Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, bakanların ve hatta bakanların ziyaret edeceği STK'ların programlarına 'muhalif' olarak nitelendirilen gazeteciler davet edilmiyor; gitseler bile içeri alınmıyorlar."
Medyaya akreditasyon bu hükümet döneminde artık iyice derinleşti. İktidara muhalif gazeteciler ancak halka açık yerlerde soru sorma fırsatı bulabiliyorlar. Ancak çoğu zaman ya tersleniyor ya da muhatabından cevap alamıyorlar. Millî Eğitim Bakanı’na okulların temizlik meselesini sorduğunuzda basketboldan bahsediyor. Başka bir bakana bakanlığı ile ilgili soru sorulduğunda başka bakanlığın alanına giren cevaplar verebiliyor.
Meclis’te birçok gazete ve televizyonun bürosu bulunuyor. Basın kartı olan medya mensupları Meclis’e girebiliyor. Bu yüzden de gazeteciler muhataplarına soru sorma imkânı bulabiliyor.
(Burada şunu da belirtelim. Sürekli basın kartı dâhil yüzlerce gazetecinin basın kartı Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından beş yıldır yenilenmiyor. Bu yüzden de Meclis’e giremiyorlar.)
★★★
RÜYA CEVAP VERDİ!
Geçtiğimiz günlerde AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan partisinin Meclis’teki grup toplantısından ayrılırken kuliste, “Her türlü iş birliğine açığız dediniz ama DEM Partililer somut adım yok diyorlar. Somut adım olacak mı? Somut adım olabilir mi? Bekleyelim mi?” sorusu ile karşılaştı. Erdoğan bu soruyu karşısındaki “yandaş” diye tabir edilen iktidara yakın bir medya kuruluşunun muhabirine “Rüya ne diyorsun?” diye pasladı. Muhabir, “Somut adım beklemeden siyasette ılımlı iklimi sürdürelim” cevabını verdi. Soruyu soran muhabir, “Bekleyelim mi?” diye sorusuna devam ederken, Erdoğan, “Rüya verdi cevabı” diyerek geçiştirdi.
İktidar medya ilişkisinde geldiğimiz son nokta:
Cumhurbaşkanı’nın uçağı ile seyahat eden gazetecilerin önceden hazırlanmış soruları sorduğunu, gelen cevapların kaleme alınıp bu gazetecilere verildiğini duyuyorduk. (gözümüzle görmedik) Ama bunun bu kadar alenî yapıldığına, Cumhurbaşkanı yerine bir gazetecinin cevap verdiğine de ilk defa şahit olduk.
Gazetecilerin aklında şu sorular var:
Gazeteci arkadaşımız partinin veya hükûmet sözcüsü mü, bundan sonra sorular o gazeteciye mi sormak lazım?
Ne günlere kaldık?
Bütün gazetecilerin aynı otobüste gidip program takip edebildiği, her toplantıda ayrımsız bütün gazetecilerin programa davet edildiği ve her soruyu sorabildiği günlerden gazetecilere ayrım yapıldığı, gazetecilerin soru soramadığı günlere gelindi.
Nereden nereye?
★★★
BASINLA NORMALLEŞME OLMALI
Bakalım bu durum daha ne kadar devam edecek? Normalleşme basınla yapılabilecek mi?
Beş senedir yenisi verilmeyen sürekli ve görev basın kartları artık mahkemeye gitmeden değiştirebilecek mi?
Normalleşme ve yumuşama başlayacaksa ilk önce buradan başlamalı…
“Dünyada barışı isterken kendi ülkemizde barışı sağlamak lazım” diyen Bahçeli bu konuda da bir adım atmalı…
Dünyada demokrasi, hukuk ve basın özgürlüğü alanında Türkiye diplerde. Bari haber alma hürriyetinin önündeki en büyük engellerden birisi olan akreditasyon ayıbını temizleyin.
Gazeteciler arasındaki bu ayrım artık son bulmalı…