"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ah eski filmler, o eski filmler!

İlknur Maraş Çalık
24 Haziran 2021, Perşembe
Herkesin dilinde aynı söz dolaşıyor: “Eski filmlerde ‘aile olmanın’ güzellikleri anlatılır ve öğretilirdi. Şimdiki filmlerde ise ‘nasıl ayrı yaşanır!’ o öğretiliyor...”

Dizilerin son yıllarındaki konularının hızla değiştiğini müşahede ediyoruz. Önce toplumun en önemli kaynaştırıcı dinamiklerinden muhabbet azaldı. Buna bağlı olarak toplumun huzuru da menfi yönde etkilendi. Bir dönem mafyayı özendiren diziler çekilerek ortaokul ve lise çocuklarının ahlâkını bozdular. Bu tarz sapmalara alıştırılan toplum hızla bozulmaya başladı.

Orta dereceli okuldan çıkan gençlerin, köşe başında çete halinde dolaşıp birbirlerini sıkıştırarak zorbalık yapması olağan hale getirildi. Hatta, ağıza alınamayacak kadar kötü küfürler yağdırarak kavgalar etmeye başlamaları yozlaşmanın boyutunu ortaya koyuyor. 

Akran zorbalığı da kasten ekranlara taşınmıştı. Meselâ bir dizide; üç kız arkadaşın bir olup hırs ve kıskançlığın etkisiyle, arkadaşına iftira atılmasını konu edinmişlerdi. İftiraya uğrayanın iç dünyasında yaşadığı travmayı hayal bile etmek mümkün değil!

Verilmek istenen mesajlar, ilkokul 5. Sınıf körpe dimağlara kadar sirayet etti. 

Yaşanmış bir vakıa tablonun ne kadar ürpertici olduğunu gösteriyor:

İlkokul 5. sınıfa giden üç kız arkadaş sınıf arkadaşları olan Ahmet’in duygularına karşılık vermediği gerekçesiyle “bize zorbalık yapıyor!” diyerek şikâyet ediyorlar. Annesi; “Benim oğlum bir kıza zorbalık yapmaz.” dese de karşı taraf dinlemiyor. Akşam eve döndüklerinde kızının telefonunu kurcalayan anne üç arkadaşın mesajları karşısında hayretler içerisinde kalıyor. Tamamen kendi kurdukları bir oyun olduğunu hemen anlıyor. Bu vakıa o dönemde meşhur olan diziden çok olumsuz etkilendiklerini açıkça ortaya koyuyor.

Üstad Sözler adlı eserinde bu durumun ehemmiyetine şu sözlerle vurgu yapar: “Elbette hastahanelerin ekseriyetle çoğunluk lisan-ı hâlinden, gençlik saikasıyla israfat ve suiistimalden gelen hastalıktan eninler, eyvahlar işittiğiniz gibi, hapishanelerden dahi, ekseriyetle gençliğin taşkınlık saikasıyla gayr-ı meşrû dairedeki harekâtın tokatlarını yiyen bedbaht gençlerin teessüflerini işiteceksiniz. (...) Elbette, ekseriyet-i mutlaka ile esefler, hasretlerle ‘Eyvah, gençliğimizi bâd-ı heva, belki zararlı zayi ettik. Sakın bizim gibi yapmayınız’ diyecekler.” (Sözler, s. 135)

Anlaşılan, hissiyatın en yoğun yaşandığı gençlik döneminde ahirete iman ve Cehennem fikri aşılanmadığı müddetçe daha çok “aah-vaah”lar işiteceğiz.

Son yıllarda insanın küçük Cenneti olan aile kurumunu parçalamak için yoğun bir faaliyet içine girildiğini görüyoruz. Kız ve erkek fark etmeden, haram muhabbetler konu ediliyor. Hemen her dizide mutlaka eşlerin birbirini aldatması tesadüf olmasa gerektir.

Bediüzzaman aile kurumuna yapılan taaruzların menfi neticelerini şu şekilde nazara veriyor: “Eğer iman-ı âhiret o hanenin saadetinde hükmetmezse, o aile efradı, herbiri şefkat ve muhabbet ve alâkadarlığı derecesinde elîm endişeler ve azaplar çeker.” 2

“Bazı bir dakika lezzeti için bir mes’ud hanenin saadetini mahveder ve bu gibi hapiste dört-beş sene azab çeker, canavar bir hayvan hükmüne geçer.” 3

