Lâtince Külliyat, Osmanlıca Külliyat, Lûgàtçeli Külliyat, tekraratsız Külliyat; yahut Arapça, Farsça, İngilizce, Almanca tercüme Külliyat...
Bunların hepsi de meşrû ve makbul eserler cümlesine girer. Yeter ki, bilerek-bilmeyerek tahrif edilmemiş, bozulmamış, dejenere edilmemiş olsun; geri kalanların hepsi kabulümüz olup, her birinin istifadeye medar cihetleri vardır.
Keza, bu versiyonlardan birini beğenmek, diğerini reddetmek anlamına gelmez. Esasen, Nur Külliyatı’nın meşrû bütün versiyonlarının basılıp neşredilmesini istemek ve bunun için de gerekli olan her türlü desteği vermek, gayreti göstermek lâzım. Hakikî naşirlik ve talebelik, bunu iktiza eder.
***
Bir kimse şahsî, siyasî, dünyevî, komitevî herhangi bir maksada alet etmeksizin Nur Risaleler’ini neşrediyor ve bu uğurda ihlâslı bir gayret ve faaliyet içinde bulunuyorsa, o kimsenin aleyhine geçmemek, ona karşı yıkıcı tenkitlerde bulunmamak lâzım.
Nitekim, müellif-i muhterem Hazret-i Bediüzzaman, kendi şahsiyetini dahi ortaya koyarak, bize bu ölçüyü ders veriyor. İşte, 14. Şuâ’daki o ibretamiz kasemli sözleri: “Kardeşlerim! Sizi kasemle temin ederim ki: Biriniz bana en büyük bir hakâret yapsa ve şahsımın haysiyetini bütün bütün kırsa; fakat, hizmet-i Kurâniye ve îmâniye ve Nuriyeden vazgeçmezse, ben onu helâl ederim; barışırım, gücenmemeye çalışırım.”
Evet, inanıyorum ki, bu sözün daha ilerisi, daha ötesi yok. Bu sözlerle ortaya konulan düstur, adeta nihaî hududu çiziyor. Bize düşen, nefsimizi bu meyanda ikna ve ıslah etmeye çalışmaktır.
***
Yeni tanzim Külliyat hakkında, hâlâ tenkit ve tereddüt sahibi kimseler varsa, bizzat yaşadığım ve şahit olduğum fevkalâde bazı hallerden onları haberdar etmek istiyorum. Ta ki, hataya düşmemek için esaslı bir muhasebe, bir murakabede bulunmaya vesile olsun, teşvik olsun.
Yeni Asya’da çalışmaya başladığım 1979’ dan itibaren Nur Risaleleri’ni muhtaçlara en çok ulaştıranlardan biri olarak bütün samimiyetimle ifade edeyim ki, şimdiye kadar en çok beğendiğim ve en ideal bir mahiyette gördüğüm Nur Külliyatı, şu yeni tanzim Külliyattır.
Dahası, bu beğenmek ve ideal bulmak, sadece bir yönüyle değil, hemen her yönüyledir ki, o hususların bir kısmını önceki yazılarımızda ifade etmeye çalıştık.
İşte, Külliyatın özellikle bu versiyonunun mutlaka basılması ve bulundurulması yönünde, uzun yıllardan beri çaba sarf ettim, gayret gösterdim, dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım. Demek ki, onun vakt-i merhunu ve meydan-ı zuhura çıkma zamanı şimdi imiş. Haza min-fadli Rabbi.
İşte, bu Külliyatın hemen her safhasında bazı harikulâde hallerin zuhur ettiğine de şahit olup tesbit ettim ki: Dizgisinden tashihine, sayfa tasarımından baskısından, kâğıt temininden ciltlemesine, tanıtımından sipariş taleplerine ve hatta en münekkit bazı kimselerin eline alıp inceledikten sonra onu takdirle, tebrik ve duâ ile karşılamalarına kadar, hemen her safhasında kerametvari tarzda bazı kolaylıklar, güzellikler, suhuletler ve şevk uyandırıcı, gayrete getirici duygu yüklü haller yaşandı.
Aynı meyandaki heyecan verici haller, halen de kesintisiz şekilde devam edip gidiyor.
Bu sebepten dolayıdır ki, ilk baskının daha ikinci ayında yeni baskı çalışmalarına başlama ihtiyacı duyuldu, duyuluyor. Üstelik, çok daha fazla miktarda… Oysa ki, normal şartlarda, bütün bu çalışmalar bir-iki sene zarfında ancak yapılabiliyor.
***
Son olarak, bu yeni tanzim Külliyat için, bütün ehl-i himmet ve hamiyeti harekete geçmeye dâvet ediyorum. En başta, şahsen kendi nefsimi ikna ettim, kardeşlerle yarışıyorum ve an itibariyle de rekora doğru gidiyorum.
Gözüm zirvelerde. Diyorum ki: Bu Külliyatın her yıl on binlerce nüshasının 80 milyon nüfuslu Türkiye ve dünya sathında yayılmasının önünde ciddî hiçbir engel yoktur.
Şayet kendi engelimizi aşabilirsek, diğer bütün zorlukların üstesinden pekâlâ gelebiliriz.
Himmet ve gayret ehline hayırlı muvaffakiyetler dileğiyle...
………………………
Külliyat siparişi için:
www.yeniasyakitap.com