"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“İdarenin Ayasofya savunması”

Cevher İLHAN
23 Temmuz 2020, Perşembe
On sekiz yıllık AKP iktidarında Ayasofya’nın yeniden camiye çevrilmesine hep bigâne kalınırken, kayıtlara geçmesi, tarihe not düşülmesi açısından gerçeklerin bilinmesi gerekiyor.

Danıştay 10. Dairesi’nin (Esas No: 2016/16015, Karar No:2020/2595) oy birliğiyle verdiği on dokuz sayfalık kararında (birinci ve ikinci sayfasında) “Davalı İdarenin Savunması” başlığı altında “Cumhurbaşkanlığının görüşü” aynen şöyle yer alıyor: 

“Davalı (kapatılan) Başbakanlık tarafından, 1934 yılında yürürlüğe konulan Bakanlar Kurulu Kararına karşı yıllar sonra dava açılamayacağı, davanın süresinde olmadığı; davacının Başbakanlığa ve diğer kurumlara Ayasofya ile ilgili olarak zaman zaman başvurularda bulunduğu, davaya esas başvuru içeriğinin bir öncekinden farksız olduğu, dava konusu Bakanlar Kurulu Kararının iptali hususunda muhtelif davalar açıldığı, yine aynı işleme karşı davacı tarafından daha önce açılan davanın reddedildiği ve bu kararın kesinleştiği, işlem hakkında kesin hüküm bulunduğu; Ayasofya Camii’nin 1470 tarihli Mehmed Han-ı Sanî Bin Murad Han-ı Sanî Vakfı vakfiyesinden olup tapunun 57 pafta, 57 ada, 7 parselinde “türbe, akaret, muvakkithane ve medreseyi müştemil Ayasofya’yı Kebir Camii Şerifi” olarak kayıtlı olduğu, söz konusu Vakfın tüzel kişiliğe sahip bir mazbut vakıf olduğu ve Vakıflar Genel Müdürlüğünce temsil ve idare edildiği; Devlet idaresinin en yüksek karar organı olan Bakanlar Kurulunun idare alanında genel karar organı olduğu, Anayasa ve kanunlarla kendisine ayrıca ve açıkça yetki verilmemiş olsa bile, idare alanında “kanuna dayanmak” ve “Anayasaya ve kanunlara aykırı olmamak” şartıyla istediği her işlemi yapmak konusunda yetkili olduğu; Ayasofya’nın tahsis ve kullanım şeklinin değiştirilmesinin yürütmenin takdirinde olduğu, ulusal ve uluslararası koşullar ile iç hukukumuz çerçevesinde Bakanlar Kurulunca bu konuda her zaman karar alınabileceği, Bakanlar Kurulu Kararında yer alan imzaların sahte olduğu iddiasının gerçeği yansıtmadığı öne sürülerek, davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.”

Özetle, Cumhurbaşkanlığı avukatı, mahkemede davanın süresi dolduğundan yıllar sonra en başta Cumhurbaşkanı olarak M. Kemal’in imzasının olduğu “Ayasofya Camiinin müzeye çevrilmesi”ne dair 24.11.1934 tarihli Bakanlar Kurulu’na dava açılmayacağını, zaten Danıştay’ın daha önce bu konuda kararı olduğunu, açılan davaların reddedildiğini ve “müze kararı’nın kesinleşip, işlem hakkında kesin hüküm bulunduğunu” ileri sürüyor; mahkemeye “siz de reddedin” diyor. 

Karar red değil, kabul yönünde çıktıktan sonrasını ise hepimiz biliyoruz...

Okunma Sayısı: 2433
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Hüseyin İlhan

    23.7.2020 12:54:23

    Allah razı olsun ağabeyimİyiki YENİASYA ve sizler varsınız. 'YENİASYA GERÇEKYTEN HABER VERİR, 'YENİASYA YAZIYORSA DOĞRUDUR,sadece reklam spotu ve sözleri olmadığını neşriyatınızın her satırında görmek bizleri okuyucularınız olarak mesrur ediyor. İstirhamımız şu:AYASOFYA'nın ibadete(cami olarak)açılması için samimi olarak gayret eden,çalışan,dua eden,her türlü faaliyetini yapanların yanında birde bunu din istismarıyla sulandırıp,asli gayesinden uzaklaştırmak,şerlerin ekmeğine yağ sürmekten gayrı fiiliyetı olmayanların bu çok yüzlülüklerini bir broşür,kitapçık halkinde neşrederseniz memnun olurum.Zira buram buram baskın seçim tezgahında olanların ipliklerini pazara düşürmek,riyakarlıklarını yüzlerine vurup masumların aklını iğfallerine mani olmak şart.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı