"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Nur Talebelerinin imtihanı

İbrahim ERSOYLU
27 Aralık 2019, Cuma
İmtihanlar farklı farklıdır.

İlahî takdirle kimisi, sağlık ve sıhhat, kimisi hastalık ve musibet, kimisi mal ve makam, kimisi aile ve evlatlarla imtihana tabi tutulur. Ne yazık ki insanların çoğu bu imtihanı kaybetmekte, pek azı kazanmaktadır.

Günümüzde Nur Talebelerinin en çetin imtihanı, yukarıdaki hususlar yanında, Üstada ve Risale-i Nura sadakat ve aralarındaki tesanüt imtihanıdır. Bu imtihan kazanmak çok mühimdir.

Günümüzde milyonlarca insan Risale-i Nur okumaktadır. Her risale okuyan Nur Talebesi olmaz. Çok insan vardır ki imanını takviye etmek için risale okur. Ama kendini Nur Talebesi kabul etmez. Bediüzzaman’ı büyük bir din alimi, Nur Külliyatını bir nevi tefsir olarak kabul eder. Şüphesiz bu da takdire şayan bir anlayıştır.

Ancak Nur Talebesi olmak, özellikle sadakat sahibi, kardeşleriyle tesanüt içinde olan bir Nur Talebesi olmak çok farklıdır.

Nur Talebelerinden bazıları vardır ki, sadakat hasletine haiz olduğu halde, dairede birlikte hizmet ettiği kardeşleriyle sürekli sürtüşme halindedir, dava arkadaşlarını rencide edecek söz ve tavırlarda bulunarak tesanüdün bozulmasına yol açar.

Nura sadık bir Nur Talebesi, diğer güzel vasıfları yanında dairede tesanüdün bozulmasına değil, tahkim edilmesine çalışır.

Kendisini Nur Talebesi kabul eden çok sayıda kişi vardır ki, “ Bana sadece iman lazımdır. Başka şey lazım değildir” diyerek, Külliyatın yalınız iman bahislerini okur. Orada yoğunlaşır. Onun içtimaî ve siyasî ölçülerini ya hiç okumaz, ya da onları Üstadın maksadına ve uygulamalarına aykırı bir şekilde yorumlayarak, onlara aykırı bir yolda giden siyasî akımlara kapılır, onların peşinden sürüklenir.

Halbuki Nur Mesleği sadece iman hizmetinden ibaret değildir. Onun içtimai ve siyasî yüzü vardır. Ona sadakat, onu bütün yönleriyle hazmedip hayata tatbik etmektir. Bunu başarmak, sadece Nur Talebeleri için değil, diğer ehl –i imanın kuvve-i maneviyesinin tahakkuku, hatta ülkemizin maddî – manevî istikrarı ve İslâm Âleminin ittihat ve selameti için de gereklidir.

Nur Talebelerinin çoğu, nur mesleğine sadakat göstererek tesanüt içinde hareket ettikleri dönemlerde (1970-80 arası dönem) hem iman hizmeti, hem ehl-i iman, hem de ülke için çok iyi gelişmeler olmuştur.

Günümüzde olduğu gibi bu iş gerçekleşmediği zaman, iman hizmet zarar görürken, ülkenin maddî – manevî dengesi ve istikrarı büyük bir darbe yediği görülmüştür.

Hülasa: Ümidimiz odur ki, yakın bir gelecekte Nur Talebelerin çoğu, diyalog kanallarını açarak bir araya gelir, birbirleriyle istişarelerde bulunurlar ve Nur mesleğinin bütün ölçülerini tekrar hayata geçirirler, toplumun ve ülkenin içinde bulunduğu dar boğazdan çıkışına vesile olurlar.

Okunma Sayısı: 2268
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdullah Tunç

    27.12.2019 01:03:40

    Evet,1970-1980 yılları,Nur talebele rinin altın yıllarıdır.İhlasın,sadakat ve tesanüdün zirve yaptığı yıllardır.Şevk ve heyacının ve en kuvvetli zamanla rıdır.Belki de Üstattan sonra,iman Kur an hizmetinin en etkili bir şekilde yaıldığı yıllardır. Değişik konularda 400 civarında eserin yazıldığı(Yeni Asya yazarlarının ) yıllardır.O zaman lar müthiş bir hizmet yarışı vardı.İtti hat,uhuvvet ve muhabbet çok ileri seviyedeydi.Bunu ffilen cemaat ola rak yaşadık. Bunun şahitlerinden biri de bu fakir,pür kusurlu kardeşinizdir.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı