Son günlerde ekonomide şahlanış dönemine giriyoruz” deniliyor ki, son açıklanan ikinci çeyrekteki yüzde 21.7 büyüme yaşandığı açıklandı.
Hükümet yetkilileri, “Cumhuriyet tarihinin en büyük çeyreklik büyüme oranına ulaştığı”nı söyleyerek büyük bir müjde veriyor.
Büyümeden mutlu olmamak mümkün mü? 1 Eylül 2021 tarihini bayram ilân etsek yeridir” Her yıl bu tarihte kutlamalar yapar, hatta bayram edildiği için tatil de yapardık.
Elbette millet bundan mutlu olur. Ama gerçek öyle mi? Öyle olmadığını bunun rekor olduğunu söyleyen de, açıklayan da çok iyi biliyor.
Burada sorulması gereken şey Türkiye bu yılın ikinci çeyreğinde yüzde 21.7 büyümeden milletin haberinin olup olmadığı… Bu sorunun cevabı milletin bundan haberdar olmadığı olur. Çünkü milletin kesesi yüzde 21.7 oranında büyümedi, bu büyümeden de hiçbir pay almadı. Tersine geriledi. Bu büyüden pay alan parasına para katan yok mu, elbette var. Yani, millî gelir milletin cebine yansımadı.
Büyüme birilerine yansımış olabilir, ama tabana yansımadığı rakamlara bakınca net şekilde görülür.
Resmî işsiz 3,39 milyon, geniş tanımlı işsiz 10 milyon. Genç işsizlik oranı neredeyse yüzde 30’lara dayandı.
Gayri Safi Millî Hasıla (GSYH) 957 milyar dolardan 717 milyara geriledi.
Kişi başına millî gelir 12.582 dolardan 8.599 dolara düştü.
Merkezi Yönetim borç 2 trilyon TL, dış borç 448 milyar dolar.
Açlık sınırı 2.926 TL,
Yoksulluk sınırı 9.533 TL,
Asgarî ücret ise 2.825 TL Yani milyonlarca aile bırakın yoksulluk sınırı açlık sınırının altında maaş alıyor.
Resmî(!) TÜFE % 18.95, ÜFE % 44,92
Memur/emekli 2022 zammı % 12
Elektriğe ve doğal gaza yüzde 15 zam geldi.
Tek başına bu rakamlara bakıldığında bile millete yansıyan bir şey olmadığı net şekilde ortaya çıkıyor.
Özetle millet yoksullaşıyor bir avuç insan parasına para katıyor…
***
68 LİRA ELEKTRİK PARASINI ÖDEYEMEYENLER
Son günlerde elektrik faturalarında anormal artışlar tepkilere sebep oluyor, ama ne çare ki mecburen ödeniyor.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, iktidarın elektrik faturasında millete destek vermesi gerektiğini söyleyince Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık sosyal medya hesabından, “2019’dan beri ayda 2.1 milyon ihtiyaç sahibi haneye 68-137 TL arasında Elektrik Tüketim desteği veriyoruz. Şimdiye kadar toplam desteğimiz 2.9 milyar TL’yi geçti” diye cevap vermesi tam da “secaat arz ederken sirkatini söylemiş” oldu.
Çünkü 2.1 milyon hane demek ortalama 10 milyon kişi demek. Demek oluyor ki, bu insanlar 68 liralık elektrik faturasını bile ödeyemiyor…
Türkiye’de 37 milyon elektrik abonesi olduğuna göre, 20 evden birisi elektrik faturasını ödeyemediği ortaya çıkmış oluyor. Borcundan dolayı elektriğinin kesildiği, evine haciz uygulanan insanların var olduğunu, okuyup, izliyoruz.
Elektrik faturaları gündeme gelmişken vergi kalemlerini de hatırlamak gerekir. Dağıtım bedeli, TRT payı, tüketim vergisi, enerji fonu, KDV adı altında her faturada ortalama yüzde 20-21 vergi alınıyor. Bu vesileyle bu vergilerin en azından bir kısmı düşürülemez mi? TRT’ye neden pay verelim?
Bakan Yanık, Kılıçdaroğlu’na cevap verirken, “Farkındayım hızımı takip etmek kolay değil, ama biraz daha çaba beklemek hakkımız” da demişti.
Gerçekten de faturalardaki artış hızına millet olarak yetişemiyoruz. Biraz yavaş gitseniz de en azından ne kadar zamlandığını görsek…
***
SİNYALİ ALAN OLMADI
Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen ay çıktığı bir te-levizyon programında “Buradan ben de her halde sinyalimi belli yerlere vermiş oluyorum. Bundan böyle enflasyonun daha yukarı çıkması mümkün değil, zira faiz oranlarında da düşüşe geçiyoruz. Yüksek faiz yok. Çünkü yüksek faiz bize yüksek enf- lasyonu getirecektir” demişti.
Bu sözlerden sonra sinyalin Merkez Bankası’na mı, TÜİK’e verildiği konuşulmuştu. Ancak faiz oranlarında indirime gidilmedi. İndirime gitmeyen Merkez Bankası başkanları kendinden önceki başkanlar gibi görevden de alınmadı.
Bakalım bu ay sinyali alacaklar mı?
Yoksa Erdoğan’ın sözü ortada kalacak…