Çin’in son yıllarda Ortadoğu’daki ilişkileri ve etkinliği artıyor.
Çin’in devlet şirketlerinin, dünyanın en işlek petrol geçiş yollarından biri olan Hürmüz Boğazı çevresinde yatırımlarını ve varlıklarını arttırması dikkat çekiyor. Çin’in Hürmüz Boğazı’ndaki etkinliğinin ABD’nin çıkarlarıyla çatışma riskini yükselttiği iddialar arasında.
Çin’in Basra Körfezi’ndeki petrol boru hatları ve depolarına milyarlarca Dolarlık yatırımlarının ve bölgedeki ticarî faaliyetlerinin Pekin yönetimine ekonomik ve stratejik etki alanı sağladığı tartışılıyor. Bu durum elbette petrol sevkiyatı için ABD’nin ulusal güvenlik şahinleri açısından endişe verici boyutta. Çünkü ABD Enerji Enformasyon Yönetim Kurumu’na (U.S. Energy Information Administration) göre, İran ve Arap Yarımadası arasında 20 mil kadar daralan “Hürmüz Boğazı, dünyanın en önemli petrol geçiş noktası”. Boğaz’dan 2018’de günlük petrol akışının ortalama 21 milyon varil olduğu bildiriliyor. Aynı zamanda Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi (CSIS-Center for Strategic and International Studies)’nin 3 Şubat 2023 tarihli “Zor Boğazlar” isimli raporunda “Hürmüz Boğaz’ı üzerinde Çin’in Ortadoğu’daki enerji çıkarlarını güvenceye alma” girişimlerinden bahsediliyor. Çin’in petrol ithalatının yüzde 45’ini kapsaması da Boğaz’ın Pekin için önemini ortaya koyuyor.
Çin ilk deniz aşırı askerî tesisini 2017’de Kızıldeniz’in Aden Körfezi’ne açılan kapısı Mendep Boğazı’nda konumlanan ülkesi Cibuti’de açmıştı. Böylece Çin Akdeniz, Süveyş Kanalı, Kızıldeniz, Mendep Boğazı, Aden Körfezi ve Hint Okyanusu güzergâhında varlık göstermeye başlamıştı. Böylece Çin hem yeni askerî üsler kurmanın önünü açmış hem de boru hatları, limanlar ve diğer ticarî tesislerin kontrolünü sağlamaya başlamıştır. Çin, Hürmüz Boğazı’na yönelik girişimlerinden önce Umman ve Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki (BAE) limanlara ve altyapıya ağırlık veriyor. Boğaz’da korsanlara karşı, geçişlerin güvenli şekilde sağlanabilmesi için de Çin donanması unsurlarının devriye gezdikleri aktarılıyor.
Çin’in Cibuti’de yöneldiği “önce sivil, sonra askerî” adlandırılan stratejinin Hürmüz Boğazı’nda da izleyebileceğinden ABD’nin çekindiğine ihtimal veriliyor. Çin’in “önce sivil, sonra askerî” stratejisinin içeriği limanların geliştirilmesine, demiryolları ve havaalanlarının inşa edilmesine, serbest ticaret bölgesi kurulmasına ve en sonunda askerî üs kurulmasıyla sonuçlanıyor. Bu strateji bölgede etkin uluslararası güçlerin çekinmesinin nedeni.
Çin için Cibuti’deki üssün kritik ticaret yollarının güvenliğini sağlayan “stratejik güçlü nokta” niteliğinde. Çin’in bölgedeki çıkarları arttıkça, Hürmüz Boğazı boyunca ticaretini korumak amacıyla yeni bir stratejik güç noktası oluşturmaya çalışacağı tahmin ediliyor. Her yıl deniz yollarından taşınan petrolün üçte biri Mendep ve Hürmüz Boğazları gibi kritik su yollarından geçiyor. ABD Savunma Bakanlığı da, Hürmüz Boğazı’nı Çinli askerî planlamacılar için “bilinen odak nokta” diye tanımlıyor.
Bununla birlikte Çin 2008-2012 yılları arasında, BAE’nde Habshan petrol sahasından Fujairah Limanı’na 380 km’den daha uzun petrol boru hattını inşa etti. Ayrıca Çin Umman’ın gelişmekte olan Duqm Limanı’na da milyarlarca Dolarlık yatırım yapıyor. Bu vb. yatırımların Çin’e orta vadeli ekonomik fayda sağlayacağı ileri sürülürken, Çin ordusuna Hürmüz Boğazı’nda daha fazla güç elde etmesine zemin hazırlayabileceği muhtemeldir.