"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bediüzzaman şimdi olsaydı

Hüseyin GÜLTEKİN
14 Haziran 2021, Pazartesi
Müslümanların ve İslâmın mukadderatını, geleceğini yakından alâkadar eden ve yaklaşık elli milyon insanın ölümüne sebep olan harb-i umumiyi bir çok ehl-i din camiyi terk ederek radyolardan merakla ve telâşla dinlemeye koştuğu halde, Üstad Bediüzzaman’ın bu çeşit haberlere değil ilgi duymak, merak edip dinlemek, tam tersine kendi açısından meraka değer olmayan bir meşgale olduğunu beyan ediyor.

Bu gibi haberlerin neden gereksiz, malayani hatta zararlı olduğunu da; çok kısa ömür dakikalarımıza karşı yerine getirmekle mükellef olduğumuz vazifelerimizin çokluğu ve herkesi alâkadar eden ve çok önemli gibi görünen yalnız dünyamızı alâkadar eden bu harbin meraka değer bir olay olmadığını; ayrıca ihtiyarımızın ve irademizin dışında cereyan eden bir olay olduğu için, doğrudan bizi alâkadar etmeyen afakî bir mesele olduğu anlatılır. İman vesikasını almadan bu dünyadan göçüp gittiklerini nazara alan Üstad Bediüzzaman, işte bunun gibi tam isabetli ve makul sebeplerden dolayı İslâmın geleceğini alâkadar eden ve herkesin merakla takip ettiği bu harb-i umumiyi merak etmiyor, sormuyor, takip etmiyor.

Evet Üstad Bediüzzaman’ın geçmişte hemen bütün dünyanın merakla takip ettiği o korkunç harb-i umumî karşısındaki duruş ve tavrı böyle iken, o şimdi hayatta olsaydı insanların hemen her gün her saat merakla ve telâşla takip etmekte olduğu koronaya karşı takınacağı tavır nasıl olurdu acaba?

O da şimdi bizim yaptığımız gibi salgına tedbir gerekçesiyle hemen her gün defalarca  milletin havf damarını tahrik ederek, korku ve endişelere sevk etmekten başka bir işe yaramayan anons ve haberlere kulak kabartıp haberleri takip eder miydi? İman, Kur’ân hizmetlerine ara verin der miydi?    

“Aziz kardeşlerim. Ben size bu gibi umumî musîbet ve belâların sebebi ekseri insanların hata ve kusurlarından tevellüt eder. Ekseri insanların nedamet edip günah ve kusurlarını terk etmesiyle salgın ve musîbetler son bulur” derdi her halde.

 Yine Üstad, kardeşlerim sizlere hastalıkların birer ihtar-ı İlâhî; birer ikaz-ı İlâhî ve günahlardan bir tathir olduğunu söylemez miydi? Risale-i Nur’un belâ ve musîbetlerin def’ine vesile olduğunu bildiğiniz halde neden bu tavsiyelerimi yerine getirmiyor sunuz” demez miydi?

Üstad; kardeşlerim merak, korku ve endişelerin hastalıklara bir nevî dâvetiye olduğunu; sabır, tevekkül ve teslimiyetin hastalıklara karşı önemli bir çare olduğunu ne çabuk unuttup; birilerinin korku ve ümitsizlik ve karamsarlık yüklü propaganlarına kendinizi kaptırıp, hiçbir faydası olmayan haberlere kulak kabartmayın demez miydi? 

Okunma Sayısı: 1742
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Yahya YILDIZ

    14.6.2021 11:39:40

    Aynen katılıyorum... Rabbim razı olsun...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı