"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sultan Abdülhamid düşerken…

M. Latif SALİHOĞLU
27 Nisan 2021, Salı
GÜNÜN TARİHİ: 27 NİSAN 1909

Türkiye, tarihinin dönüm noktalarından birini 1909 Nisan’ında yaşadı: 31 Mart Vakası’nın patlak verdiği 13 Nisan’da, İstanbul sokaklarında “Şeriat isteriz! Yaşasın şeriat!” nidâları yükselirken, Meclis’in hall kararıyla Sultan Abdülhamid’in tahttan indirildiği 27 Nisan günü ise, aynı sokaklardan bu kez “Kahrolsun Abdülhamid! Kahrolsun şeriat!” sesleri yükselmeye başladı.

Yani, iki hafta ara ile, İstanbul iki farklı atmosferin havasını yaşamış oldu.

Şimdi, hayalen o günlere giderek kısa bir analiz yapmaya çalışalım.

*

Evet, Osmanlı Hanedanının son kudretli padişahı Sultan II. Abdülhamid Han, bundan tam 112 sene önce bugün (27 Nisan 1909) tahttan indirilerek 33 yıllık saltanatına son verildi.

Padişahı tahttan indirenler, görünürde "vatanperver" İttihatçılardı. Ne var ki, bu görüntünün arka planında Selânikli Yahudiler ile Yahudilikten dönme Sabetaycılar bulunuyordu.

Nitekim, ülke yönetimini silâh zoruyla ele geçiren Hareket Ordusunun bir diğer ismi "Selânik Ordusu" olduğu gibi, Meclis'ten çıkan "Padişahı hall kararı"nı tebliğe giden heyetin başındaki kişi de Selânik mebusu Yahudi asıllı Emanuel Karasso'dur.

*

Burada "evlâd-ı fatihân"dan olan Selânikli Müslümanları tenzih ederek ifade edelim ki, Selânik kökenli açık ve gizli Yahudiler, çevirdikleri dolaplarla hem İttihatçıların içinde bulunan Müslüman unsurları kandırarak oyuna getirmişler, hem de vaktiyle kendilerini himaye eden Osmanlı'ya en büyük ihaneti yapmışlardır.

Şurası bir gerçektir ki, son anda başa monte edilen Mahmut Şevket Paşa hariç, Hareket Ordusu’nun gerek kurmay kadrosu ve gerekse komuta kademesindeki subayların hemen tamamı Selânik kökenli olup, ekseriyet itibariyle Dönme ve Sabetaist kimselerdir.

İşte, efendisine ihanet eden bu vahşi nankörler, Sultan Abdülhamid'i devirmekle de kalmayıp, devletin askerî, siyasî, ticarî ve hatta bürok- ratik kademelerinin hemen bütün kilit noktalarına Selânikli dönmeleri yerleştirerek, aslında ülkenin idaresini de ele geçirmiş oldular.

Bediüzzaman Hazretleri, bu tarihî hadiseyi "Tebeddül-ü saltanat", yani, saltanatın el ve yer değiştirmesi şeklinde tâbir ederek, bunu milletimizin başına gelen 33 yıllık (1909-1942) helâket ve felâket silsilesinin ilk halkası şeklinde yorumlar. (Bkz: "Karadağ'ın bir meyvesi" başlıklı mektup.)

*

Öte yandan, Sultan Abdülhamid'in hürriyet ve meşrûtiyetten hazzetmediği, Meclis-i Mebusan'la çalışmak istemediği ve hatta Kànun-u Esâsî ile amel etmeye yanaşmadığı de bir vakıa. Ancak, buna rağmen Sultan Abdülhamid'in Temmuz 1908'den itibaren farklı bir noktaya geldiği ve yukarıdaki unsurların tamamını kabullenerek bunlara işlerlik kazandırmaya başladığı açıkça görünmektedir.

Yani, 1909'un Nisan ayı başlarına kadar Sultan Abdülhamid kaynaklı ortada ciddî hiçbir probleme rastlanılmamakta, üstelik her şey yoluna girmiş gibi görünmekte.

Bu gidişattan asıl rahatsız olanların ise, Sabetaycıların da içinde kümelendiği İttihatçı komitacılar olduğunu, geçen zaman ve yaşanan hadiseler ortaya çıkardı. Bu kesimin teşkil ettiği Hareket Ordusu, sözde İstanbul'a gelip isyanı bastıracak, tehlikeye giren hürriyet ve meşrûtiyeti kurtaracaktı. Ama ne gezer...

Bunlar, bilâkis var olan hürriyetleri de kıskaca alıp meşrûtiyetin canına okudular. Eski mutlâkıyet dönemine bile rahmet okutan şiddetli bir istibdat yönetimini yürürlüğe soktular ve bu sayede zalimane iktidarlarını sürdürmeye çalıştılar.

*

Son iki nokta: 

Birincisi, Cumhuriyet tarihin ilk çeyreğinde sürdürülen tek parti rejiminin savunucuları, Sultan Abdülhamid’i deviren eski İttihatçıların bakıyesi idi. Daha sonraki darbe ve muhtıraların arkasında yine bunlar var.

İkincisi, yakın tarihte (2007’de) yapılan ve e-muhtıra olarak isimlendirilen vak’anın, Sultan Abdülhamid’in devrildiği yıl dönümüne (27 Nisan’a) denk getirilmesi, bir tesadüf olmasa gerektir. Bir asır öncesine göre, netice burada tam tersi oldu.

Okunma Sayısı: 2330
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Kerem

    27.4.2021 12:42:16

    Kıymetli yazarımız, tanburun bam telini yakalamış ve söyletiyor. Anlayabilenlere ne mutlu!...

  • Özdemiroğlu

    27.4.2021 07:59:14

    31 Mart Hadisesi ile 27 Mayıs Darbeleri arasında; Özellikle hareketin başına monte edilen Mahmut Şevket Paşa ile, 27 Mayıs'ta başa montaj olan Cemal Gürsel'in vaziyetleri çok enterasan değil mi?

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı