Bu çalışma ile size tanıttığımız sadece birkaç çocuk. Daha kimbilir ne cevherler vardır. Onlara hem güzel örnek olmalı, hem de bazen “yetenek avcısı” gibi olmalıyız. Bu konuda Yeni Asya ve dergilerimiz en güzel örnektir.
YENİ ASYA ÇOCUKLARI - 2
DİZİ: Mehtap Yıldırım Yükselten
***
ÇOCUKLARIN YENİ ASYA’SI
Bundan önceki yazımızda daha çok Yeni Asya ile geçen çocukluğumuzu anlatmıştık. Şimdi ise bugünün çocuklarından Yeni Asya hizmetlerini okuyacaksınız. Yaşları küçük olsa da, hizmetlerinin büyük olması bizim için iftihar vesilesi oluyor, kimi zaman da sevinç gözyaşlarıyla ağlatıyor.
Çocuklara sorduk: “Yeni Asya gazetesini ve çocukların çok sevdiği Can Kardeş dergisini biliyor musun? Dershaneye gelmek senin için neler ifade ediyor?”
- İsmim Serra Tunaboylu. 9 yaşındayım. Dershaneye gelince çok mutlu oluyorum. Buradaki arkadaşlığımız çok farklı. Herkes birbirini çok seviyor, kimse kimseyi üzmüyor, kavga etmiyor.

Gazete okumadığım için hiçbir gazeteyi bilmesem de sadece Yeni Asya’yı biliyorum. Can Kardeş dergisini çok seviyorum, anneannem benim için abone olacağını söyledi çok sevindim. Risale-i Nur derslerinden çok şey öğreniyorum. Bize ablalar asla “derste başınız kapalı olsun” demiyorlar ama ben kendim çok sevdiğim ve istediğim için derslere başörtülü katılıyorum. Büyüyünce başımı örteceğime karar verdim.
* * * *
- İsmin Ela Koçer. 11 yaşındayım. Dershane çok güzel bir yer. Dinî bilgiler öğreniyorum. Buraya geldiğimde kendimi mutlu hissediyorum.
* * * *
- İsmim Azra Temelli. 11 yaşındayım. Buraya arkadaşım Ela’nın davet etmesiyle ilk kez gelmiş oldum. Çok faydalı buldum. Okullarda böyle anlatılmıyor ve ortam burada çok daha sakin ve huzurlu. İyi ki, Ela beni davet etmiş, ben de arkadaşlarıma tavsiye edeceğim.
* * * *
- İsmim Lemanur Yükselten. 11 yaşındayım. Yeni Asya Gazetesi hep hayatımın içinde oldu. Okuma-yazma bilmediğim yaşlarımda bile Yeni Asya’nın sayfalarına, özellikle bazı yazarların yazılarının başındaki küçük fotoğraflarına dikkatlice bakardım. Dergilere ve Can Kardeş dergisine de öyle.

Resimlere bakıp sanki okuyormuş gibi yorumlar yapardım. O zamanlar annemin gazetede ve dergilerde görevleri vardı. Gazeteye giderken beni de yanında götürüyordu. “Aaa bu gazetedeki fotoğraftaki amca değil mi?” diye gazetede fotoğraflarından tanıdığım yazar amcaları parmağımla gösteriyordum. Annem sık sık kulağıma eğilip “Lemanur sessiz ol, bir yerde usluca otur” diye beni ikâz etse de ben pek yerimde duramazdım.

Nasıl Can Kardeş’te yazmaya başladım
Bir gün annemle Can Kardeş dergisinin yayın kurulu toplantısındaydık. Annem her toplantı öncesi olduğu gibi o gün de “Bak Lemanur, sessizce otur, büyükler konuşurken sen hiç konuşma” diye beni tembihledi. Tabi ben konuşmadan duramadım. Her açtıkları konuya ben de dâhil oluyor, sormadıkları hâlde durmadan fikirlerimi söylüyordum. Annem mahçup olmuş bir şekilde, beni alıp toplantıdan çıkmayı düşünürken, derginin yayın yönetmeni Demirhan Abi: “Durun, biz bir çocuk dergisiyiz. Elbette çocuklar konuşacak. Çocuğun fikirleri çok güzel ve çok önemli. Bundan sonra Lemanur’u her toplantıda görmek istiyoruz” dedi. Derginin editörü İrem Abla’ya fikirlerimi not almasını söyledi. Ayrıca Demirhan Abi, “Lemanur sen bu fikirlerini her ay yaz, sana bir sayfa verelim, adı da “Bir fikrim var” olsun” dedi. O günkü sevincimi ve kendimi bir büyük gibi hissedişimi anlatamam. O zamanlar ilkokul 1. sınıftaydım. Yani okuma-yazma öğrendikten hemen sonra Can Kardeş’te yazmaya başladım.
Can Kardeş dergisini ilkokul öğretmenime ve sınıf arkadaşlarıma da tanıtmıştım. Öğretmenim de dergiyi çok beğeniyordu. Hatta teneffüslerde okumamız için hep masasına koyardı. Bazen götürmeyi unutursam “Lemanur yeni sayı çıktı mı? Çıktıysa getir” diye isterdi.
Yeni Asya’yı örnek aldım
Ben Yeni Aya gazetesini sürekli tam olarak okumasam da, her zaman haksızlığa karşı olan, her konuda adaletli, insaflı, vicdanlı bir gazete olarak biliyorum. Bu özelliklerin kendimde de olmasına hep dikkat ediyorum. Ne zaman sınıfta arkadaşlar arasında bir anlaşmazlık çıksa öğretmenimiz “Hepiniz susun, tek Lemanur anlatsın” derdi. Çünkü ben olayları olduğu gibi, asla yalan söylemeden, kimseye haksızlık etmeden anlatırdım. Bu ahlâkı kazanmamda Yeni Asya bana örnek oldu. Yeni Asya’yı bir insan olarak düşünsem ben de Yeni Asya olmak isterdim.

