"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Veraset-i Nübüvvet ile vazifelenmek

Çetin ACAR
25 Kasım 2019, Pazartesi
Cenab-ı Allah’ın Esma-i Hüsnalarının tecelligâhı olduğumuzda nasıl ”halife-i arz” unvanını alıyorsak, Peygamberimiz’in (asm) getirmiş olduğu şeriata ve O’nun (asm) Sünnet-i Seniyyesine ittiba etmekle de Resulullah’a (asm) ümmet oluruz.

Resulullah (asm) bir gün; “Allah’ın rahmeti benim vekillerimin üzerine olsun.” diye buyurunca; Sahabe Efendilerimiz, ‘sizin vekilleriniz kimlerdir, Ya Resulullah (asm)? diye sorarlar. Cevaben der ki, “Sünnetimi yaşatıp, Allah’ın kullarına öğretendir.” (Buhari-Müslim)

Risale-i Nur eserleri bu asırda en önemli sünnet olan “tebliğ” vazifesini tam olarak yerine getirdiğini ifade eden Üstadımız; “Biz nur şakirtleri, ancak manevî Âl-i Beyt’ten sayılabiliriz.” 1 diyerek vazifemizin ehemmiyetini ortaya koyduğu gibi, şevk ve gayretimizi de kamçılamıştır.

Peygamberimiz ayrıca ”Âlimler peygamberlerin varisleridir” 2 diye buyurarak. Bu dehşetli zamanda ümmetin üzerinde çok önemli bir miras olduğunu ve bu mirası korumak ve neşretmek vazifesi ile tavzif edildiğimizi ve asla ümitsizliğe yer olmadığını belirtip, müjdeliyor.

“Eğer deseniz: “Hadiste âlim tabiri var. Bir kısmımız yalnız kâtibiz”.

“Elcevap: Bir sene bu risaleleri ve bu dersleri anlayarak ve kabul ederek okuyan, bu zamanın mühim ve hakikatli bir âlimi olabilir, eğer anlamasa da, madem Risale-i Nur şakirtlerinin bir şahs-ı manevisi var; o şahs-ı manevî bu zamanın bir âlimidir. Sizin kalemleriniz ise, o şahs-ı manevinin parmaklarıdır.” 3 (Bu zamanda o şahs-ı manevinin kalemini kullanan parmak, Yeni Asya Gazetesi ve neşriyatlarıdır)

Üstadımız, bu zamanda Âl-i Beyt’ten sayılmamız için sünnete uymanın gerekliliğine şöyle ifade ediyor; “Demek Âl-i Beyt’ten, vazife-i risaletçe muradı, Sünnet-i Seniyyesidir. Sünnet-i Seniyyeye ittibaı terk eden, hakikî Âl-i Beyt’ten olmadığı gibi, Âl-i Beyt’e hakikî dostta olamaz. 4

Demek oluyor ki, veraset-i Nübüvvet gibi vazife ile tavzif edilmek ve Âl-i Beyt’ten sayılmak istiyorsak, bu ancak Peygamberimiz’in (asm)  Sünnet-i Seniyyesine uymak ile mümkün.

Bu dehşetli asırda bunları tatbik etmek ve sahip olmak ise ancak ve ancak Risale-i Nur eserlerinin hakikatleri etrafında toplanmak ve hizmet etmektir.

Dipnotlar:

1- Şuâlar. 2- Buhari, ilim. 10. 3- Lem’alar, 404. 4- Lem’alar, 44.

Okunma Sayısı: 1598
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı