"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Balıkesir Hutbesi” mi?

M. Latif SALİHOĞLU
07 Şubat 2025, Cuma
GÜNÜN TARİHİ: 07 Şubat 1923

Yakın tarihin sisler arasında bırakılan vakıalarından biri de Mustafa Kemal’in meşhûr “Balıkesir Hutbesi”dir. Vakıa meşhûrdur; ama, mahiyeti meçhûldür. Daha doğrusu kasten meçhûlde bırakılmıştır. Zira, 7 Şubat 1923’te Balıkesir’de yaşanan hadisenin hem gelişme seyri, hem de cami minberinden yapılan konuşmalar ve sonrasındaki bazı uygulamalar arasında dehşet uyandıran çelişkiler vardı. Bu çelişkiler ortaya çıkmasın diye, o hadise kasten ve bilerek sisler arasında bırakılmıştır.

Bize düşen ise, ulaşabildiğimiz sahih bilgiler ışığında yakın tarihimizin bu ve benzeri hadiselerini aydınlatmaya çalışmak. O halde, kısaca da izah etmeye çalışalım, o günün önemli bazı gelişmelerini.

*

Kemal Paşa, 29 Ocak 1923'te İzmir'de Latife (Uşaklıgil) Hanım ile nikâh masasına oturdu. Bir hafta sonra da trenle Balıkesir’e geldiler.

Balıkesir’e geldiklerinin ertesi günü, Kemal Paşa, bir ismi de Ulu Cami olan Zağnospaşa Camii’nde bir konuşma yapmak ister. Aralarında Kâzım Karabekir’in de bulunduğu kalabalık bir heyet Zağnospaşa’ya gelir. Cemaat de kalabalıktır. 

Tarih 7 Şubat 1923’tür. Gün, hafta ortası Çarşamba günüdür. Yani hutbe günü değildir. Buna rağmen, Kemal Paşa, hutbenin okunduğu minbere çıkar ve cemaate hitaben bir konuşma yapar. Devamını, hadiseye bizzat şahit olan Karabekir Paşa’nın notlarından takip edelim. Karabekir, görüp dinlediklerini “Günlükler”inde şu ifadelerle anlatıyor:

“7 Şubat Çarşamba günü Ulu Cami’de (Zağnospaşa Camii) öğle namazını kalabalık bir cemaatle kıldık. Sonra, mevlid okundu. Sonra da Mustafa Kemal Paşa minbere çıkarak hutbe okudu. En mutaassıp bir hocanın söyleyemeyeceklerini söyledi: ‘Dinimiz son ve ekmel dindir. Kànun-i Esâsî [Anayasa], Kurân-ı Azimüşşân’daki nüsûstur [nasslar-hükümlerdir].’”

Ayrıca, Balıkesir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü resmî web sitesinde genişçe yer verilen söz konusu hutbede şu ifadelerin de kullanıldığı belirtiliyor:

“Ey millet! Allah birdir, şânı büyüktür. Allah'ın selâmeti, sevgi ve iyiliği üzerinize olsun. 

“Peygamber  Efendimiz, Cenab-ı Hak tarafından insanlara dinî hakikatleri tebliğe memur edilmiş ve resul olmuştur. Temel nizamı, hepimizin bildiği Kurân-ı Azimüşşan'daki açık ve kesin hükümlerdir.

“İnsanlara manevî mutluluk vermiş olan dinimiz, son dindir, mükemmel dindir. Çünkü dinimiz, akla, mantığa ve hakikatlere uymakta ve uygun gelmektedir. Eğer akla, mantığa ve gerçeklere uymamış olsa idi, bununla diğer İlâhî tabiat kanunları arasında bir zıtlık olması gerekirdi. Çünkü, bütün tabiat kanunlarını yapan Cenab-ı Hak'tır.”

Buradaki konuşmada verilen mesaj şudur: Yakında kuracağımız devletin Anayasası, doğrudan doğruya Kurân’da zikredilen nasslara, hükümlere dayanacak.

Ne var ki, bu tarihten bir ay sonra Mustafa Kemal’in Çankaya Köşkü’ndeki gerçek yaşantısına şahit olan Karabekir Paşa, gördükleri karşısında şaşkına döner.

*

Karabekir Paşa, yine meşhûr “Günlükler”inde, Ramazan ayı başında Ankara’ya geldiğini, M. Kemal ve ailesini ziyaret için ikindi vakti Çankaya Köşkü’ne gittiğini ve fakat ortada bir “işret sofrası”nın kurulu olduğunu gördüğünü naklediyor. 

Bu durum karşısında hayretini gizleyemeyen Karabekir, “Paşam, bu ne hal?” diye soruyor. Cevap kısmı ise, maalesef kayıtlarda yok. Ya sansürlendi. Ya da imha edildi.

Netice itibariyle, bir ay kadar önce Balıkesir’de duydukları ile Ramazan ayında Çankaya’da kurulan o “işret sofrası”nı dünyasında bağdaştıramayan Karabekir, âdeta şoke oluyor ve ondan sonra yıllardır birlikte çalıştığı silâh ve siyaset arkadaşlarını yeni baştan tanımaya yöneliyor. Bir sene sonra da yollarını ayırarak TCF’yi kuruyor. Kısa süre sonra ise, hem partisi kapatılıyor, hem de siyasî ve askerî hayatın dışına itiliyor.

Okunma Sayısı: 2078
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Arda Yıldız

    7.2.2025 14:56:07

    Ak partiye kızıp kemalist olanların da rotası şaşmış demektir. Gerçi gülencilerin damarında bir kemalistlik zaten hep vardı.

  • Hüseyin İlhan

    7.2.2025 12:37:20

    Evet o eşhas aziz üstadımızında ifadesi ile 'siyaseten mücadele yerine,iman ve kur'an hizmeti ile mücadeleyi esas almış ve yapmıştıır.,Amma bugün vaziyette ise kurt gövdenin içinde ve sinsice yapıyor bazende aleni yaptıkla rı ile ne yazık ki müslümanlar gaflet uykusundan uyanamıyor. Haksızlık,adaleti tahrip,faiz gibi günahı kebireyi yaygınlaştırmak,zinayı suç olmaktan çıkartmak,din kardeşini katleden bomba mühimmatları,dikenli teller,gıda maddeleri ve yakıt satmak ve sevketmeye devam etmek sıradan bir ticaret,idari iş olarak görülemez. Hele hele bağımsız mahkemelerimizin mahkumiyet kararı verdiği katilleri ABD idaresi dahi ülkesine girişine izin vermeye imtina ettiği halde,5 milyar dolarlık bir tazminat almak var,tavizler almak gerekirken affedenelre hoş gözle bakanın akıl sağlığından şüphe ederim. O madalya laf olsun diye verilmediğinin delili bir değil binlerce insana yakışmayan kararlar vaaar.

  • Abdullah

    7.2.2025 11:50:45

    Yakın rarihi doğru bilmeme sorunu var. Hem de büyük sorun.Bu sorundan dola yı hem tarihi hadiseleri ve hem de tarihi şahsiyetleri gerçek hüviyetleriyle tanı mama proplemi karşımıza çıkıyor.Res mi tarih ayrı, gayri resmi tarih ayrı.Böy le olunca farklı tanıma ve anlayışlar or taya çıkıyor.Bu durum birliği de zedeli yor.İç barışı olumsuz etkiliyor.Bunun için resmi tarih ile gayri resmi tarihin uyum halinde olduğu bir tarih mutlaka yazılmalıdır.Buda işin ehli olan bir he yet tarafından yapılmalıdır.Tarihi hadi seleri ve şahsiyetleri doğru bilen bir ne sil istikbala daha emin adımlarla ilerler. Manevi bataryaları enerji ile dolar.

  • Osman

    7.2.2025 11:01:35

    Bence iyide yapmış, 12 yaşımdan 5 yıl öncesine kadar tekbir cuma kaçırdığım yoktu, fakat son 5 yılda bir virüs gibi hortlayan siyasi islamcılık yüzünden camilerin gölgesinden dahi geçmiyorum. Mustafa Kemal haklıymış gerçekten devletin dini olmazmış, hatta eksik bile yapmışlar siyasette girenler ve devlet memuru olanlar bu görevlerini bırakana kadar camilerin gölgesinden dahi geçmeleri yasaklanmalıydı, banka müdürü rüşvetsiz selam dahi almıyor, gidiyorsun camide en ön safata, halkın akşamdan sabaha yiyeceği yök devleti yöneten 200 araçlık konvoy 1000 lerce korumayla camiye gidiyor. Ya allahtan haberiniz yok veya allahı kandıracağınızı zannediyorsunuz. Sonuçta gelinen noktada gösteriyor ki bu topraklarda islama Atatürk kadar hizmet etmiş tek-bir kişi dahi gelmemiş. 20 yılda ne din bırakıldı nede islam, bu zihniyet 100 yıl yönet seydi firavun gibi sizleri ben yarattım derlerdi.

  • HASAN DOĞAN

    7.2.2025 10:26:57

    İşte Süfyan aldatma ile iş görür diyor Üstad.Bu meyanda bizim ta küçüklüğümüzden beri hala dede ve ninelerimiz Atatürk değiştirildi demekteler.Yani o eski dini kelimeleri kullanan ve didar görünümlü Atürkü ortadan kaldırdılar yeni dinsiz versiyonluyu öne sürdüler demekteler.

  • S.topuz

    7.2.2025 08:39:19

    [ ÜÇÜNCÜ VECİH: Adalet-i mahzayı ifade eden وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ اُخْرٰى ("Hiç bir günahkâr başkasının günahını yüklenmez!" Enâm Sûresi ) sırrına göre; bir mü'minde bulunan câni bir sıfat yüzünden sair masum sıfatlarını mahkûm etmek hükmünde olan adavet ve kin bağlamak, ne derece hadsiz bir zulüm olduğunu ve bâhusus bir mü'minin fena bir sıfatından darılıp küsüp, o mü'minin akrabasına adavetini teşmil etmek, اِنَّ الْاِنْسَانَ لَظَلُومٌ ("Muhakkak ki insan çoook zalimdir!" İbrahim Sûresi) sîga-i mübalağa ile gayet azîm bir zulüm ettiğini, hakikat ve şeriat ve hikmet-i İslâmiye sana ihtar ettiği halde; nasıl kendini haklı bulursun, "Benim hakkım var" dersin?].. Bediüzzaman Said Nursî, Risale-i Nur Külliyatı, Mektubat - 264 - 🙌🌹🤲🌹❤☝️🌙🕋😭😭😭🕊🕊🕊🌍🇪🇺🕋🇹🇷🇵🇸🇵🇸🇵🇸

  • İbrahim FİŞEK

    7.2.2025 08:30:48

    Tebrik ediyorum, mesleğinizin hakkını verebiliyor sunuz aziz kardeşim...

  • Eda Gül Beyaz

    7.2.2025 00:43:37

    Şu CHP'nin yaptıkları unutulup hiçbir şey olmamış gibi gönüllerde affedilebilir mi?

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı