Hâlık-ı Küllişey; hayvaniyetten insaniyete, insaniyetten de “adam”lık makamına çıkarıyor, dilerse.

Fark etmek lâzım baharı, dirilişi görmeli; gözden gönle yol verip, tefekkür etmeli, derinden derine…  

Yeryüzünü sofra, bahar mevsimini de bir deste çiçek yapan Cevâd-ı Kerîm’e, “Baharı halk etmek bir çiçek kadar kolaydır.” (Sözler, 72)

Bunca ihsanı, bunca ikramı idrak etmek çok mu zor?

Gözü açık, kalbi hüşyâr, zihni canlı tutmalı; güzelleri, güzel yapan “Gizli el”e bakmalı.

Evet…

O ki bahardan bahsettik, söz vardı, şu dörtlüğe dayandı:

OLUR

Güneş doğar nehâr olur

Vakti gelir bahar olur

Damlaları, Rahmetinin

Çağıldayan enhâr olur.  A.R.A.

Okunma Sayısı: 1480
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı