"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kanser bataklığı - 2

Feyzullah ERGÜN
03 Haziran 2019, Pazartesi 03:24
Son yıllarda bir çığ gibi büyüyen, insan sağlığını tahrip ederek, hayat kalitesini çökerten ve 21. Yüzyılın en yıpratıcı hastalığı olan kanserin, aynı zamanda sosyal ve ekonomik sarsıntılarla da, insanlara ve devlet bütçelerine kapanmaz açıklara ve yıkımlara sebep olmasıdır.

Kanser teşhisi konan bir kişinin çalışma ve iş hayatındaki enerji performansı azalacağından, işlerinin ve dolayısıyla ekonomik gücünün gerilemesi, ayrıca bir yıkım yaşatmaktadır. Bugünkü veriler ışığında, 2020 yılında ülkemizde, 25 milyon kişinin kanserli olacağı tahmin edildiğine göre, tehlikenin büyüklüğü düşünülmelidir.

23. Ulusal Kanser Kongresi kapsamında, Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Yavuz Anacak “Bu hastalığın tedavisi için Türkiye’de, PROTON TEDAVİ merkezi olmadığına dikkati çekti. Tedavi için her yıl, yüzlerce çocuğun ya ailesi ya da Sağlık Bakanlığı tarafından yurt dışına gönderildiğini, söyledi. Bunların tedavi maliyetleri Avrupa’da 80-90 bin avro, Amerika’da tek bir hasta için 100-150 bin doları buluyor. Bizim görevimiz Türkiye’de, bir veya birkaç tane bu merkezlerden oluşturulması. Konuyla ilgili bütün paydaşlarımızı, tedbir almaya dâvet ediyoruz. Çünkü giderek daha sık kullanılmaya başlanan bir yöntem.” diyerek, kanser saldırılarının ekonomilere olan yansımalarından, herkesi uyandırmaya çalışmaktadır. Tıp dünyasının, bu haklı ve yerinde olan isteklerinin yanında, kanserden korunma prensipleri, yeteri kadar öne çıkarılmamaktadır. Tedavi yolları zor ve pahalı, korunma prensipleri ise kolay ve ucuz olduğundan, insanların ve yetkililerin tercihlerini bu yöne daha çok önem vererek, yoğunlaştırmalarının akl-ı selime daha uygun olacağı kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.

Kanserden korunmanın önemini ve yollarını Onkolog Prof. Dr. Erkan Topuz’un verdiği bilgiler ışığında, açmaya çalıştığımızda “Bugünkü şartlarda, dünyada 4 kişiden 1’i kansere yakalanmakta ve tedavi için senede ortalama 300-500 milyar dolar harcanmakta. Yani tedavi için harcanan para korkunç rakamlara ulaşıyor, fakat kanserden korunmak için harcanan paraya baktığımızda, neredeyse hiç yok gibi. Halbuki bu harcanan 300-500 milyar doların % 10-20 kadarı korunmak için, harcanmış olsa, KANSER BU KADAR HIZLI ARTMAZ! Televizyon reklâmlarında, kanserden korunmaya 1 dolar harcarken, kanserojen maddeler ihtiva eden ve kanser riskini arttıran gıda maddelerine (konserve gıdalar, hazır çorbalar, fast food yiyecekler, şekerlemeler vb.) 500 dolar para harcanıyor. İşte bu sebeple, ilk başta dünyanın kanserden korunmak için TEDBİR ALMASI LÂZIM! Dünya genelinde, genellikle zengin ülkeler, bu tip ciddî tedbirleri alıyor. Bu ülkeler arasında İSVEÇ ve NORVEÇ en başta geliyor. 

Sonra Kanada, Almanya, ABD ve Fransa kanserden korunma adına, yatırım yapan ülkeler arasında sayılıyor. Ancak esas örnek İSVEÇ ve NORVEÇ. 

