Gazze’ye baktığımızda yıkım, enkaz, acı, ölüm, açlık ve yokluktan başka bir şey yok.
Oysa Gazze’nin yoklukları ile uğraşanlar asıl yıkılan ve çökenler değil, küllerinden ve imanlarının kaviliğinden tüm dünya topraklarında yeşermeye başladılar. Batı’nın ‘medeniyet’ olarak dünyaya servis ettikleri değerler bir bir çökmeye başladı. Medeniyet; Mehmet Akif’in dediği gibi ‘tek dişi kalmış canavar’a dönüştü. Takım elbiseli ve kravatlı batılı liderler, soykırımı görmezden gelen, bebek katili, Gazze Kasabı Netanyahu kadar insanlıktan uzak oldukları bir kez daha kanıtlandı. Gazze’deki masum çocukların haykırışlarına, dünyayı titreten seslerine kulak tıkayan bu yapı, bundan sonraki süreçte medeni kalıpların içinde kalamazlar. Gazze, Siyonistlere ve bir anlamda Siyonistleşen dünya liderlerine mezar olacak. İspanya, İrlanda, Slovenya, Belçika, Norveç ve bir çok ülke Filistin’i devlet olarak tanımaya başladı. Bu taşı yerinden oynatacak güç ancak bu olabilirdi. Çin başkanı Şi-Cinping Filistin devletini tanıma yolunda, Putin de aynı şekilde.
İnsanlık dışı tavırlara ses çıkarmayan bu liderler, tarihin unutulan sayfalarını dolduracaklar. Batı’nın hukuk ve insani değerlere göre inşa ettiğini söylediği uluslararası düzenin, sömürgeci ve soykırımcı içyüzü ortaya çıktı. Gazze deşifre etti.
Uluslararası ceza mahkemesinin savcısına aba altından sopa gösteren ve bu mahkemeyi ‘’Putin için biz kurduk’’ diyecek kadar gayri medeniler aramızda. Bebek, çocuk ve kadınları sistematik şekilde yok eden bu barbarların, Gazze’den sonra ayakta kalması imkânsız. İsrail’e karşı yükselen küresel infial buna işaret. İnsanların yüreği bu vahşeti kaldırmıyor. Gazze’de insanlık darağacına çekildi. Tabureyi de bizzat ABD ve Biden’ın ekibi yıktı. Siyonist gözlüğünü çıkarıp, özgür Filistin gözlüğü takan tüm insanlar kazanacak. İsrail’in koşulsuz destekçisi ABD, yükselen insanlık sesine kulak vermeli. İnsan hak ve hürriyetleri küresel gücün karşısında, her geçen gün daha da güçleniyor. Hak ve hürriyetler dendiğinde, Gazze ve Filistinlileşen küresel vicdan akla geliyor. Soykırımcıların inşa ettiği bütün korku duvarları dalgalar halinde aşılıyor, değişimin galibi, insani tavırlar.
İsrail ve Siyonist düşüncedeki, ırkçı, faşist ve sömürge düzenini isteyenleri bütün dünya Gazze sayesinde gördü. Yıllardır sakladıkları gerçek niyetleri ve tavırları ile baş başa kaldılar.
I. Dünya Savaşı’nın yıkıntılarından yeni bir dünya düzeni inşa eden bu zihniyet, 1919 Paris Barış Konferansı’nda, Filistinlilerin vatanını, Yahudilere peşkeş çekecek kadar fütursuz olan İngiliz siyasetçi Lord Balfour’dur.
‘Her ulus gibi her vatandaş da eşit olmalı’ teklifi karşısında Avustralya Başbakanı Billy Hughes, bu önerinin kabulü halinde ‘Beyaz Avustralya’nın bir geleceğinin olmayacağını, Lord Balfour ise tüm insanların eşit yaratıldığı fikrini tuhaf bulduğunu ve buna inanmadığını, “Orta Afrika’daki bir adamın bir Avrupalıyla eşit olduğunu söylemenin pek mümkün olmadığını hatırlatıyorlardı. Tıpkı Türkiye’de ‘bir çobanla benim oyum bir olamaz’ diyenler gibi. Meğer bu düşünce küresel Siyonizm’in bir parçasıymış. Dünyayı bu zihniyete sahip olanların torunları yönetiyor. Bunların kurduğu terör devleti İsrail, insanlığın bütün değerlerine meydan okuyor, ama deşifre oldular. Gazze ile birlikte Batılı Siyonazilerin, soykırımcı ve sömürgeci barbarları, insanlık suçlarından dolayı hesap verecekler. Yükselen küresel isyan bunun göstergesi.