AKP iktidarında, “tek adam rejimi”nde özellikle yolsuzluğun, rüşvetin, ihaleye fesad karıştırmanın, millet malını “yandaşlar”a peşkeş çekmenin soruşturulmasında iktidara ayrı muhalefete ayrı “çifte hukuk”la tam bir hukuk kıyımı yapılıyor.
Bilindiği gibi akıbetsiz “tepeden tâlimat”la başta bazı bakanlarla çocuklarının isimlerinin karıştığı, ayakkabı kutularında, elbise kılıflarında onlarca milyar dolar “paranın sıfırlandığı” -Bahçeli’nin partideki odasındaki saatini sabitlediği- 17-25 Aralık operasyonunun üstü kapatıldı, hebâ edilen 128 milyar doların hesabı verilmedi.
Dolar garantili, İngiliz mahkemeleri tahkimli onlarca milyar dolarlık ihalelerin verildiği “iktidara iliştirilmiş müteahhitler”e kredi, teşvik, borç silinmesi, vergi muâfiyeti adı altında her defasında yüz milyarlarca lira rantın peşkeş çekilmesi; “5’li çete”nin 44 şirketinden 37’sinin tek kuruş vergi vermemesi sorgulanmadı.
YA “KAYYIM”, YA BASKILARLA İSTİFA ETTİRME!
Sayıştay denetim raporlarına rağmen AKP’li belediyeler soruşturulmazken, muhalif başkanlar görevden alınıp yerlerine seçimde kaybetmiş partililer atandı. İçeriden ikrarlarla kamu arazilerini “parsel persel satan” başkanlar, şirketinin ürettikleri deterjanları kendi bakanlıklarına yüksek fiyatla satan bakanlar “istifa ettirilmek”le yargılanmaktan kurtarıldılar.
Saray iktidarı, salgında ve depremde politik rant saikiyle muhalefet belediyelerinin gıda, çadır, konteyner kurmalarını engelledi; hastanelerini, aşevlerini kapattı. Âfet için toplanan yüz milyarlarca yardım paralarının akıbeti de sorgulanmadı.
Saray iktidarı, kazanamadığı belediyelerin kredilerini sağladıkları metro gibi dev hizmet projelerini bekletip imzalamıyor, bakanlıklarda el koyuyor. Sığ siyasî hesaplarla kazanamadığı belediyeleri çalıştırmama, borçlarını tahsilde sıkıştırma, kredi ve ödenekleri vermeme, malî sıkıntılarla hizmet yapamaz hale getirmekle tehdit ediyor.
Bu arada iktidara mensup belediyelerde yolsuzluklara dair tekemmül etmiş yüzlerce dosyaya İçişleri Bakanlığı’nca el konulurken, savcılıklara gönderilen yüzlerce dosyadan bir tekine dahi soruşturmamış, bir inceleme bile başlatılmış değil.
Âdeta siyasî soykırımla İBB’ye operasyonların 5. dalgasıyla 250 kişi gözaltına alınmış; başta 1 milyon 100 bin oy farkıyla seçilmiş Türkiye’nin en büyük şehri ile en büyük ilçesinin belediye başkanı olmak üzere onlarca belediye başkanı, yüzlerce yönetici ve memur tutuklanmış.
MUHALEFETİ DİZAYN SİYASÎ MÜHENDİSLİĞİ
Özetle ucu iktidara uzanan her türlü soygun ve talânla fevkalâde ciddi şaibeler yargıdan kaçırılırken, iktidarın “aparatı” haline getirilmiş “talimatlandırılan yargı”yla muhalefete “düşman hukuku” uygulanıyor.
Muhalefetle ilgili en ufak bir iddia, habbe kubbe yapılarak üzerinde tepiliyor. Seçimlerde devlet imkân ve araçlarını tepe tepe kullanan “iktidar cephesi”, görevden alamayıp kayyım ata(ya)madığı belediyeleri baskılarla tasfiye ediyor. Bütün engellemelere rağmen Yeniden Refah Partisi’nin kazandığı 63 belediye başkanından yarısına yakınının istifa ettirilmesi, Saray’dan aranarak mobbingle transfere zorlanması bunun göstergesi.
O denli ki yargının suiistimalini protesto edenler, “Cumhurbaşkanı’na hakaret”ten kelepçeleniyor. Sırf haksızlıkları ve hukuksuzlukları eleştirdikleri için kırka yakın öğrenci Ramazan Bayramından beri hâlen tutuklu. Sokakta sadece “ayakta duranlar” büyük bir cinayet işlemişler gibi apar topar gözaltına alınıp yurtdışı yasağı konuluyor.
Milletin malına çökenler değil, ifşa edenler suçlanıyor. Ekonomide, eğitimde, sağlıkta, tarımda, sanayide topyekûn çöküş karartılıp gerçek gündem saptırılıyor.
“Tehditlerle, korkularla, hîlelerle efkâr-ı ammenin [kamuoyunun] başka bir mecraya çevrilmesi”yle toplumu sindirip susturma, muhalefeti dizaynla dağıtma siyasî mühendisliğine karşı “parlamenter demokrasi” direnci şuurunun oluşturulması icab ediyor.
İktidarın “çifte hukuk”la demokrasiyi ve hukuku tahribine karşı muhalefetin “rey-i vahid-i istibdat” denilen “otoriter rejimi” tasfiye edebilmesi için ortak demokratik işbirliği gerekiyor.