AKP döneminde Meclis başkanlığı ve hükümetlerinde devlet bakanlığı, başbakan yardımcılığı, adalet bakanlığı görevlerinde bulunmuş ve halen Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi olan iki ismin eşzamanlı olarak yaptıkları çıkışlar manidar.
Bunlardan biri Cemil Çiçek’in beyanları.
“Anayasaya göre yargı kararlarının uygulanması gerekir. AYM kararları bağlayıcıdır. Aldığı kararları fikren tasvip etmemek ayrı konu, ama herkesi bağlar” diyen Çiçek, kararlara uyulmamasını aynı zamanda bir ahlâk sorunu olarak niteliyor ve sözü şuraya getiriyor:
“Çözümü hâlâ yeni kanunlar çıkarmakta arıyoruz. Mesele kanun çıkarmak değil, uygulamak. 50 senedir reform reform diyoruz. Sonuçta bu iş aşınıyor. Bize yargı reformundan önce insan ve ahlâk reformu lâzım.”
Şu sözler de Çiçek’e ait:
“Siyaset kurumunun, siyasete yön veren, siyasetten beklentisi olan kişi ve kurumların hepsinin birlikte samimî bir tevbeye ihtiyacı var. Bize topyekûn bir tevbe-i nasuh lâzım.”
(Ahmet Taşgetiren, Karar, 19.11.20)
Bizim aylar önce “Önce samimî ve sıkı bir özeleştiri, sonra helalleşme” dediğimiz meseleye tetabuk eden bir değerlendirme.
Bu tevbeye o kadar çok ihtiyaç var ki...
Çiçek, daha önce de şunları söylemişti:
“Türkiye mühendislik, tıp alanlarında başarılı oldu, ama hukuk konusunda aynı şeyi söyleyemeyiz. Türkiye Avrupa’da temel yasalarını tümüyle değiştirmiş tek ülkedir. Binanın ana kolonları değişti 15-20 sene içinde. Ayrıca uyum yasaları. Yargı, adliye reformu insan meselesi. Hukuk fakültelerinde hak, hukuk, adalet noktasında insan yetiştiremediyseniz cübbe hiçbir sorunu çözmez. Hukuk eğitimi fevkalâde önemli.” (Yeni Asya, 7.6.20)
Arınç’ın Kavala ve Demirtaş özelinde dile getirdiği eleştiriler ise, yargıdaki işleyişin genel gidişatı ve tablosu içinde yerini buluyor.
Anlaşılan, bu konular Yüksek İstişare Kurulunda ya gündeme gelmiyor veya geliyorsa bile orada da Sarayın irade ve tercihi ağır basıyor; öyle olunca da Kurulun evvelce bunca önemli görevlerde bulunmuş olan üyeleri orada dillendiremedikleri veya ikinci ihtimale göre mâkes bulmayan görüşlerini doğrudan kamuoyuna iletme ihtiyacı duyuyorlar.
Saraya rağmen...