Küresel fesat şebekelerinin Türkiye’deki uzantıları olan ilhad/dinsizlik ve fitne odakları, iman ve Kur’ân hizmeti yapan ehl-i imanı, bilhassa Nur Talebelerini etkisiz hale getirmek için var güçleriyle çalışmaktadırlar.
Onlar bu işi yaparlarken fitne ve fesat oyunlarıyla kiminin intikam hırsını, kiminin şöhret hissini, kiminin ahmaklığını, kiminin dinsizliğini, hatta kiminin de taassubunu kullanarak gayelerine hizmet ettirmektedirler.
Onların bu yolda kullandıkları en etkili bir metot; ehl-i iman, bilhassa Nur Talebeleri arasında fitne fesat sokarak, onları bölerek ve birbirleriyle tokuşturarak güçlerini zayıflatıp, hizmet yapamaz bir hale getirmektir. Zira Üstadın ifadesiyle “birbiriyle boğuşanlar müsbet hareket edemezler” ve başarılı hizmet yapamazlar.
Onlar vazifelerini yaparken ehl-i İman, bilhassa Nur Talebelerinin vazifesi de; ihlâs, uhuvvet, tesanüt ve hizmette sebat ederek onların tuzaklarını bozmaktır.
Onlar, geçmişte bu oyunları Üstad ve saff-ı evvel ağabeylere karşı uygulamışlardı. Ancak Üstad, ağabeyleri ihlâs, uhuvvet ve tesanütlerini bozmamaları yönünde ikaz ve irşat etmişti. Bu odaklar o dönemde pek başarılı olamamışlardı.
Bu odaklar, Üstadın vefatından sonra Nur Talebelerini hizmetten alıkoyma yolunda 1960-1970’lerde çok çalışmışlardı.
Ancak Merhum Zübeyir Gündüzalp Ağabey, derin ferasetiyle devreye girerek ve diğer ağabeylerle istişare ederek şahs-ı manevî içinde istişare sistemini kurmuş, Nur Talebelerinin tesanüt ve vahdetlerin bozulmasına meydan vermemişti.
Fitne odakları, daha sonra Nur Talebelerinin peşini hiç bırakmadılar. 1980, 1990, 2000’lerde her fırsatta harekete geçerek onların hizmetlerine mani olmak için bozgunculuklarına devam etmişlerdir. Gelecekte de devam edeceklerinden şüphe yoktur.
Bize düşen onlara karşı müteyakkız olmak ve tedbir almak, kontak sokmalarına fırsat ve imkân vermemektir.
Son Söz: Günümüzde Nur Talebelerine yakışan, Üstadın kendi döneminde ve Zübeyir Ağabeyin daha sonraki zamanda yaptığı gibi ihlâs, tesanüt ve ittifakla hareket etmeleridir.
Doğru olanı, çakıl taşları mesabesindeki basit ihtilâfları tehevvüre kapılmadan suhuletle Nurun ölçüleri ışığında istişare zemininde hal edip sebat, azim ve kararlılıkla yola devam etmektir.