Yığınla siyasi polemikler ortasında israf, lüks ve şatafatın tartışıldığı vetirede oy erimesi süren “tek kişilik hükûmet”te “Saray iktidarı”nın mahalli seçimlerde kaybettiği belediyelere partizanca “borç şantajı” da güme gitti.
Daha önce “öyle 25 kuruşa simit yok” diye muhalefetin kazandığı belediyeleri borçları üzerinden tehdit eden Cumhurbaşkanı’nın “SGK’ya borç ödemeye, millete hizmet etmeye gelince kasada para yok” diye konuşup, muhalefet belediyelerini borçlarını ödememekle suçlaması, yeniden belediye borçlarını gündeme getirdi.
Belli ki “iktidar cephesi”, Cumhurbaşkanı’nın “emeklilere faydanız dokunsun istiyorsanız belediyeleriniz SGK’ya olan birikmiş borçlarını ödesinler” çarpıtmasıyla har vurulup harman savrulan, yatırım, üretim ve istihdamdan yoksun ekonomik politikalarla ülkeyi sürüklediği çöküşün faturasını da yine yanıltmalarla muhalefete boca etme peşinde.
YANDAŞ ŞİRKETLERİN VERGİ VERMEMESİ
Oysa en son Gelir İdaresi Başkanlığı’nın verilerine göre Türkiye’de “adrese teslim kamu ihaleleri” alan “yandaş şirketler”in önemli bir kısmının “mükellefiyet kaydı”nın bulunmadığı, “iktidara yakın patronlar”ın önemli bir kısmının ya hiç vergi vermediği ya da edindikleri servete göre hayli düşük “vergiler”le geçiştirmeleri, gerçeği ifşa ediyor.
Kamu İhale Kurumu Kanununun neredeyse her dev ihale için değiştirildiği AKP iktidarında afetlerde, âcil durumlarda zorunlu olarak başvurulan “21/b” ile en çok ihale alan “iktidara iliştirilmiş 20 şirketin 8’i (yüzde 40’ı) 2023’te hiç vergi ödememiş. (gazeteler, 27.7.24)
Buna göre Dünya Bankası’nın raporuyla “dünyada en fazla kamu ihalesi alan beş şirketin Türkiye’de olması” ve bunların ilk üçünden olan bir holdingin 2002-2020 yılları arasında aldığı ihalelerin toplam bedelinın 42.1 milyar doları bulması, AKP döneminde “yandaş şirketler”in nasıl kayırıldığını ortaya koyarken, Türkiye’de 20 şirketin 21/b istismarıyla190.3 milyar liralık kamu ihalesini alması vahameti ele veriyor. (Uğur Zengin, Evrensel, Çiğdem Toker’in ‘Kamu İhalelerinde Olağan İşler” kitabından.)
YİNE KOMPLO VE KUMPASLAR…
Anlaşılan, 2024 yılı için 12 milyar 283 milyon 843 bin TL bütçe tahsis edilen Saray’ın harcamaları günlük 33.6, saatlik 1,4 milyon, dakikada 23 bin lirayı bulurken, Kıbrıs’a yedi, Almanya’da maç izlemeye beş uçakla giden Cumhurbaşkanı’nın biri sadece makam araçlarını taşıyan ve 83 milyon masrafa mal olan uçak olmak üzere beş uçakla yaptığı son Amerika gezisi israfı karambolunda, iktidar belediyelerinin on yıllardır savsakladıkları kamu borçları bile bile tahsil edilmeyip muhalefet belediyelerinin üzerine gidiliyor.
Tesbit şu ki iktidardakilerden “adrese teslim ihale alan” besleme şirketlerden biri, aldığı 22.1 milyar liralık ihaleye karşılık, son üç yılda verdiği verginin aldığı ihalelere oranı ancak yüzde 4.5 olmuş. Saray iktidarından en çok “adrese teslim kamu ihalesi” alan üç şirketten biri olan bir diğerinin vergi oranı yüzde 0.4’te kalmış.
Keza Londra mahkemeleri tahkimli, dolar-döviz garantili yüz milyarlık ihaleler peşkeş çekilen “iktidara iliştirilmiş şirketler”in başında gelen dört şirketin ortak girişim grubuna, -3 Mayıs 2013’deki- İstanbul Havalimanı ihalesini 22 milyar 152 milyon euro bedelle 2043’e kadar işletme kıyağı sunulmuş. En çarpıcısı da yine Bakanlığın bildirmesiyle 2009’da kurulan Cumhurbaşkanı’nın oğlunun ortağı olduğu şirket hiç vergi vermemiş.
Hâsılı gündemi gittikçe daha da yıkıma uğrayan ekonominin dışına çıkarma, muhalefeti lekeleyip yıpratma maksatlı siyasi komplolar devam ediyor.
Son “transfer operasyonu kumpası”nın da maksadı bu.