Birçok imanî derslerde ve âyetlerde, Allah’a imandan sonra ahiret gününe olan imana vurgu yapılır. İman-ı billâh ve yevm-il ahiret gibi, Bakara Sûresi 62’de “…kim Allah’a ve ahiret gününe gerçekten iman ederek güzel işler yaparsa onların Rableri katında mükâfatları vardır…” gibi.

Öldükten sonra tekrar dirilmek ve dünyada yaptıklarımızın hesabını verme düşüncesi ve buna iman etmek, insanların dünya hayatını da düzenler, yanlış yollara sapmasına da engel olur.

Onun için dinsizlik ve zındıka komiteleri kendi menhus fikirlerini neşretmek için her zaman insanların kafasına ahiret ile ilgili şüphe ve vesveselerle doldurarak onların imanlarını zayıflatma planlarını yapmışlardır. İçinde bulunduğumuz ahir zamanın süfyanist ideoloji sistemi de önce bu düşünceyi ele almıştır.

NECİDLİ İHTİYARDAN, NAUM’A

Resulullah’ın (asm) hicret hazırlığını duyan müşrikler iyice telâşlanmışlardı. 

Son çare olarak Resulullah’ı (asm) öldürmeye karar verirler. Öldürme planını hararetle tartışırlarken, birden kapıda Necid’den geldiğini söyleyen garip bir ihtiyar belirir. Cinayeti kimin ve nasıl işleneceği konusunda alternatifler arasından, her kabileden bir kişi kılıçlarını kullanırsa kan dâvâsı olmaz gibi şeytanî bir fikri destekler ve hemen uygulanmasına karar verilir.

Zamanımıza gelindiğinde ise; Lozan’da ülkenin bütün manevî değerlerini tahribe söz verenler “bu işe nereden başlayalım” diye düşünüp tartışırlarken, Haim Naum’dan şeytanî bir fikir gelir. “Bu insanlardan önce haşir inancını kaldıralım” der ve kabul görür, derhal yürürlüğe konması için çalışmalara başlanır.

Müşrikler, Resulullah’ın (asm) vücudunu ortadan kaldırmak istemişlerdi, bu zamanın temsilcileri de İslâmı kaldırmak istediler. Ancak Allah’ın yardımı ile her ikisinde de muvaffak olamadılar.

HAŞİR RİSALESİ YAZILIYOR

Barla’da sürgünde, yalnız ve garip vaziyette yaşayan Bediüzzaman, derhal ve ilhamen “Fenzur ilâ âsari rahmetlillâhi keyfe yuhyi-l arda ba’da mevtihâ inne zalike lemuhyi’l-mevta…” (Şimdi bak Allah’ın rahmet eserlerine, yeryüzünü ölümünün ardından nasıl diriltiyor. Bunu yapan elbette ölüleri de öylece diriltecektir. O her şeye hakkıyla kâdirdir. Rum s. 50) âyetini yüzlerce, binlerce defa okuyarak Haşir Risalesi’ni yazar ve çoğaltılarak zındıka komitesinin planlarını bozar.

Haşir Risalesi’ni, Ankara’da mebusların ellerinde gören komiteciler “aramızda casus mu var?” diye telâşlanırlar.

Haşir Risalesi, dünya dinsizlerinin, özellikle İngiliz Mason Teşkilâtının Türkiye üzerinde gerçekleştirmek istediği dinsizlik planlarını akim bırakmıştır. 

Sedd-i Zülkarneyn gibi, o dinsizlik planının istilâsına mani oldu. İlim ve akıl meydanında bu hadise gerçektir, mübalâğasızdır.