Ağustos-1969’da Mescid-i Aksa’nın bir siyonist tarafından yakılması dönemin Suud Kralı Faysal’ı çok üzmüş ve bu olay üzerine yaptığı Kudüs konuşmasında şunları söylemişti:
“Kardeşlerim! Neden bekliyoruz? Dünyanın vicdana gelmesini mi bekliyoruz? Nerededir ki dünyanın vicdanı? Mukaddes Kudüs-ü Şerif sizi çağırıyor. Kendisini kurtarmanızı bekliyor. Neden korkuyoruz? Ölümden mi korkuyoruz? Allah yolunda cihad ederek ölmekten daha şerefli va faziletli ölüm var mı? Bizim istediğimiz İslam milliyeti ve İslamî uyanıştır. Milliyetçilik, ırkçılık veya bloklaşma değildir. Çağrımız İslamî çağrıdır. Allah yolunda cihadadır. Dinimiz, inancımız, mukaddesatımız ve harim-i İslam içindir. Ne zaman ki hatırlasam Harem-i Şerifimiz ve mukaddesatımız işgal ve tecavüz altındadır, aşağılanmaktadır ve orada günahla Allah’a isyan ve ahlakî çöküntüler sergilenmektedir; işte o zaman Allah’a halisane yalvarıyorum, eğer bana cihad etmek ve mukaddes topraklarımızı kurtarmak nasip olmayacaksa, beni bu dünyada bir an bile yaşatma.”
İslam ülkelerini bir araya getiren İslam Konferansı Teşkilatının kurulması yine Faysal’ın gayretleriyle bu olayın ardından gerçekleşti. Teşkilatın bir toplantısına Türkiye’nin ev sahipliği yapması ise Demirel’in Başbakanlığında oldu.
1973’te Mısır ve Suriye ile İsrail arasında yaşanan savaşta ABD ve Batılı devletler yine İsrail’i destekledi. Bunun üzerine başta Suudi Arabistan ve Faysal önderliğindeki Arap ülkeleri, Batı ülkelerine petrol ambargosu başlattılar. Batıyı zora sokan büyük bir petrol krizi patlak verdi.
Dönemin Amerikan Dışişleri Bakanı Henry Kissinger, krizi çözmek için Suudi Arabistan’a bir ziyaret yaptı. Amacı Faysal’ı ikna etmekti, ama başarılı olamadı. Kissinger, esprili bir dille Faysal’a, “Uçağımın yakıtı bitti, deposunu doldurmak için emir verirseniz uluslararası fiyatından ücretini vermeye hazırız” deyince Kral gülümsemedi ve başını yukarıya kaldırarak sert bir şekilde şu cevabı verdi: “Ben yaşlı bir adamım, ölmeden önceki tek dileğim Mescid-i Aksa’da iki rekat namaz kılmaktır. Sen bu konuda bana yardımcı olabilir misin?”
Görüşmede Faysal “İsrail’e destek olmaktan vazgeçerseniz ambargo biter” deyince, Kissinger petrol kuyularını bombalama tehdidinde bulundu. Faysal ise, bunun üzerine Kissinger’e tarihe geçecek şu cevabı verdi: “Tabiî ki petrol kuyularımızı bombalayabilirsiniz. Fakat unutmayın ki, biz ve atalarımız hurma ve deve sütüyle yaşıyorduk, yine öyle yaşayabiliriz; ancak siz artık petrolsüz yaşayamazsınız.”
1975’te bir saray suikastına kurban giden Faysal’ın samimiyet ve dirayetini, Kudüs, Gazze ve Filistin’deki İsrail mezaliminin şiddetlenerek devam ettiği şu acı günlerde derin bir hasretle arıyoruz. İslam dünyasının bu onurlu duruşa bugün çok daha fazla ihtiyacı var.