Mehmet Kutlular Dede bizimle şakalaşırdı
Rahmetli Kutlular dede ile de gazeteye beraber gittiğimiz yolculuklarımız oldu. Çocukları çok severdi. Bizimle yol boyunca konuşur ve şakalaşırdı. Arkadaşımız Eymen’in dedesi olduğu için biz de ona “dede” diyorduk.
* * * *
İsmim Nurefza Yükselten. 9 yaşındayım. Lemanur Yükselten’in kardeşiyim. Benim için de derslere gelmek, gazete, dergi, kitaplar okumak çok güzel. Hiçbir yerde yayınlanmadı ama ben de hikâyeler yazıyorum. Bir defterim var ona sadece hikâyelerimi yazıyorum. Belki ilerde kitap olur diye düşünüyorum.

Yeni Asya Gazete binasında eskiden radyomuz vardı. Orada ablamla beraber “Çocuğun sesi” diye çocuk programı yapıyorduk. Çok küçük olmama rağmen benim için çok büyük bir deneyim olmuştu. Program canlı yayındı ve telefon bağlantısıyla katılan arkadaşlar oluyordu. Sohbet ediyor, fıkralar anlatıyor, bilmeceler soruyorduk. Çok eğlenceli geçiyordu.
****
İsmim Betül Konyalıoğlu. 12 yaşındayım. Derslere gelmeden önce içimi bir heyecan kaplıyor. Geç kalmayım diye telaşla yola çıkarım. Dershaneye gelince tüm yorgunluğumu unuturum. Risale-i Nur derslerini dinledikçe tüm sıkıntılar yok oluyor, kalbim büyük bir huzur buluyor. Yeni Asya Gazetesini ve dergilerimizi uygun bulduğumuz her ortamda anlatıp tanıtmaya çalışıyoruz.

Sitemizde bahar şenliği olduğunda Yeni Asya standı açtık. Kardeşimle ben Yeni Asya Gazetesini ve kitaplarını tanıttık. Ziyaretçilere ücretsiz, gazete, dergi ve kitapçık verdik. Standımız fazlasıyla ilgi gördü. Bizim için heyecanlı ve mutlu bir gündü. Bundan sonra da böyle etkinliklerle ve gittiğimiz her yerde gazetemizi ve yayınlarımızı duyurmaya çalışacağız.
* * * *
İsmim Şeyma Konyalıoğlu. 9 yaşındayım. Ablam Betül ile beraber, ablamın da anlattığı gibi Yeni Asya standında ben de görevliydim.

Çok güzel bir duyguydu. Her hafta ders gününün gelmesini ve dershaneye gitmeyi iple çekiyorum. Eskiden dershaneye “acaba ikramda hangi yiyecekler var?” diye giderdim ama artık ders dinlemek her şeyden lezzetli geliyor.
* * * *
BİTİRİRKEN...
Bu çalışmamızı fahr için değil, küçük yaşlarına rağmen hizmetin bir ucundan tutmuş bulunan çocuklarımız olduğuna şükür için sizlere de sunmak istedik. Ümit verici olan bu çalışma âdeta bize istikbâlimiz için “ümitvâr olunuz!” diye sesleniyor. Bu çalışma ile size tanıttığımız sadece İstanbul’un Beylikdüzü ilçesinden birkaç çocuk. Diğer illeri, ilçeleri, semtleri, kasabaları, köyleri hatta dünyanın başka ülkelerinde bulunan çocukları düşündüğümüzde, daha kimbilir ne cevherler vardır. Her çocuk, Allah’ın ona verdiği çok kıymetli özelliklerle ve kabiliyetlerle dünyaya gelir. Büyüklerin onları görmezden gelmesi demek, o kabiliyetlerin de üstünü örtmek demektir. Onlara hem güzel örnek olmalı, hem de bazen “yetenek avcısı” gibi olmalıyız diye düşünüyorum. Yetenekli oldukları alanlarda onları desteklemek ve yönlendirmek gerekiyor. Bu konuda Yeni Asya Gazetesi ve dergilerimiz yine en güzel örnektir. Bir yazar okulu gibi olan Yeni Asya’da birçok yazar çekirdekten yetişmiştir. Hâlen dergilerimizde yazan-çizen gençler ve çocuklar vardır. Ne mutlu Yeni Asya çocuklarına!
(Son)