Ali İhsan Tola, “nebatatın esrarı”na dair adeta melekutî bir hâl almıştı.
Allah’ın yardımıyla ve Üstadı olan Bediüzzaman Hazretlerinin de ona bir derece rehberlik etmesiyle, çeşitli otlardan, çiçeklerden, bal dan ve çeşitli yağ karışımlarından yaptığı ilâçlarla, hayatının sonuna kadar insanlara hep faydalı olmaya çalıştı.
Hayatının ilerleyen zamanlarında ise, bu kez taşlarla ve madenlerle de tedâvi yollarını gösterdi. Hangi madenin, hangi kıymetli taşın hangi hastalığa iyi geldiğini isim isim belirterek anlatıyordu.
Bilvesile, şunu da belirtelim ki, verdiği hizmetlerden bir ücret almadığı gibi, herhangi bir ücret beklentisi için de olmadı. Özetle, sunduğu bütün hizmetleri, sırf Allah rızası için yerine getirmeye çalıştı.
Ali İhsan Tola
Genlerle oynama cinayeti
Ali İhsan Tola’ya, bir gün doktorlardan, tıp uzmanlarından bir heyet gelir.
Heyetin içinde, Ali İhsan Tola’nın bilgi ve tecrübesini küçümseyenler var. Hatta, bitki, taş ve mandenlerin şifâlı yönlerinden bahsettiğinde, onunla adeta alay edenler bile olur. Kendisi ise, bu mağrur kimselere iyi bir ders verircesine söze başlar ve devamında özetle şu izahlarda bulunur:
* Beş bin defa büyütüldüğünde ancak görülebilen bir damlacık sperm hücresinin içinde, anne-babadan gelen bütün genler yer alıyor. Bütün organlar, onun içinde planlanmış durumda. Bu kadar hassas terazisi olan kâinat eczanesi hafife alınamaz.
* Bitkilerin tohumlarındaki genlerle oynayanlar var. Bu bir cinayettir. Tohum vermesi yok edilmiş GDO’lu yiyecekler, insan tohumunu da kısırlaştırıyor. Tüp bebek patlamasının bir sebebi de budur.
* Aynı şekilde, çocukların sakat veya özürlü doğmalarındaki en mühim sebeplerden biri, yine tohumların genleriyle oynanması ve neticede bozulmasıdır.
* Sun’i ilâçların yan etkisi var. Bihakkın tedâvi etmiyor. Elli küsûr sene evvel Üstadımdan aldığım mühim bir derstir bu.
* Her maden, insan vücudunda ayrı bir hassâ (özellik) teşkil eder. Hâzık (güvenilir, uzman) hekim, vücuttaki o madenin eksikliğini tesbit eder. O eksikliği giderecek veya orada biriken enerjiyi alabilecek ilâçlarla hastalığı tedâviye çalışır.
* Meselâ şu gördüğünüz taş, çam ağacının toprakta uzun yıllar kalmasıyla bu hale gelir. Şu taş ise, bildiğimiz kehribardır. Kehribar, guatırı izâle eder. Gece horlamasını keser. Troit bezlerindeki eksikliği veya fazlalığı dengeleyip tedâvi eder.
* İşte bakın, şu taş şuâ neşrediyor. Kolye gibi takılır. Esasen, her maddenin neşrettiği bir şuâ vardır. Meselâ, madenlerden kuvars var. Cam kesen elmas cinsinden. Sertlik derecesi çok yüksek bir madendir. İnsanda vücut direncini arttırır. Demek ki, taşlarla da tedâvi mümkündür. O madenin olduğu yerdeki havanın teneffüs edilmesi veya oradaki pınardan su içilmesi (şifâlı su) tedâvi eder.
* Üstadımız Bediüzzaman “Temiz hava, gıdadan daha kuvvetlidir” derdi. Bu sebeple, fırsat bulduğunda hemen her gün kırlara çıkardı. “Ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam” sözünün, bir mânada bu noktaya da baktığını söylemişti.
Tiryakî sözlerinden bir demet:
* Biz ruhbana değil, bürhâna tabiyiz.
* Besmele ve 7 Fatiha-i Şerife, bütün hastalıklar için şifâya vesiledir.
* Zümrüt, isabet-i nazara mâni bir taştır.
* Kantaron yağı, kanser ağrısını keser.
* Çayı limonla içmek, çayın zarar verici keyfiyetini giderir.
* Elmayı kabuğuyla yemek yüzü güzelleştirir.
* Günde 21 adet kuru üzüm hafızayı açar.
* Sızma zeytinyağı ve kantaron, iç ve dış kanamaları keser, hücreleri yeniler, sinir uçlarını tamir eder.
* Kudret narı, yüzü güzelleştirir, leke koymaz. İçilir ve hastalıklı yere sürülürse sedef hastalığını ve kaşıntıları yok eder.
* Bal karışımlı ardıç tohumu, bronşite iyi gelir. Ardıç yağının da, antibiyotik tesiri var.
* Migrene karşı, karabaş balı iyi gelir. Karabaş balının, beyin hastalıklarında da damar açıcı özelliği var.
* Kırılan, dökülen saçlar için: Saçlar, kekik suyu ile yıkanmalı; saç diplerine lavanta yağı veya kantaron yağı sürülmeli.
* Yenilen her bir gıda, vücutta nuraniyet kesbediyor. Ondan sonra faydalı oluyor.