Bir zamanlar insanoğlu Batlamyus teorisine sahip çıktı, bocalayıp durdu. Güneş’in görünürdeki hareketine aldanarak Dünyayı sabit, Güneş’i de onun etrafında dönüyor sandı.
Batı’da bir Galile çıktı, aksini savundu. Ona göre Güneş sabitti, Dünya güneşin etrafında dönüyordu.
Galile’nin 16-17. yüzyılda savunduğu bu tez, benimsendi.
Oysa İslâm âlimleri, Galile’den 7-8 yüzyıl önce aynı tezi ortaya atmışlardı. (9. ve 10.yüzyıllarda)
Şimdi ilim bir basamak daha ilerledi. Güneşin bütün sistemiyle birlikte hareket ettiğini söylüyor. Güneşimiz saniyede 20 kilometre (saatte 72 bin km.) bir hızla Hercules ve Lyra takım yıldızları arasında bulunan Vega yıldızına doğru hareket etmektedir. Farkında olmadan bir günde 2 miyon kilometreye yakın yol alıyoruz.
İlim dilinde güneşin saniyede 20 kilometre hızla yol aldığı bu yörüngeye “Solar apex” denilmektedir. Bu kafileye sadece gezegenler, meteorlar, kuyruklu yıldızlar da katılmakta, bir uğradığı yere bir daha uğramamak üzere uçup gitmektedirler. Güneş sistemimizin bu hareketi zamanımızın en hassas aletleriyle tesbit edilebilmiş ve gökyüzü haritalarında gösterilmiştir. Bu bölgenin haritalardaki yeri (270-300) kuzey koordinatı olarak gösterilmektedir. Bunun bu bölgedeki (xi) yıldızının çok yakınında bulunduğu da belirtilmektedir.
İlmin 20. yüzyılda ancak keşfedebildiği bu gerçeği Kur’ân-ı Kerîm, günümüzden 1400 sene önce açık açık şöyle anlatıyor:
“Güneş de yörüngesinde yürüyüp gitmektedir. Bu, hüküm ve hikmet sahibi Allah’ın takdiridir.” (Yasin, 38)
Bu bile Kur’ân-ı Kerîm’in açıkça bir mucize olduğunu gösteriyor. Şu âyetler de oldukça ilgi çekicidir.
“Güneş ve ayın hareketleri bir hesaba göredir.” (Rahman, 5)
“Ne güneş aya yetişip çatışır, ne de gece gündüzü geçer. Herbiri ayrı ayrı yörüngelerle yürürler.” (Enbiya, 33)
İlim ve teknik geliştikce Kur’ân’ın eşsiz, benzersiz büyük bir mu’cize olduğu gerçeği daha iyi anlaşılmakta, görmeyen gözler de görebilmektedir.