En başta ifade edelim ki, başlık merak uyandırmak için seçildi. Elbette işin içinde ‘cami yapma’ diyen hoca da var gözlüklü olanından değil.
Yeni asgarî ücret açıklandı ve yüzde 50’ye varan bir artış gerçekleşti. Türkiye şartlarında iyi bir artış. Ancak ihtiyacı karşılayabilecek mi bu zamanla anlaşılır. Mesele şu: Maaşlarda gerçek artış olması için yağın, tuzun, şekerin, unun fiyatının yerinde sayması gerekir. Gıda maddelerine yüzde yüz zam yapılan bir yerde, maaşlara yüzde 50 zam yapılması gerçek anlamda, fiilen bir zam ve fazlalık olarak kabul edilebilir mi?
Umumî olarak asgarî ücretle geçinmenin zor olduğuna dikkat çeken bir hoca, geçen yılın asgarî ücretiyle ilgili olarak şöyle demiş: “Nerde Müslüman kaldı ya. Gidiyor cami yaptırıyor, ‘anamın hayratı için’ diyor. Gidiyor köprü yaptırıyor, ‘babamın hayratı için’ diyor. (Ama) yanında çalıştırdığının ücretini vermiyor. Senin ananın babanın ruhuna hayrat gider mi kardeşim? Burada kul hakkı var. Önce işçinin teri kurumadan onun hakkını vereceksin. Asgarî ücret... Niye asgarî ücretten veriyorsun kardeşim? ‘Ben şurada da şunu veriyorum, buraya da bunu veriyorum...’ Yapma o hayırları kardeşim. Sen işçine vermen gereken asgarî ücret 2.400 ise, (meselâ) ver ona 5 bin, 2.600 de benden de. Verdiğin o parayı da ‘ananın babanın ruhuna, hayrına verdim’ de, ona gönder. Cami dolu. Çeşme dolu. Sen dışarda hayrat yapayım, gösteriş yapayım, ‘bilmem kim oğlu kimin hayratı’ diye yazdırayım diye... Ne yani? Yanında çalıştırdığın... ‘Ben hakkını veriyorum.’ Nasıl? ‘E, asgarî ücret bu kadar.’ Hükümetin mecbur ettiği ücreti veriyorsun. O para ile geçinebilir mi bu? 4 kişiyiz diyor demin haberlerde. 3 bin lira ile geçinmeye çalışıyor. Nasıl geçinecek kiradaki yahu? Elektrik, su, doğal gaz faturası... Zaten kafadan gitti 2 bin lira kira ile... Bodrumda otursan bin lira kira. Yahu nasıl bu insan geçinecek? Ne vicdansızlık yahu. Ama maalesef Müslüman iş adamları, namazlı abdestli, hacı efendiler, senede 5 defa umreye gidiyorum diyor. Uçağı var, yatı var, katı var... Kaç kişi çalıştırıyorsun? ‘Asgarî ücret.’ El insaf, el vicdan ya. Asgarî ücretten bu insan geçinebilir mi ya? Yazık, bu adam sana mesaisini harcıyor. En büyük hayır, yap onun maaşını 4 bin, 5 bin lira. Asgarî ücretin üstünü de koyarsan, ben buna mecbur değilim, ama hayrıma yapıyorum de. O zaman gör bakalım faydasını... Samimî söylüyorum, duâ edecek de adam. Diyecek ki hiçbir fabrikada böyle vermiyorlar, benim patronum fazladan maaş verdi diye duâ edecek anana da babana da.” (20 Kasım 2021 tarihinde yayınlanan videodan)
Bu konuşmayı yapanın kim olduğu çok önemli değil. Netice itibarıyla sakallı, cübbeli, gözlüklü bir hoca efendi. Elbette konuşmanın özünde ‘asgarî ücret’ var, ama misal verirken bir bakıma “Cami yaptıracağına yaptırma ve çalışan işçilerine fazla maaş ver” demiş. Bu beyandan yola çıkarak “Filan hoca cami yapılmasına karşı çıktı!” denilse nasıl anlaşılır? Evet, bir yönüyle “Cami yapmayın” diyor, ama niçin? Esasında, işçinin hakkını vermeyip o paralarla gösteriş için cami yapanlara itiraz var. Nitekim başka yer ve zamanlarda çoğu namaz kılan insanların bu anlamda, ‘gösteriş ve desinler için cami yapanlara’ itiraz ettikleri olmuştur. Böyle durumlarda, “Vay, vay, vay! Hem namaz kılıyor, hem de cami yapılmasına karşı çıkıyor” denilebilir mi? Cami yapılmasına değil, gösteriş ve desinler için hem de ihtiyaç olmayan yerlere cami yapılmasına karşı çıkanlar olur ve olmuştur. Nitekim bu konuşmada olduğu gibi bir hoca da, bu anlamda karşı çıkmış ve önce işçilerin alın terinin karşılığını verin demiştir.
“Desinler için, gösteriş için, ihtiyaç olmayan yerlere para harcayan” herkese ve her zaman itiraz etmek lâzım vesselâm...