Ve bu yapılan tahribatlara karşı Üstadımız ailenin tanımını yaparak, alınması gereken siperi bize sunmaktadır: “Nev-i beşerin hayat-ı dünyeviyesinde en cemiyetli merkez ve en esaslı zemberek ve dünyevî saadet için bir Cennet, bir melce bir tahassungâh ise, aile hayatıdır.. 4 Eğer iman-ı âhiret o büyük aile efradında hükmetmezse, güzel ahlâkın esasları olan ihlâs, samimiyet, fazilet, hamiyet, fedakârlık, rıza-yı İlâhî, sevab-ı uhrevî yerine garaz, menfaat, sahtekârlık, hodgâmlık, tasannu, riya, rüşvet, aldatmak gibi haller meydan alır.” 5

Dipnotlar: 

1- Bediüzzaman, Sözler, s. 240. 2- Bediüzzaman, Asa-yı Musa, s. 73. 3- Bediüzzaman, Asa-yı Musa, s. 72. 4- Bediüzzaman, Asa-yı Musa, s. 349. 5- Bediüzzaman, Asa-yı Musa, s. 74.

Okunma Sayısı: 1671
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Mirac Maraş

    24.6.2021 21:41:33

    Eskiden bizi biz yapan güzel ahlâkın esasları olan ihlâs, samimiyet, fazilet, fedakârlık gibi konuları konu alan dizilerin yerine menfaat, sahtekârlık, rüşvet, aldatmak gibi konuları işlenmesi toplumumuzdaki ahlaki yöndeki bozulmaları gözlemlemek çokta zor değil... Maalesef toplumumuz dünyevi lezzetlere televizyon , sinema yoluyla çok kolay alıştırıldı. Bize de sadece Nerde o eski filmler ve günler demek kaldı ... Genç yazarımızı tebrik ediyor. Yazılarının devamını bekliyoruz...

  • Ayşe Maraş

    24.6.2021 21:19:29

    Toplumda eskiden kabul görmekten ziyade ahlaksız olarak karşılanan durumlar günümüzde televizyon ve diğer sosyal medya platformları sayesinde normallestirildi.Bu durumu sayın İlknur Hanım çok güzel kaleme almış .Toplumumuzda en çok zararı nefislerine ve dünyevi lezzetlere aldanan çocuklarımızda görmekteyiz. Genç yazarımızı tebrik ediyor.Yazılarının devamı bekliyoruz...

  • Mehmet

    24.6.2021 20:41:31

    Bu sebeple aile içi iletişimin kat ve kat artarak güçlenmesi ve aile bireylerinin doğruya ve yanlışa aile içinde istişare edilerek karar verilmesi gerekmektedir. Gün geçtikçe aile içi iletişim ve vakit ayırma çok çok önem kazanıyor. Kaleminize sağlık.

  • fatmanur

    24.6.2021 20:34:12

    Kalemininize sağlık, harika bir yazı olmuş… 👍👏

  • Halil İbrahim Karahan

    24.6.2021 15:31:26

    Allah razı olsun

  • Ali

    24.6.2021 12:46:54

    O özlenen eski aile filmleri bugünkülerin iptida ve mıkaddemesiydi. Kör ölür badem gözlü olur.

  • Tevfik Şamlı

    24.6.2021 07:58:57

    Taarruz cemiyetin can alıcı noktasına yapılmakta ve tahribat çok büyük. En acı olan ise yapılan saldırıya ekseriyetle karşı konulmayıp, aşkla şevkle davet eder bir durum söz konusu. Bir koyun sürüsü farz edin ve aç canavarlardan çekinmeyip onlara muhabbetle isteyerek ve koşarak gidiyor, bu durum ne kadar akıldan uzak ve hayretten dehşete düşürücü bir hal. Durum aynen bu misal gibi.

  • Cenk Çalık

    24.6.2021 00:44:57

    Televizyona bağımlı olmamız ahlakımızı menfi yönde tesir etti. Maalesef rol model olarak İslam kahramanlarını değil, ehli dünyayı örnek almaya başladık. Bunun neticesinde de daha dünya hayatındayken cezasını yaşıyoruz. Evlatlarımız, çevremiz ve bizler arzu ettiğimiz yönde gitmediğimiz bir vakıa. Her gün bir veya birkaç dizi izleyerek saatlerce hipnoz olan toplum elbetteki manevi cephesi ağır yara alır. Bize düşen nefsimizden başlayarak Risale-i Nurları okumak, okumak ve okumaktır. Aksi takdirde yazıda belirtilen tespit ve olayların yaşanılması kaçınılmazdır. Genç yazarımızı tebrik ediyor, bu minvaldeki çalışmalarının devamını istirham ediyoruz.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı