Deizmin artması, ahlâkı çöküntünün çoğalması ve yozlaşmanın tavan yapması düşündürücü ve üzücüdür. Diyanet ve onun mensuplarına, manevî tahribatı önlemede fazladan iş düşmektedir.
Diyanet; ihtişamlı genel merkez, il ve ilçe müftülük binaları, lojman ve makam araçlarıyla değil; cami ve cemaatı ile kaîm ve daim olur. Camideki cemaatin çeşitliliği, sayısı, devamlılığı, bayanların rahatlıkla ibadet edebilmeleri, çocukların sesleri, caminin açık olması ve sohbetlerin olması camiye değer katacaktır.
Vaizlerin cami dışındaki insanlarla irtibat kurmaları, irşad faaliyetlerini arttırmaları, cami ile vatandaş arasında köprü görevini yapmaları Diyanete değer katacaktır. Camilerde; memur mantığı ve mesaî kavramıyla görev, mesaî bitimi camiyi, hatta bahçesiyle beraber ibadete kapatmak, vatandaşın kullanımını engellemek yanlış olduğudur.
Daha öncede camiler mesai bitimi kapatılır, ancak namaz kılınacak bir yer bırakılırdı. Ne günlere kaldık.
Hırsızlık bahane. Camileri cami olmaktan çıkarmak şahane. Cami; Müslümanların bir araya geldiği, dertler ve sorunlara çözüm arandığı, ilim ve istişarenin yapıldığı yerlerdir.
Arapça cem’ kökünden türeyen “toplayan, bir araya getiren” câmi’ kelimesi, Cuma namazı kılınan el-meacidü’l-câmi’ (cemaati toplayan mescid) tamlamasının kısaltılmışıdır.
Mescidü’l- Harem; Mekke’de “Harem” bölgesinde yeryüzündeki inşa edilen ilk mabet ve camidir. Peygamberimizin (asm) Medine’ye hicret ettiğinde yaptığı ilk iş ise Mescudu’n- Nebi inşa etmesidir.
Günümüze kadar inşa edilen camiler; eğitim, öğrenim, imarethane, dinlenme, irşad ve sosyal faaliyetleriyle 7/24 açık olan yerlerdi.
Ne günlere kaldık? Bu vazifeyi rıza-i İlâhî için yapan imam ve Diyanet camiasından özür dileyerek; makam araçları, lojmanlar, protokoldaki yerler... ve benzeri imkânlarla mutlu azınlık. Merkezden hazırlanan hutbe, merkezi sistemde okutulan ezan ve verilen vaiz. Camiler sadece namaz kılınan ve belli saatlerde açılıp kapanan yerler olarak kabul edilirse vah halimize!..
Bu gidişat hayra âlâmet değildir.
Selâm ve duâ ile.