"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ümidimizi kesmeyeceğiz

16 Ağustos 2022, Salı 01:41
Sa’y, küllî manalar ihtivâ eden bir ibadet. Kulluk şuuru içerisinde “Vazifemiz hizmettir, netice Cenâb-ı Hakk’a aittir” manasını içeren, emir tahtında hareketin önemini anlatan, ümitsizliği kaldırıp Rabb’imizden ümidimizi kesemeyeceğimizi bildiren bir ibadet.

HAC 2022 NOTLARI - ÖMER ÖNBAŞ, HARUN AYDIN, HİKMET GÜNAYDIN - 2

Yaklaşık 3,5 saatlik bir uçuştan sonra Cidde havalimanına indik. Sabah namazı vakti girdiğinden boş bir alana seccadelerimizi serip cemaatle namazımız kıldık. Gümrük işlemleri için x-ray cihazlarından geçiyoruz. Sekiz bavul sorunsuz geçti. Ancak son bavulda görevli heyecanla yerinden kalktı ve bavulu ayırdı. Bavulu bize açtırıp, içerisindeki kitap poşetlerini masanın üzerine çıkarmaya başladı. Hayırlı işlerin muzır manileri çok olur prensibi ile biz beklemeye ve dua etmeye başladık. Biz kitapların kuran tefsiri olduğunu ve hediye olarak götürdüğümüzü söylememize rağmen vazifeli memur, alıkonacağını, ancak hacdan dönerken iade edilebileceğini ifade etti. Biz itirazlarımızı sürdürürken iki tane sivil polis geldi ve bizi başka bir odaya aldılar. Bize beklememizi söylediler. Bekleyiş başladı, dualar da hızlandı. Kitapların tek tek fotoğraflarını çekip bir yerlere göndermeye başladılar. Derken “halas, halas” dediler. Biz kitaplarımızın beraat aldığını anlayıp koca bir “Elhamdülillah” dedik. Adeta Risâle-i Nurların yetkili makamlar nezdinde beraatını almıştık. 

Otelimize geldiğimizde çiçeklerle karşılandık. Eşyalarımızı yerleştirip, tavaf ve sa’y yapmak için yola çıktık. Kâbe-i muazzamayı görmek, ilk görüşte makbul olacağı müjdelenen dualarımız için sabırsızlanıyoruz. Tekbirler eşliğinde yaklaştık. Şahs-ı manevî, tesânüd, ittihad merkezli küllî dualarımızı yaptık. 

Haccın niyetinde “Bunu bana kolay kıl.” duası çok önemlidir. Zira hac, kalabalık bir toplulukta beraber yapılan meşakkatli bir ibadet olduğundan, sabır kalesini kuvvetli tutmak için Rabb’imize sığınmamız gereğini hissettiren bir ibadettir. Ekibimizin en genç üyesi güneş gözlüklerini otelde unutmuştu. Vakit öğleye yaklaşmış, güneşin harareti zirvedeydi. Beyaz mermerden yansıyan güneş ışınları gözleri kamaştırıyor etrafa bakamaz hâle getiriyordu. İşin başında bu hadise, hepimize acizliğimizi bir kez daha hissettirip “Bunu bana kolay kıl.” duasının hikmetini de anlatmıştı. Bir müddet sonra beklenmedik şekilde etrafın gölgelendiğini gördük, bulutun sebep olduğu kısmî bir serinlik içerisinde kardeşimiz de gözlerini açabildi, tavafımızı tamamlayıp hususi ikrama hamd ettik.

Metaf alanı denen üç yüz peygamberin naaşlarının olduğu zeminde tavaf yapacaktık. Öğle namazı yaklaştığından namazdan sonra başlamaya karar verdik. Âhirinde Fetih süresinin okunduğu, gençlik kemalini gösteren öğle namazını eda ettik. Mihmandarımız Şecaattin Abi, Risâle-i Nur’un talebeliği ile 30 yılı aşan hac tecrübesini şefkat esaslı birleştirdiğinden birbirimizle tam kaynaşmıştık.

İlk defa bu yıl, metaf alanına erkeklerden yalnız ihramlı olanlar alınıyordu. Bayanlar namaz vakitlerinde arkalarda saf tuttuğundan namaz esnasında tek tip üniforma giymiş, düzenli bir ordunun görüntüsünü veren bir tablo oluşuyordu. Öğrendiğimiz kadarıyla erkeklerin ancak ihramlı olarak girebildiği bu uygulama hac tarihinde bir ilkti. Özellikle üst katlardan çok daha muhteşem görülen beyazlar içerisinde bu intizamlı manzara, bizi çok duygulandırdı. İttihad-ı İslam’ın görüntüsü bu olmalıydı. “Gafletlerinden nâşi gayr-ı meş’ûr bir sûrete girmiş olan bir râbıta-i metini… bütün efrad mâbeynindeki rabıta-i nuraniyeyi şuurî bir sûrette ihtizaza getirmekle bütün o şubelere ifâza-i nur etmek zamanı gelmiştir.” cümlesindeki müjdeyi hissettik. Bu tabloyu fark edip etrafımıza da fark ettirmeliydik. Sanki kessâret-i zunuptan gelen gadap ve kahr, keffarete dönüşmekte, huzura kabulün arefesinin muhteşem görüntüsü ortaya çıkmaktaydı. Kesinlikle bu haccın çok özel bir hac olduğunu bir kez daha hissedip, kendimizi temsil görevi ile yüklü bildik.

 İlk tavafımızı yapıyoruz. Rabbimizin iki beyti kabul edilen Kâbe ve kalbimizi, saat yönünün tersine dönerek karşı karşıya getiriyor, gözümüzü Kâbe’den ayırmadan kalbimizin ayarlarını Kâbe’ye göre düzeltmek için Hacerü’l-Esved’i selamlıyoruz. Hacerü’l-Esved’in kayıt ve saklama yeri olduğunu Risâle-i Nurlardan öğrendiğimizden hem bu andaki rızâ-ı İlahiye uygun şahsî konumumuzu, hem de Risâle-i Nurları ve hizmetlerimizi tevdi edip, Rabb’imizden muhafaza için medet diliyoruz. Tavaf sonrası Kâbe’ye bakarak iki rekât tavaf namazımızı kılıp,

Zemzem içiyoruz

Sa’y, küllî manalar ihtivâ eden bir ibadet. Kulluk şuuru içerisinde “Vazifemiz hizmettir, netice Cenâb-ı Hakk’a aittir.” manasını içeren, emir tahtında hareketin önemini anlatan, ümitsizliği kaldırıp Rabb’imizden ümidimizi kesemeyeceğimizi bildiren bir ibadet. Su olmadığını bile bile yedi defa tekrar tekrar gidip gelen, gayretin ne kadar kıymetli olduğunu bize ders veren Hz. Hacer validemizi rahmetle anıp ve bunu bize ders veren Risâle-i Nur’un satırlarını hatırlayıp, “Sivrisinek tantanasını, bal arısı demdemesini kesse sizin şevkiniz kırılmasın, hiç teessüf etmeyiniz…” manalarını hissedip birbirimizle paylaşıyoruz. Tıraş olarak ihramdan çıkıyoruz. Yol yorgunluğunu atmak için dinlenmeye çekiliyoruz. 

Mekke, volkanik koyu renkli taşlardan oluşan kayalık bir zemin, sanki ay yüzeyini andırıyor. Taşıma toprakla yeşillendirilen yerler varsa da dağlar taşlar size “Allah bir memleketi mübarek kılar ve ol derse, sebepsiz de olur” hakikatini hissettiriyor. Hava kuru bir hava, gölgede rüzgâr eksik olmuyor. Özellikle akşamları mutluluk veren sıcak bir rüzgâr sizi adeta kucaklar gibi sarıp, kurutuyor. Tahminimiz o ki eğer otellerde, otobüslerde ve haremdeki klimalar olmasa veya uygunsuz çalıştırılmamış olsa hastalık olmayacak gibi geliyor. Yıkadığınız çamaşırlar da kısa sürede kuruyor.   

Dinlendikten sonra sırt çantalarımıza kitaplar alıp hareme gitmek için dışarı çıkıyoruz. İstanbul’un Harem semtinin isminin de buradan geldiğini öğreniyoruz. Osmanlıda hacıların, güvenlik eşliğinde törenlerle Harem semtinden hediyelerle uğurlandığını ve yol boyunca katılımlarla toplu ve güvenli bir şekilde hacıların Mekke’ye ulaştırıldığını dinliyoruz.

Tanıştığımız insanlarla genelde ekip halinde muhatap oluyoruz. Bu yöntem çok etkili ve hemen bir sohbet ortamı ve şahsı manevî havası oluşturuyor. Önce muhatabımızın memleketini

soruyor, sonra kendimizi tanıtıyoruz. Bu süreç çok önemli, hatta ne kadar uzarsa o kadar birbirimizi tanıdığımızı ve sevdiğimizi hissediyoruz. Bu tanışma faslından sonra, “Size bir hediyemiz var.” deyip muhatabın durumuna uygun bir kitabı veriyoruz. Kitap hakkında kısa bir bilgi verip, Bediüzzaman’ı tanıtıyoruz. Arap dünyası Bediüzzaman’ı “Allame Said Nursî” olarak tanıyor. Sonra muhatabımızla mümkünse fotoğraf veya video çekimi yapıyoruz. Ayrılırken de 

iletişim bilgilerimizi verip, Türkiye’ye davet ediyoruz. Tahdis-i nimet olarak bu şekilde yaptığımız çok sayıda tanışmalardan yalnızca iki tanesi kitabımızı geri verdi, onlar da özür dileyerek gerekçe olarak İngilizce ve Arapça bilmediğini anlatmaya çalıştı.

Tanışma, kaynaşma ve kitap hediye etme faaliyetleri tüm hızıyla devam ediyordu. Her gün yeni yeni arkadaşlıklar kuruyor ve âlem-i İslam’ı yakından tanıyorduk. Genel olarak Türkiye’yi dizi filmlerden ve siyasî aktörlerden tanıdıklarını üzülerek müşahede ettik. Günlük siyasete çok girmeden ehl-i imanı birbirine bağlayan nurani râbıtaları ve tabanda var olan ittihad ve tesanüd hakikatini nazara vermeye çalışıyoruz.

DEVAM EDECEK

Okunma Sayısı: 2279
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Cenk Çalık

    16.8.2022 17:03:51

    Tevafuklar devam ediyor. Son bavuldaki kitapların beraatı elbetteki tesadüfi değil. “Bunu bana kolay kıl.” duasını coğrafya, ibadet ve insanın acziyle değerlendirilmesi çok hoş olmuş. Her adımdaki (Sa'y,Hacerü'l Esved, zemzem gibi) detyaların tarihi ve hissi izahı da bütün resmi görmeyi kolaylaştırıyor. Kitap hediyesi ve tanışmalarınızın da şahs-ı manevi şeklinde olması tesiri ve ilgiyi artırmış. Tanışma faslının uzaması kaynaşmayı kolaylaştırma tüyosu da önemli. Allah razı olsun.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı