"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Çöle tohum atmak

Hüseyin EREN
01 Nisan 2014, Salı
Anlamsızlıkta boğulmak, hikmetsizlikte çarmıha gerilmek, himmetsizlikte satılmak, boş vermişlikte çakılmaktansa; mahremiyetinde münzevi yaşamak, çöl yolculuklara çıkmak, ay uzaklaşmaya yükselmek daha ehven olsa gerek. Söz utanıyor, kelâm acı çekiyorken; imgelerin dehlizine dalmak daha sahici bir yaşam olmalı…

Derin boşlukta anlam damarları açmak; bu boğucu, bu bunaltıcı, bu buram buram benlik kokan havadan başka nasıl kaçılır?
Musikinin kanatlarında kelime kâinatına erişmek; yerde hemcinsiyle cebelleşmekten yeğ değil midir? Ses verin zerreler, ses verin küreler, ses verin sesler; renk verin çiçekler, renk verin yıldızlar, renk verin renkler… Görün gözler, duyun kulaklar, akledin akıllar, fark edin kalpler…
Ayın şiirini gündüz duymak, güneşin şarkısını gece işitmek; her şey birden başlar ve birden biter; tohum toprağa düşer, ruh göğe yükselir. Zikzaklar çizer ömür, ölüm ömre nokta koyar.
Kelimeler silah olmuş kaçın kalpler; mahremiyetin münzevi kalesine sığının, çıkmayın meydanlara. Maskeli dünyada gizem istihbaratçıların eline geçmiş, neyleyeyim zannı, neyleyeyim mesnetsiz ithamı, neyleyeyim fasıkın getirdiği haberi? Başınıza çalın, ayağınıza geçirin, çukurunuzda meze yapın kandırıcı oyununuzu.
Her şey birden başladı ve kardeşlik yaralandı; gözlerine perde çekilmiş yaralı aslanlar birbiriyle boğuşturuluyor.
Ve her şey birden bitecek; tasmalanmış yaralı aslanlardan perde kalkacak, her biri bir kıtadan kalkacak, gecede mehtap, gündüzde güneş gibi belirginleşecekler…
Kardeşlikten kim ne kaybetmiş, düşmanlıktan kim ne kazanmış diyecek, düşmanlığın kalbine oku saplayacak; fasık sürülerini yokluk çukurlarına sürükleyecekler.
Nefessizlikte boğulmak, hikmetsizlikte aç kalmak; alçaklara yem olmak değil mi? Kadim kaybedişlerden ders alınmayacak mı, canavarları dişleri üzerimizde görülmüşken…
Endülüs, sönmeyen kor acı; o ateşten üzerimize küller atıyorlar; gözlerimiz görmesin, kulaklarımız işitmesin, aklımızı kullanmayalım diye.
Ruh avına çıkmış yamyamların işini kolaylaştırmak değil, hep birlikte onları kendi çukurlarına düşürmek; bizi düşmekten, bizi üşümekten, bizi ağlamaktan, bizi ağıt yakmaktan kurtaracak kardeşlik kuvveti, muhabbet gücü, uhuvvet silahı kullanmak zamanı, yaşadığımız zamanlar.
Çöllere tohum atmaya devam, hakikat vaizi onlara bir ruh üfleyiversin; her yer bahar ve nehar. Ayağa kalkmak için birbirimize dayanmak zorundayız; hakikat gücü bunu söylüyor.

Okunma Sayısı: 818
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Sedat Kan

    3.4.2014 12:19:00

    Sizi tebrik ederim.. Elhamdülillah o kadar güzel olmuş ki.. Rabbim ders almayı, aldığımız dersi ihlasla yaşamayı nasip etsin..

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı