Bu bulutların hikmet-i Rabbaniyle bir kısmı menfî elektriği hâmildir. Bir kısmı da müsbet elektriğe hâmiledir. Bu kısımlar birbirine yaklaşıp, aralarında tesadüm olduğunda irade-i Hâlık’la berk tevellüd eder. Bir kısmı hücum, bir kısmı da firar ettikleri zaman aralarında havasız kalan yerleri doldurmak için emr-i Rabbaniyle tabakat-ı havaiye hareket ve heyecana geldiğinde ra’d sadâsı, yani gök gürültüsü meydana gelir. Fakat bu hallerin cereyanı bir nizam, bir kanun altında olur ki o nizamı, o kanunu temsil eden ra’d ve berk melekleridir.” 1   

KLİMATOLOJİ UZMANI OLARAK TEFEKKÜR 

Yeryüzünün buhar kazanları okyanuslardır. Bütün dünya denizleri birbirine bağlıdır. Yağmur ve akarsular ile beslenir, seviyesi yükselmesi gerekir. Fakat güneşin harareti ile okyanus yüzeyindeki sular buharlaşır. Allah ‘Adl’ ismi ile bu gelir gideri öylesine ölçülü işletmektedir ki gelir ve gider birbirine denktir. Bu yüzden deniz seviyesi hep sıfır olarak kabul edilir. Su buhar haline dönüşürken Allah’ın koyduğu tekvini âyete tabi olup hacmi genişler ağırlığı azalır. Yine “havanın kaldırma kuvveti” olarak isimlendirilen bir başka tekvini âyete itaatle su buharı bulut halinde yükselir. Allah hikmetiyle bu bulutların bir kısmını eksi, bir kısmını artı elektrik yükü ile yüklemiştir. Bu tekvini âyet bulutlara hakim olmasaydı yeryüzünde yaşayamazdık. Farklı ya da aynı elektrik yükü ile yüklenen bulutlar birbirine rüzgârla sürüklenerek yaklaştıklarında Allah’ın elektriği hikmetle tabi ettiği tekvini âyeti (aynı elektrik yükü ile yüklenen maddeler birbirini iterler, farklı elektrik yükü ile yüklenen maddeler birbirini çekerler) ile bu bulutlar birbirini iter ya da çekerler. Bulutlar birbiriyle çarpıştığında elektrik arkı olarak izah edilen şiddetli bir ışıkla Berk (şimşek) Allah’ın iradesi ile oluşur. Farklı elektrik yükü ile yüklenen bulutlar hızla adeta birbirlerine hücum ederler. Aynı elektrik yükü ile yüklenenler birbirinden firar ederler yani kaçarlar. Bu esnada arada bir hava boşluğu oluşur. Sıkışan hava kütleleri Allah’ın emri ve izniyle hareketlenip buraya doğru koşarlar. Bu havasız alanı doldururken çok farklı elektrik yükü ile yüklü bulut ve onu taşıyan hava kütlesi içinde, kulakları yırtarcasına dehşetli bir ses ile gökyüzü çınlar. Rad, yani gök gürültüsü oluşur. Bütün bu olaylar hava, su ve elektrik unsuruna Allah’ın koyduğu tekvini âyetlerle meydana gelir. “Fakat bu hallerin cereyanı bir nizam, bir kanun altında olur ki o nizamı, o kanunu temsil eden ra’d ve berk melekleridir.” 1

Bu şimşek ve gökgürültüsü sonrasında birbiri içinde hızla koşuşturan kapkara bulutlara, Bediüzzaman Âyet-ül Kübra isimli eserinde, “onun ekşi, fakat merhametli yüzüne bakar” derken birçok manası içinde şu iki manayı da nazara verir. Birincisi edebi bir tabirle öfkeli, yüzünü ekşitmiş bir insan yüzüne benzetilmiştir. İkincisi de bu elektrik arklanması anında havadaki oksijen moleküllerinin (O2) atomlarına ayrıştığı, sonra tekrar birleşirken hikmet-i İlâhî ile ozon gazına (O3) dönüşmektedir. Sıvılaştırılmış ozon da ekşidir. Ozona dönüşerek hava unsurundan ayrılan oksijen sonuçta havadaki % 79 oranındaki azotu açığa çıkarır. İlk yağmur damlaları havadaki toz zerrecikleri üzerinde oluşurken açıktaki azotu da erimiş halde içine alır. Bitkiler için hayatî önem taşıyan azot yağmur damlaları içinde yeryüzüne kimsenin gübre vermediği çalıların, çamların, otların külliyen bütün nebatatın üzerine damlalar halinde düşer, onları hem sular hem de besler. Onun için “onun ekşi, fakat merhametli yüzüne bakar” denilmiştir.

Sağıldığı bulutların elektrik yükü ile (aynı elektrik yüküyle) yüklenen yağmur damlaları birbirini iterek asla çarpılıp büyük kütleler oluşturmadan, hızını arttırmadan yeryüzüne inerler.

İşte o ekşi (ekşi suratlı) fakat merhametli yüzünden tamamen rahmet olan yağmura insanoğlu RAHMET namını vermiştir.

Dipnot:

1- İşarat’ul İ’caz, Bakara Sûresi-17-18-19-20-âyetler.