"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Okuduklarımızla amel etmek

Hüseyin GÜLTEKİN
16 Kasım 2020, Pazartesi
Nur Talebesi deyince okuma merakı olan ve bolca okuyan, deyim yerinde ise kitap kurdu olan insanlar akla gelir.

Müntesibi bulunduğu ulvî dâvânın, meslek ve meşrebin mahiyetini, özelliklerini öğrenmektir kavramaktır. Nurlar’daki hak ve hakikatleri, ölçüleri, prensipleri ve düsturları sadırdan değil; satırdan olduğu gibi öğrenmek önemli bir vecibedir. Yeterince ve doğru bir şekilde öğrenmek için bolca okumak elzemdir.

Kendimize has mizaç ve meşrebimize mağlûp olup, Üstadın verdiği mesajlara, nazarlara verdiği ikaz ve tavsiyelere yanlış manalar verip, yanlış yollara sapmamak için çok okuyacağız. Şahsî okumalarımıza ilâve olarak, bilhassa anlamakta güçlük çektiğimiz konuları müzakereli derslerle anlamaya çalışacağız.

Hiçbir ayırım yapmadan Nur Külliyatı’nın hepsine muhatap olup, hepsine yeteri kadar zaman ayırıp, hepsini doğru olarak anlamanın gayretinde olacağız. Her meselede olduğu gibi Üstadın içtimaî ve siyasî konulardaki ölçü ve düsturlarını tereddüde yer vermeyecek derecede anlayıp kabul ederek okuyacağız.

“Burada oku; kabirde okuyamazsın...” buyuran Zübeyir Ağabeyin bu önemli tavsiyesine kulak vermek lâzım. Kendisi günlük vaktinin 10-12 saatini okumaya tahsis eden bu Ağabeyin; “Günlük on sayfa Risale okuyan kendini kurtarır; on beş sayfa okuyan şevke gelir; yirmi sayfa okuyan hizmet eder..” tesbitini dikkate almamız lâzım.

Bu meyanda on günlük asgarî okuduğumuz halde nefsimize hakim olup kendimize çeki düzen veremiyorsak; yirmi sayfa okuduğumuz halde harekete geçip, muhtaç gönüllere Nurlar’ı tanıtıp ve tebliğde bir gayretin içinde değil isek kendimizi sorgulamamız lâzım.

Bolca okumanın yanında daha da önemlisi okuduklarımızla amel etmek gerektiğidir. Okuyarak öğrendiklerimizi yaşantımıza yansıtmanın hayatımıza mal etmenin çok önemli olduğunu unutmamamız lâzım.

Çokça okuduğumuz halde Üstadın; “İhlâsı kıracak esbaptan yılandan akrepten kaçtığınız gibi çekininiz..” tavsiyelerini dikkate almıyorsak, bolca okuduğumuz halde muhabbet fedaisi olamıyorsak yanlış yapıyoruz demektir. Saatlerce okuduğumuz halde gıybetlere tevessül ediyorsak yanlış yapmış oluruz.

Durmadan okuduğumuz halde siyasiyyunu irşatla mükellef olduğumuzu, onları müsbet manadaki ikaz ve tavsiyelerde bulunmakla vazifeli olduğumuzu unutuyorsak da yanlış yapmış oluruz.

Nur hadimleri olarak bilerek veya bilmeyerek bu ve benzeri yanlışlara vartalara düşmüş isek bu durumda okuduklarımızla amel etmemek, öğrendiklerimizi yaşantımıza yansıtmama durumu çıkar. Ne kadar okursak okuyalım okuduklarımızın pek bir faydası olmayacağı gibi, bu gibi olmaması gereken tavır ve alışkanlıklar kendi açımızdan manevî mesuliyetleri gerektiririr her halde.

Okunma Sayısı: 2431
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Osman Yıldırım

    16.11.2020 06:56:10

    İdeal ve müdakkik bir Nur talebesinin yapması gerekenleri ve göstermesi gereken hassasiyetlerden bahsetmektesiniz. Aynen katılıyorum olması gereken budur. Ancak günümüzde toplumsal hassasiyet ve oluşturulan algı çok farklı yani toplumun nazarları dava üzerine değil şahıslar üzerine yoğunlaşmış durumdadır. Benim liderim,benim şeyhim,benim ağabeyim şunlarla meşgul,şöyle büyük böyle yapmaktadır gibi şahsı meziyet ve meşgalelerle dikkatler çekilmektedir. Yani dava şuuru ve dava prensipleri yerine kişisel meziyetlerle meşgul olunduğundan bahsedilen prensipler törpülemiş durumda.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı