Suriye’de yönetimi ele geçiren El Kaide’den kopma IŞİD örgütünden kalma El Nusra’dan dönüşen Heyet Tahri’üş Şam’a (HTŞ) bağlı selefi cihatçı militanların Lazkiye ve Tartus saldırılarıyla tahrik edilen ecnebî patentli yeni şiddet tahrikleriyle ülkede yeniden “iç savaş” senaryoları sahneleniyor.
Sokak ortasında insanların infazıyla, evlere baskınla çocukların, âilelerin gözü önünde “Esad yanlıları” denilerek sivillerin hunharca katledilmesiyle bu menhus maksadın provoları yapılıyor.
Özellikle Alevîlere yönelik işkence, kaçırma gibi çok artan operasyonlarla bini aşkın Suriyeli’nin öldürülmesi, ABD ve İsrail’in başını çektiği, İngiltere ve Fransa’nın destek verdiği işgalci emperyal mihrakların 2011’den bu yana Suriye’nin etnik ve mezhebi tefrikaların alevlendirilmesiyle bölünüp parçalanması denemeleri olduğu her hâliyle sırıtıyor.
Yönetime getirilmesinin ilk gününde Suriye’yi baştanbaşa bombalayıp savunma mekanizmasını, topyekün silah envanterini yerle bir eden, ülkenin güneyindeki toprakları işgalle Süleymaniye’den Akdeniz’e “Davut koridoru”nu açmaya çalışan ve Suriye’ye ait Golan Tepelerinin işgalini genişletip Şam’a yirmi kilometre yaklaşıp “tehditler” savuran İsrail’e suskun kalan Colani yönetiminin her fırsatta İran’ı ve Hizbullah’ı hedef alması çarpıklığının amacı bir defa daha açığa çıkıyor.
SURİYE’NİN BÖLÜNMESİ TEFRİKA TERTİBİ…
Aslında Suriye’nin kuzeyinde Fırat’ın doğusunda Türkiye’nin yanıbaşında, ülkenin su, petrol-enerji kaynaklarıyla verimli arazilerinin yüzde 80-85’ini ihtiva eden toprakların yüzde 30-40’nı kontrolünde tutan ve petrol yönetiminin yüzde 50’sini isteyen, peşinen terörist başının “silahı bırakma” çağrısını reddeden ABD ile İsrail’in silahlandırıp her türlü lojistik desteği verdiği emperyal ecnebilerin bölgedeki baş işbirlikçileri ve taşeronları PYD/YPG ile “koridor devlet”in zeminini oluşturan “özerklik-otonomi anlaşması” yapan Colani ve yönetiminin Alevî-Nusayrî saldırısı, ağababaları küresel emperyal işgalcilerin Suriye’yi etnik ve mezhebi iftiraklarla bölüp parçalama tefrika fitnesine alan açma tertibi olduğu ortada.
HTŞ yönetimi ve Ankara’dakiler her fırsatta “provokasyon”dan bahsediyor; ancak “provokasyon”un yönetime bağlı radikal örgütlerin operasyonlarıyla yapıldığı gerçeği saptırılıyor.
Belli ki Fas’tan Afganistan’a 22 İslâm ülkesini bölüp parçalama maksatlı “Genişletilmiş büyük Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi BOP”la bölge ülkelerini İsrail’e karşı dilimleyip ufaltmakla ifna etme stratejiyle Batılı emperyal mihrakların dünyanın dört bir yanından devşirerek türettiği, militanlarının önemli bir kısmı Türkiye üzerinden Suriye’ye yığdığı radikal örgütlerin istimaliyle Irak’tan sonra Suriye’nin üçe hatta dörde taksimini esas alan “Amerikan -İsrail projesi” uygulanıyor.
2011’den bu yana on üç yıldır Amerikalı Philip Gordon’un çizdiği ve İsrail Savunma eski Bakanı Moşe Yaalon’un deşifre ettiği “Suriye’nin federalizmle ‘Alevistan, ‘Kürdistan’, ‘Dürzistan’la en az üçe bölünmesi “ifsad planı”na uygun olarak Şam ve çevresinde ABD ile işgal ortaklarının palazlandırdığı HTŞ’ye “Arap-Sünnî devleti”, Suriye’nin kuzeyinde ABD ve İsrail’in “maşası” “PYD/YPG devleti”, ülkenin güneyinde İsrail’in güdümündei “Dürzî devleti”ne zemin hazırlanıyor.
TAŞERON ÖRGÜTLER ÜZERİNDEN…
Ve “tefrika fitnesi ateşi”nin kıvılcımlarının Suriye ile Irak’ı da içine alan alanda Doğu Akdeniz’den Basra Körfezi’ne topyekûn bölgeya sıçratılmasıyla baş gösteren kargaşada “Nil’den Fırat’a” diye tabir edilen, Suriye’nin bütününü, Irak’ın büyük bir bölümünü ve Türkiye’nin güneydoğusunu içine alan “arz-ı mev’ud vaad edilen topraklar)” perdesinde “büyük Siyonist İsrail”e ortam oluşturuluyor.
HTŞ’lilerin camilerde yaptıkları kışkırtıcı söylemlerle, atadıkları mezhepçi Emniyet Müdürlerinin, güvenlik güçlerinin örgütçü tahrikleriyle kavgayı kışkırtmaları bundan. Bundandır ki HTŞ militanlarının Alevîlere yönelik son katliamı, Colani-Şara yönetimine gitikçe artan güvensizlik ve siyasi tarafgirlik yüzünden ülkedeki silahlı gruplar -kendilerini korumak sâikiyle- bir türlü silah bırakmıyor.
Neticede, daha baştan “ABD’yi, İngiltere’yi, Batılı emperyal güçleri karşıma alamam” diyen Colani’nin Şara olarak da PYD/YPG’nin üzerine gid(e)meyip Lazkiye-Tartus hattında olayları ateşlemesiyle “mezhebi tefrika” provokasyonu alevlendiriliyor. Ecnebilerin uhdesindeki terör örgütleri üzerinden Suriye de içsavaşla “Afganistan” durumuna düşürülmek isteniyor. Bu karışıklıkta İran’ın tasfiyesi, ardından Türkiye’nin “hedef” alınmasının önünün açılmasının önü açılıyor.
Bu bakımdan, HTŞ yönetiminin başta Alevîler olmak üzere bütün Müslüman unsurları hatta Hıristiyanları ve Dürzîleri “Suriye vatandaşlığı” temelinde kucaklayıp Suriye halkını ABD ve İsrail’e yem etmeme, tefrika arenasına itmeme toparlayıcılığıyla bütün Suriyeliler arasında dengeyi sağlama yerine, emperyalist ülkelerin ülkeyi bölüp taşeron örgütler üzerinden başta İran ve Lübnan olmak üzere Müslüman komşu ülkelerle çatıştırma kumpasına gelmemesi gerekiyor.
Özetle, komşu Suriye’nin de küresel emperyal işgalcilerin hegemonyalarıyla İsrail’in bölgedeki egemenliği hesabına “tefrika ile ifna projesi” devrede; bunun temrinleri yapılıyor.
Yazık, çok yazık…