Anayasa Mahkemesinin (AYM) kararlarının başka mahkemelerce tanınmadığı ve uygulanmadığı bir ülkede işlerin iyiye gitmesi mümkün olur mu?
Yargıtay’ın, Anayasa Mahkemesi kararını dikkate almaması netice itibarıyla bir ‘hukuk krizi’dir ve maalesef bu krizin faturasını millet ödeyecek. Ayrıntılarını mutlaka hukukçular tartışacaktır, fakat şimdiye kadar yapılan uygulamalara göre bir mahkemenin AYM’nin kararının ‘tanımaması’ pek alışık olunan bir durum değildir. 2024’ün ilk günlerinde yaşanan bu durum, yeni yılın esas itibarıyla hukuk tartışmalarıyla geçeceğini de akla getiriyor. Türkiye’yi idare edenler AYM kararının dikkate alınmamasını kendilerince ‘haklı’ bulmuş olabilirler. Ancak sade vatandaş en azından şunu sormaz mı: Şimdiye kadar yapılan uygulamalar ortadayken, bu yeni tavır nereden çıktı? Yani, düne kadar AYM kararlarını dikkate alan mahkemeler yanlış mı yapmıştı ki, şimdi bu kararlara uymayanlar ‘haklı’ olsun?
Yenileri açılmadıysa (9 Eylül 2023 tarihindeki bilgilere göre) Türkiye’de 84 hukuk fakültesi varmış. Acaba bu hukuk fakültelerinde okuyan öğrenciler son kararları nasıl yorumluyor? Tabii ki 84 hukuk fakültesinde öğretim üyelerinin ne düşündüğü de önemli. Hukuk fakültelerinin ilk dersinde mesela, “AYM en üst mercidir. Anayasa bun yazar” diye öğrenen bir öğrenci, ‘gerçek hayat’daki bu durumu nasıl değerlendirir? Yarın bir gün hakim ya da savcı olacak olan bugünün öğrencileri bu çelişkiler içinde yetişince; nasıl bir ‘hukuk devleti’ olacağız?
Anayasa Mahkemesinin de yanılış kararları olabilir ve olmuştur. Ancak bu kararların düzeltilmesinin yolu ‘alt mahkemeler’in AYM kararlarını tanımaması mıdır? Ayrıca şu an için tartışma konusu edilen hadisenin siyasi olduğu da biliniyor.
Mesele, bir kişi hakkında verilen kararın haklı ya da hakız olduğu değildir. İşin içinde çok ciddi bir ‘hukuk krizi’ vardır. Bu kriz sadece ‘hukuk sınırları’ içinde de kalmaz. Muhtemeldir ki bu kararın ekonomik yansımaları da olur. Böyle olunca da faturayı kararı alanlar ya da uygulayanlar değil, bir bütün olarak millet öder. Zaten ekonomik krizler içinde sıkıntı çeken milletin, ilave krizleri taşımaya gücü yeter mi?
Keşke hukuksuzluk yolunda atılan ‘ilk adım’da yapılması gereken itirazlar yapılmış olsaydı. Maalesef, büyük çoğunluk “Bana dokunmayan hukuksuzluk bin yıl yaşasın” diye düşündü ve adım adım hukuksuzluk herkesi etkiledi.
Daha fazla hukuksuzluk olmaması için en başta hukukçular olmak üzere herkes bu haksızlıklara, hukuksuzluklara ve adaletsiz işlere itiraz etmeli vesselam.