“Yetkililerin ellerindeki yetkileri zulüm tarzında kullanmalarını tenkit ettim. Ama hiçbir zulme boyun eğmeyeceğimizi, vazgeçmeyeceğimizi, yolumuzun hak olduğunu, doğru olduğunu, yanlışlığın diğerlerinde bulunduğunu çok açık ve net bir şekilde orada da ifade ettim. Bu gayretlerimiz önümüzü açtı. 

“İlk resmî izinle yaptığımız Üstadı anma toplantıları bu olaydan sonra başladı.

“Cemaatte bu hadiseden sonra bir hareketlenme, canlanma oldu. Cemaat hizmetlere, başta gazete olmak üzere daha bir şevkle sahiplenmeye başladı.” (İşte Hayatım, s. 414)

O süreci hep birlikte yaşadık.

Risale-i Nur’un ilk defa dipnotlu ve lûgatçeli olarak basılması; promosyonlu gazete kampanyaları; bu promosyonların külliyatla taçlandırılması; Üstadı anma programları...

Giderek yükselen bir şevk dalgasıyla hizmetlerin her yerde inkişaf seyrine girmesi...

Herşeyimizin elimizden alınmasıyla başa dönüp sıfırdan tekrar başlamak durumunda bırakıldığımız hizmetlerimizi kısa zamanda toparlayıp üç yıl geçmeden Güneşli’deki yeni binamızı inşa ederek oraya taşınmamız...

Eksik olmayan iç dalgalanmalara ve ülke ekonomisinde patlak verip bilhassa 5 Nisan 1994 kararlarıyla anılan büyük krize rağmen çok manidar bir başarı hikâyesine imza attık.

90’ların sonları ile 2000’lerin başlarında ise 28 Şubat sürecinin getirdiği sıkıntılarla mücadele ettik. O dönemde en ağır bedeli yine Kutlular Ağabey 276 gün hapis yatarak ödedi. Gazetemiz defalarca toplatıldı, bir ay kapatıldı. Ama bu baskıları da şahs-ı manevînin tesanüdünden güç alarak, dik duruşumuzu yansıtan yayınlarımız ve ülkenin dört bir yanındaki sosyal faaliyetlerimizle aştık.

İlnur Çevik o dönemde yapılan ve birlikte katıldığımız panellerde “Türkiye 12 Eylül yasaklarını Bediüzzaman’a gönül verenlerin gayretleriyle aştı” sözünü hep tekrarlamıştı.

Bu mana 28 Şubat sürecinde de yaşandı.

15-20 Temmuz sürecinin getirdiği, görülmemiş boyuttaki sıkıntıları da yine aynı tesanüd ve kararlılıkla aşıyoruz ve aşacağız inşaallah.