Cenab-ı Hakk’ın “Hayy” ism-i Celîlinin kâinat üzerindeki tezahürü olan hayat, her ne kadar lügat manası itibariyle dirilik, canlılık, sağlık, sağ olma; yaşama ve ömür olarak tarif edilse de, bu, sadece ayakta durmaktan, nefes alıp vermekten ve böylece, günü kurtarmaktan ibaret değildir.
Tâ ruhlar âleminden başlayıp anne rahminden, çocukluktan, ihtiyarlıktan, dünyadan geçerek ahirete uzanan bir uzun yolun adıdır hayat. 1
İnsan bu uzun hayat yolculuğu müddetince pek çok şeye muhatap olabileceği gibi, imtihan olma adına, birçok meşakkate maruz kalması da muhtemel!
Bazen acı, bazen tatlı hadiselerin yaşanması bir cihette hayatın rengi, diğer bir yönüyle de tuzu biberi olur, çoğu zaman.
Çocukluk, bir ayrı hayat; çocuklu hayat ise, daha başka bir resim! Ergenlikten itibaren başlayan yetişkinlik dönemiyse, badireler yumağı. Hayat bu! Yaşarken insanın başına her şey gelebilir.
Her şeye rağmen hayatı, hadisatı iyi anlamak, güzel yönüyle değerlendirmek; günü, güzel yaşamak gerekir. Çünkü giden zamanı geri getirmek, isteklerimize yetirmek imkânsız!
Hayatın her yeni gününe tebessümle başlayarak gülşen etmek ve bir huzur ortamı yaşamak da var; tam tersine, güne, kasavetli bir ruh hâletiyle başlamak da…
Madem, “Hayat, kudret-i Rabbâniye mu’cizâtının en nurânîsidir, en güzelidir;” 2 öyle ise hayatı, meşrû dairede hayatlandırmak; eşyayı, olanı biteni güzel görüp onlar hakkında, olanlar hakkında güzel şeyler düşünmek tat katmaktır, hayata.
Arkadaşlarımdan bir metin yazarı, hayata dair bir portre çiziyor: “Öyle sabah uyanır uyanmaz yataktan fırlama. ‘Oh ne güzel uyandım’ diye (yeni bir günü ihsan edene hamd et) ve sevin.
“Pencereni aç yağmur da olsa, fırtına da olsa. Nefes al derin, derin.
“Yüzüne su çarpma. Adam akıllı yıka yüzünü serin, serin.
“Önce sana güzel gelsin aynadaki siluetin.
“Çık evinden neşeyle.
“Karşına ilk çıkana gülümse, (selâm ver) aydınlık bir gün dile. Sonra koş, git, işine.
“Yürü!
“Sağa sola bak. Öylesine değil, görerek bak. Çiçek görürsen kokla, çocuk görürsen yanağından makas al (ya da başını okşa).
“Yağmur varsa ıslan, güneş varsa ısın. Hatta üşü, hava soğuksa.
“Sonra şöyle düşün: Sana kim (hayat verdi, rızık verdi,) yol açtı. Darda iken, zorda iken seni ferahlatan kim?”
Öyle ya, kim?..
Bu sorusunun cevabı, Yunus Emre’den:
“Seninle dirliğim senden ırılmaz
Hayat senünledür sensüz dirilmez.” 3
Yaşama arzusu kuvvetli, neşeli, canlı insana “hayat dolu”; zamana kolayca uyan, güçlükleri yenmesini bilen kişiye “hayat adamı”; eşlerden, karı kocadan her birine “hayat arkadaşı” ve nihayet, ölmeye de “hayata gözlerini yummak” denmez mi?
Kim, neye, ne derse desin; hayat, her canlının Mabûduna âbid olma zamanı.
Çünkü “Ölümü de, hayatı da yaratan O’dur.” 4
Dipnotlar:
1- Said Nursî, Sözler, 35. 2- A.g.e., Sözler, 616.
3- F. K. Timurtaş, Yunus Emre Divanı, 81. 4- Mülk Sûresi, 2.