Kısa ve çok önemli bir örnekle özetleyelim: BÜTÜN ZARARLI GIDALAR, OKULLAR, HASTAHANELER ve TV. REKLÂMLARINDAN TAMAMEN ve HEMEN ÇIKARILMALI.” 2

İnsan organizması, fıtrî olan organik gıdalar ve sağlıklı çevre şartlarına göre, programlanarak yaratılmıştır. Sağlam bir bağışıklık sistemi ile, dışarıdan gelebilecek bütün olumsuz şartlar karşısında, çökmeden direnebilecek durumda kalabilirse, KANSER HÜCRESİ BİLE OLSA, yıkıcı saldırıları zararsız hale getirebilir. İşte ne var ki, KURT GÖVDENİN İÇİNE GİRERSE yani sağlıklı ve dengeli beslenme şartları sağlanamayıp, GDO’lu, Emülgatör (E) maddeler ve sayıları bilinmeyen kimyasal kaynaklı zehirli maddeler ve olumsuz çevre şartlarıyla savunma sistemleri çökertilirse, vücudun son kalesi, kansere teslim olmaktan başka çare bulamayacaktır. Kontrol ve yaptırım gücü olan yönetimlerin, bu konuda atacakları kararlı adımlar, kanser mücadelesine büyük destekler sağlayacaktır. Çünkü kanserden korunmada, erken dönemlerden başlatılıp, sürdürülen sağlıklı ve dengeli bir beslenme sağlanırsa, % 60 KANSERDEN KORUMA gerçekleştireceği tesbit edilmiştir. Şayet kimyevî zehirli maddelerin, depolandığı gıdalar ve çevre şartları KONTROLSÜZ GÜÇ şeklinde devam edecek olursa, insan sağlığında, öyle kapanmaz yaralar açılır ki, en güçlü bütçeleri çökertir, en donanımlı hastahaneleri yetersiz ve çaresiz bırakır. Bu konuda “Mc. Master Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi Emekli Biyokimya Profesörü Dr. Ross Hume HALL’in ‘Büyük düşünün. BİN DOLAR ŞİFA ARAMAK İÇİN, BİR DOLAR KORUNMA İÇİN. BİRE BİN.’” 3 Bu kısa uyarı, neler yapılabileceğine ışık tutmalıdır.

Son olarak kanser savunması ve tedavisindeki tıbbî araştırmalarda, duâ ve inancın vücut bağışıklık sistemine olan desteklerini not etmemiz, unutulmaması gereken bir prensip ve hayat tarzı olması gerçeğidir. “İnancın, hastaların bağışıklık sistemini güçlendirdiğini ve yapılan araştırmalar sonucunda gösterdi ki; DUÂ ve İNANÇ hastaların bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Bizler her zaman için, hangi dinden olursa olsun, hastaya her zaman inançlı olmasını öneriyoruz… 

Hastalığı inançla beraber yeneceğimizi, her zaman söyleriz. Bu gayet normal, çünkü İNANMAZSAN ZATEN KAYBEDERSİN! Amerikan Teknoloji Değerlendirme Ofisi, Journal of Family Practice adlı dergide, son 10 yılda dinle ilgili yayınlanan araştırmaları değerlendirdi ve dinin fizikî iyileşme üzerinde son derece etkili olduğu sonucuna varıldı. Yine iki önemli psikiyatri dergisinin, son 12 yılda yayınlanan yazılarını inceleyen bir araştırmada, dindarlığın RUH SAĞLIĞINDA % 92 iyileşme sağladığı belirtildi. 1988’de San Francisco’da yapılan bir çalışmada, Koroner Yoğun Bakımda olan hastalardan, DUÂ edenlerin daha az antibiyotiğe ihtiyaç duydukları ve daha az komplikasyon yaşadıkları tesbit edildi. Kansas şehrindeki koroner yoğun bakım ünitelerinde, yapılan daha büyük bir çalışmada da, DUÂ eden grupta % 11 oranında daha az komplikasyonlara rastlandı.” 4

Kanser gibi yıkıcı hastalıkların saldırılarında, GÜÇ ve KUDRETİ SONSUZ olan, her şeyin dizgini elinde, şifanın kaynakları iradesiyle harekete gelip, coşan HAFÎZ ve ŞAFİ-İ HAKİKÎ’nin korumasına sığınarak, duâların siper ve kalkanına sarılmalıyız.

SAĞLICAKLA KALIN.

Dipnotlar: 2) Heyet (Prof. Dr. Erkan TOPUZ), Kansere Çözüm Var!, s. 47, Hayykitap 2015. 3) L. Armstrong- G. Dauncey- A. Wardsworth, Kanser, s. 531, Alfa Yayınları 2010. 4) E. Topuz, s. 54.

Okunma Sayısı: 2966
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı