Osmanlı’ya ağır kayıplar verdiren Birinci ve İkinci Balkan Savaşları’ndan önce Libya’da ve Ege Denizinde İtalya ile 12 ada zayiatlı bir savaş yaşandı.
Ekim 1912’de patlak veren Birinci Balkan Harbi, bütünüyle Osmanlı’nın aleyhine neticelendi. Rumeli topraklarının çoğunu kaybetti.
Zira, hepsi de krallıkla yönetilen Bulgaristan, Sırbistan, Yunanistan ve Karadağ’ın teşkil ettiği Balkan Birliği, 8 Ekim 1912’de Osmanlı Devletine karşı “topyekûn savaş” ilân etmişlerdi.
Ardından, asker-sivil dahil, Rumeli’deki Müslüman nüfusa yönelik dehşet verici bir katliâm başlatmışlardı. Durum, tamamen Osmanlı’nın aleyhine sonuçlandı.
***
Aradan daha bir sene bile geçmeden, bu kez Balkan toplulukları birbirine düştü. 29 Haziran 1913’te Sırplarla Bulgarlar arasında başlayan II. Balkan Savaşı, Osmanlı’ya da topraklarını geri alabilmek için bir fırsat imkânı tanıdı. İşgal altındaki Edirne, işte bu fırsattan istifade ile kurtarılarak yeniden Osmanlı idaresine bağlanmış oldu.
Bu ön bilgilerden sonra, şimdi gelişmelerin seyrine biraz daha yakından bakmaya çalışalım.
***
I. Balkan Harbi neticesinde mağlûp düşen Osmanlı’nın Rumeli’deki topraklarının mühim bir kısmı Bulgaristan’a bırakılmıştı. Bu durum başta Yunanistan ve Sırbistan olmak üzere, Bulgar dışındaki toplulukları rahatsız etti.
Kendi aleyhinde bir ittifak çabasının olduğunu öğrenen Bulgarlar, 29-30 Haziran 1913’te herhangi bir hazırlık yapmadan karşı tarafa saldırmaya başladı.
Buna karşı birleşen Yunan ve Sırp orduları da Bulgarları Makedonya’dan çıkartmaya yöneldi. Karşı ittifak güçlerinin saldırılarıyla zaafa uğrayan Bulgar ordusu, peşpeşe mağlûbiyetler almaya başladı. Bu durumu bir fırsat bilen Osmanlı Devleti, hemen harekete geçerek Edirne’yi geri alma kararlılığını gösterdi.
***
I. Balkan Savaşı’ndaki mağlûbiyetin bir uzantısı olarak kuşatma altına alınan Edirne, 1913 yılının 16 Mart’ında Bulgar kuvvetleri tarafından işgal edildi.
Aylarca Bulgar kuvvetlerinin kuşatması altında kalan Edirne, merkezden hiç yardım alamaması ve şehirde giderek şiddetlenen açlık, yokluk ve mühimmatsızlık sebebiyle daha fazla dayanamayarak Mart 1913’te teslim oldu.
Şehri işgal eden Bulgarlar, sivil halka çok büyük baskı uyguladı. Mâsumlara yönelik katliâmlarda bulundu. Kuyuları insan cesetleriyle doldurdu.
Ayrıca, başta Selimiye Camii olmak üzere, şehirdeki hemen bütün mâbetlere zarar verdi. Büyük tahribat yaptı.
Siyasî fırkacılığın orduya bulaşması ve askerî ahlâkı bozması sebebiyle, Osmanlı paşalarını düşmanla harbetmek yerine, aksine onları birbirine düşürdü.
O dönemin komutanları, birbiriyle hemen hiç yardımlaşmadılar. Dahası, Bulgar kuvvetleriyle savaşmadılar bile. Gerisin geriye tâ Çatalca önlerine kadar çekilerek bütün Trakya’yı savunmasız bıraktılar.
***
II. Balkan Savaşı’nın kızışması esnasında gayrete gelen Enver Paşa kumandasındaki Osmanlı kuvvetleri, Batı’dan yeterli desteği alamayan Bulgarların üzerine gitti.
Edirne, nihayet 22 Temmuz 1913’te kurtarıldı. Taraflar arasında 29 Eylül’de Bükreş’te yapılan bir antlaşmayla, fiilî durum hukukî statüye kavuşturulmuş oldu.
***
Son olarak, Edirne’nin hazin işgal günlerini dokunaklı mısralarla tasvir eden Mehmed Âkif’in “Edirne” isimli şiirinden kısacık bir bölüm aktaralım:
Edirne! İşte o Şark’ın demir kilidi
Sefil ayakları altında Bulgar’ın şimdi
Muzaffer ordusu hakkıyla(!) intikam alıyor
Kadın-kız, çoluk-çocuk, ne bulsa parçalıyor
Bu katliâma da razıyım ihtiram olsa
Harim-i dini de geçtik harim-i namusa
Şu dört minareli cami ki, yoktur hiçbir eşi
Ki parlıyordu hilâlinde san’atın güneşi
Bir inkılâb ile ya Râb, nasıl harab olmuş?
Murad-ı Evvel’i koynunda saklayan toprak,
Kimin ayakları altında inliyor, hele bak.