"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Gönüllerin zembereği: Merhaba

Ali Rıza AYDIN
04 Şubat 2021, Perşembe
İlgiden hoşlanmayan, verilen değeri fark etmeyen insan pek olmaz.

Hâl böyle olunca: misafir mukimden sahiplenilmeyi, hiç değilse hoşâmedî edilmesini yani, “hoş geldin” denilmesini umar. 

İşte, bu manaya mâtuf olarak “merhaba”, toplumların lisanına yerleşmiş bir sözcük. Her ne kadar bugün, bunu bilenlerimiz az da olsa…  

Her milletin bir selâmlaşması vardır, İslâm milletinin de selâmlaşması “selâm” kelimesi ile olan selâmlaşmadır. Yani, Müslümanlar selâm verirken “selâmün aleyküm” derler.  

Selâm, Allah’ın isimlerinden biridir. Sesli verilmesi ve sesli iade edilmesi gerekir. 1 Elle, parmakla, ayakla; işaretle selâm olmaz. 

Dolayısıyla, “merhaba” kelimesini söylemek, selâm vermek değildir.  

Merhaba, bir ağırlama terimidir. 

Bir hâneye, bir mekâna gelen, “selâmün aleyküm” diyerek verdiği ilk selâmdan sonra, orada bulunanlar selâmı “aynen veyahut daha güzeli ile” iade ederler. 2 Bundan sonra da, gelene, “merhaba” ya da “merhaba, ehlen” denir. 

Yani, bu karşılama sözü ile gelene, “Ey kişi! Hoş safâ geldin. Ben sana aguşumu (kucağımı) açtım. Buyur, evim -ya da bu mekân- senin için geniş ve rahat bir yer olacak, burada dostluk bulacaksın, kendini rahat hisset. Ehlinin ve çoluk çocuğunun yanındaki gibi rahat ol. Sen de benden emin ol” denildiği gibi; bunun, “Allah sana bolluk, rahatlık, huzur ve âfiyet versin” manasında bir duâ olduğu da ifade edilmektedir. 

Geleni kabul etmek, ona gönül açmak olan bu sözden sonra, misafir de mukime, canıgönülden “merhaba” der. Kanatlar iner ve bundan sonra bir sükûnet, bir rahatlık sarar ortalığı. 

Söylenilen bu kelâm diyalog kurmak, birbirini karşılıklı tanımak, tanışık olmak; tanışık ise, muhabbeti arttırmak için atılan samimî adım. 

“Merhaba” sözünü, bu manada Peygamber Efendimizin (asm) çok kullandığı; buna dayanarak, İslâm âlimleri, bir mekânda, gelenin selâmını alındıktan sonra ona “merhaba” demenin müstehap 3 olduğu hükmünü çıkarmışlardır.  

Buna göre “merhaba” sözünü bir gelenek olarak değil de, sünnet olduğunu düşünerek söylemek âdâtı ibadete, yüzümüzü de Asr-ı Sâadete çevirir.  

Şâdlık; neşeli, mutlu oluş manasını da ifade eden “merhaba”, Süleyman Çelebi’nin mevlid-i şerifindeki “Merhabâ ey âl-i sultan merhaba / Merhaba ey kân-i irfan merhaba” beytinde olduğu gibi; nazmda, medh olunan kimseye hitab olarak da kullanılır. 

Ayrıca günlük hayatta, az da olsa tanışıklığı olmak manasında “merhabası olmak”; diyalog kurmak, hâl hatır sormak manasında “merhabalaşmak”; kişinin, birbiriyle ilişkisini tamamen kestiğini ifade manasında ise, “merhabayı kesmek” terimleri kullanılmaktadır.   

Kaynaklarda, “merhaba” sözcüğünü ilk kullanan kişinin milâdî IV. yüzyılda yaşamış olan Himyerî hükümdar ailesinden Seyf b. Zûyezen olduğu belirtilmektedir. 4 

Dipnotlar: 

1- Kurtubî, 5: 303. 2- Nisâ Sûresi, 86. 3- Umedetü’l-Kârî, 1: 335. 4- TDV, İslâm Ansiklopedisi,29: 183-184. 

Okunma Sayısı: 1694
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı