"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Devlet-i Aliyye-i Osmaniye

M. Latif SALİHOĞLU
27 Ocak 2023, Cuma
Yaygın görüşe göre, cihangir Osmanlı Devletin 27 Ocak 1299’da Söğüt’te kuruldu. Biz de bu görüşü esas alarak, o şanlı kuruluş safhasını ve köklü bir devlet haline geliş hikâyesini hülâsa etmeye çalışalım.

Selçuklu’ya bağlı Kayı Beyliği’nin başında bulunan Ertuğrul Bey 1281’de vefat etti. Bu tarihine gelindiğinde, Selçuklu Saltanatının varlığıyla yokluğu arasında pek bir fark kalmamıştı. Moğollar (İlhanlılar), atadıkları valiler marifetiyle Anadolu’yu yönettikleri gibi, iki başlı hale (Kayseri, Konya) getirdikleri Selçuklu tahtına kimin geleceğini yine kendileri tayin ediyordu. Bu durumda, Osmanlı Beyliğinin istiklâliyetini ilân etmesinin önünde ciddi bir engel kalmamış görünüyordu.

*

Babası Ertuğrul Beyin vefatından sonra aşiretin başına geçen Osman Gazi, tasarlamış, olduğu idealleri yönünde hızlı ve azimli adımlar atmaya başladı: Bizans tekfurlarıyla yaptığı mücadelelerin hemen tamamında muzafferiyetler kazandı. Söğüt ile Domaniç arasındaki bölgeyi aldıktan, bilhassa İnegöl ve çevresini fethettikten sonra (1298), bağımsızlığını ilân etmeye karar verdi.

Bu karar, nihayet 27 Ocak 1299’da açıklandı. Böylelikle, Osman Gazi liderliğinde 600 küsûr sene ömür sürecek olan Devlet–i Aliyye–i Osmaniye kurulmuş oldu. (Haşiye)

*

Marmara Bölgesinde büyük fütûhat yapan ve ömrünün sonuna kadar zaferden zafere koşan Osman Gazi, 1326’da iyice yaşlanmış ve artık ölüm döşeğine yatmıştı. Ancak, o vaziyette bile Bursa’nın fethini düşünüyordu. Oğlu Orhan Gaziyi yanına çağırdı ve ona birkaç maddelik “baba nasihati”nde bulunduktan sonra şunu vasiyet etti: “Oğul Orhan! Bursa’yı aç, gülzâr eyle...”

Yani, oğluna Bursa’yı bir an evvel fethetmesini ve devletin merkezini Söğüt’ten buraya taşımasını tavsiye ediyordu. Nitekim, öyle de oldu...

Aynı sene içinde, harikulâde bir kuşatma ve dahiyane bir harp planıyla Bursa’yı fethedip gülzâr eyleyen Orhan Gazi, burayı Devlet–i Osmaniye’nin merkezi haline getirdi. Devlet adına ilk para da burada basılmış oldu.

*

Bursa’nın fethinden sonra, İstanbul’a yüklenmek yerine Rumeli’ye açılmayı ve böylelikle Bizansı ablukaya almak isteyen Osmanlı, bu maksada yönelik önemli adımlar attı. Öncelikle, Marmara’nın güneyindeki coğrafyada yerleşik durumdaki beyliklerle (Karesi gibi) haricî düşmana karşı ittifak kurdu. Hemen ardından, Gelibolu üzerinden Rumeli’ye geçiş harekâtına başladı.

Zaman içinde, Doğudan İstanbul Boğazına kadar gelip dayanan Osmanlı akınları, bir yandan da Rumeli’nin içlerine doğru hızlı bir fütûhat hareketini tahakkuk ettirdi.

Avrupa’ya karşı zaferle neticelenen Edirne–Sazlıdere (1363), Sırpsındığı (1364), I. Kosova (1389), Niğbolu (1396), Varna (1444) ve II. Kosova (1448) Savaşlarından sonra, fetih sırası İstanbul’a (Bizans’a) gelmişti.

Bunu da, çağ kapayıp yeni bir çağ açan Fatih Sultan Mehmed yapacaktı. (1453)

Fatih’in torunu olan Yavus Selim ise, Şark coğrafyasında fütuhat yapacak ve kısa zaman içinde İslâm Birliği dâvâsını tatbikat sahasına koyacaktı.

*

Osmanlı Devleti, Kànunî Sultan Süleyman zamanında hemen her yönüyle zirveye çıktı. Rakip tanımayan bir devlet oldu. Zirve, bir bakıma dönüş demektir.

Bu gerçeğe binaen, Osmanlı Devleti 1570’lerden itibaren zirvede tutunmaya çalıştı. Ancak, Viyana Bozgunu ve hemen ardından imzalanan Karlofça Antlaşması’ndan (1699) sonra, devlet adım adım küçülmeye ve gerilemeye yüz tuttu.

Ondan sonra da, kısmî başarılarla birlikte büyük felâketler birbiri ardına sökün edip geldi. Ancak, bütün bu felâketlere rağmen, Osmanlı’yı haricî düşmanlar değil, dahilî fitne ve ihanetlerin yıktığı görüldü.

……………………….

(Haşiye) 18. Lem’â’da, Osmanlı Devleti’nin İslâmiyet nâmına sağılamış olduğu hâkimiyet devresinin yaklaşık 500 sene olduğu ifade ediliyor. Kuruluşundan tâ Yıldırım Bayezid zamanındaki Ankara Faciası (1402) sonrasına kadar olan süre “Bir nevi fetret devresi” şeklinde yorumlanıyor.

Okunma Sayısı: 2646
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı