Türkiye’de o kadar fazla çelişkiyle karşılaşılıyor ki bunların listesini yapmak dahi başlı başına bir iş. Ekonomide, siyasette, dış politikada, eğitimde... Onlarca belki de yüzlerce çelişki iç içe girmiş ve adeta bir yumak olmuş.
Çelişkilerin en büyüğü de idarecilerin sözleriyle icraatlarının birbiriyle taban tabana zıt olmasıdır. Konuştuklarında güzel konuşuyorlar, ama sıra icraata gelince tam tersini yapmaktan çekinmiyorlar. Mesela, meydanlarda ya da ‘canlı yayın’larda yaptıkları konuşmalarda haktan, hukuktan ve adaletten bahsediyorlar. Peki, sıra bu konuştuklarını icraata dökmeye gelince ne yapıyorlar? Hak, hukuk ve adalet unutuluyor ve araya başka ölçüler, kriterler giriyor.
Devlet dairelerine girmek için ‘liyakat’ arandığını söylüyorlar, ama buna inanan bir kişi çıkar mı? Bir defa orta yerde ‘mülakat’ varken ‘liyakat’la işe alındığına kim inanır? Zaten ‘mülakat’ı savunamadıkları için seçim meydanlarında “Mülakatı kaldıracağız” diye söz verdiler. Seçimden sonra ise bu sözlerinde durmadılar ve büyük ölçüde mülakat belirleyici olmaya başladı. Başka hiçbir ‘delil’ olmasa bile sadece bu mesele, Türkiye’yi idare edenlerin ‘çelişkiler denizi’nde yüzdüğünü göstermez mi? Seçim meydanlarında verilen sözlere ne oldu da hemen unutuldu? İktidar cenahından bu konuda milleti ikna edici bir açıklama yapıldı mı ya da yapılabilir mi? Her iş için imtihanlar yapıldığına göre, niçin bu imtihanların neticesi iş için belirleyici olmasın?
Hak, hukuk ve adalet sahasında yapılanlar da tam bir çelişki. Düşünün ki yüksek mahkemelerin kararları dahi dikkate alınmıyor ya da tam tersi yapılıyor. İdareciler ve iktidar kanadı buna rağmen çıkıp “En adil ülke biziz. Bakın, ‘adalet sarayları’ yaptık” diye övünüyor. Saray yapmakla adaletin tecelli edeceğini kim söyledi? Tek başına bu bile bir çelişki ve milleti yanıltmak değil mi?
Hele hele, idarecilerin ‘canlı yayın’lara çıkıp “Bizim tek kriterimiz liyakattir” demesine kaç puan vermeli? Hakikate ve uygulamaya tam ters beyanlarda bulunarak milletin sabır derecesini mi test ediyorlar? 2024 yılında Türkiye’yi idare edenlerin “Bizim tek kriterimiz liyakattir” demesini yorumlamak akıl ile mümkün değil. Liyakatin bu kadar ayaklar altına alındığı bir zamanda tam tersini söylemek milletle dalga geçmekten başka nasıl izah edilebilir?
Benzer şekilde “Biz hiç kimseyi, çalışanı, emekliyi enflasyona karşı ezdirmedik” demek Türkiye ve dünya gerçekleriyle örtüşür mü? Allah rızası için milletle dalga geçmeyin. Çünkü bu kadar çelişkiyi sineye çekmek, yorumlamak ve anlamak mümkün değil. Allah ıslah etsin inşallah, daha ne diyelim?