"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Korona sonrası küreselleşmenin yeni evresi mi?-2

Muhammet ÖRTLEK
01 Aralık 2020, Salı
Korona salgınından sonra dünya için “yeni bir düzen, dönem veya yeni uluslar arası sistem” beklentileri hakkında düşünceler ifade ediliyor.

Günümüz dünyasında “tek kutuplu” sistem mevcut. Bunun başlangıcı ise, 1989’da Sovyetler Birliği ve Komünist Blok’un çöküşüyle başlamıştı.

Sovyetler’in dağılmasıyla Soğuk Savaş dönemi de sona ermişti. Böylece liberal demokratik değerler yükselişe geçmiş, sermayenin önündeki ideolojik temelli ekonomik sınırlar kalkmış ve yabancı sermaye akışı hızlanmıştı. Yabancı sermayenin hızı ve etkisi arttıkça da yeni uluslar arası sözleşmelerin imzalanmasını beraberinde getirmişti. David Held’in vurguladığı üzere tek kutuplu dünya sisteminin küreselleşme evresinde “esneklik, hız, yoğunluk ve etki” ön plandadır. Sermaye hareketliliğine ek olarak teknolojik gelişme de küreselleşme sürecinin hızlanmasında temel sebep gösteriliyor.

Covid-19 salgını ile birlikte, hal-i hazırdaki küresel düzenin çöktüğü ve bunun tek kutuplu uluslar arası sistemin hegemon gücü ABD’nin de fazlasıyla olumsuz etkilendiği belirtiliyor. 19. Yüzyılın süper gücü ve üzerinde güneş batmayan İngiltere’nin, 1956’da Süveyş Kanalı sorunu dolayısıyla bu ünvanını ABD’ye devrettiği biliniyor. Tek kutuplu sistem döneminde ABD’nin inşa ettiği ve yönettiği liberal uluslar arası düzenin, William J. Burns’ün ifadesiyle “daha az liberal, daha az düzenli, daha az Amerikalı hale geldi.” Salgının da bu süreci hızlandırdığı ve önceden var olan şartları daha da kötüleştirdiği ileri sürülüyor.

Donald Trump’ın yönetiminde ABD’nin egemenliğindeki aşınma ve belirsizliği, uluslar arası sistemin anarşik düzeninde daha belirgin hale geldi. Salgından dolayı 650 binden fazla insanın öldüğü ABD’de, çökmekte olduğu iddia edilen küresel düzende kendi rolünü yeniden icat etme çalışması zorunluluğu tartışılıyor. Salgınla birlikte derinleşen ekonomik sorunlar, ABD’de “1929 Büyük Buhran”ından bu yana en şiddetli ekonomik krizi şeklinde tanımlanıyor.

Çin’in ağırlıklı “kurt savaşçı diplomasisi”, Hong Kong’u baskılaması, Pasifik Okyanusu’nda donanma gücünü hissettirmesi, Hindistan ile sınır çatışmalarına girmesi, Kuşak-Yol Projesi’ni başlatarak neredeyse bütün ülkeleri ticaret üzerinden etkisi altına almaya çalışmasıyla uluslar arası arenada ABD’nin hegemon siyasetine negatif etki yapıyor.

Salgınla mücadelede yetersiz kalan Rusya’nın petrol piyasasındaki çöküş, durgun ekonomisini ve siyasî sistemini daha kırılgan hale getirdi. Buna rağmen Rusya’nın, Kırım, Ukrayna, Suriye, Yemen, Libya, Kafkasya, Afrika gibi coğrafyalardaki etkinliğiyle, ABD’yi sıkıştırdığına dikkat çekiliyor.

İngiltere’nin ABD’den “Brexit” süreciyle ayrılmasıyla, AB ve ABD arasındaki Transatlantik ittifakındaki gidişatın kırılganlaştığı aktarılıyor. Trump döneminin İsrail yanlısı politikaları da Müslüman dünyada ABD’ye karşı güvensizliği arttırmış durumda. 

Salgın gıda, su, ilâç vb. temel ürünlere olan ihtiyacı artmıştır. Uluslar arası sistemdeki bütün bu zorluklar ve belirsizlikler, teknolojik bozulma, ideolojik ve ekonomik rekabet sebebiyle daha da karmaşıklaşıyor. Değişimin hızı, kararsız, içe dönük, kendine göre doğrularla hareket eden Trump’ın uygulama/söylemlerini çoktan aştı. ABD yanlış uygulamalarıyla, bulaşıcı hastalığın, tedavisinden daha hızlı yayıldığını fark edemedi.

Küreselleşmenin hızlanmasının temel sebeplerinden olan teknolojik gelişmeler, artık ABD gibi otoriter hegemon tarafından, bütün dünyayı gözetlemek ve bastırmak için kullanılıyor. Elbette bu, küreselleşmenin zaferini çok geride bırakıyor. Birde toplumlar artan eşitsizlik, yoksulluk, yoksunluk, gelir dağılımı adaletsizliği, işsizlik, açlık vb. problemlerle karşı karşıya kaldı. Yine son 10 yılda dünya genelinde demokratik değerler gerilerken, uluslar arası kurumlar da az yatırım ve yoğun güç rekabeti sebebiyle işlevsizleşiyor.

Salgın sonrasında yeni bir uluslar arası sistem beklenirken, böylece küreselleşmenin de yeni bir evresine girileceği ön görülüyor. Ancak ön görülen yeni dönemde ABD’nin eskisi gibi olamayacağı kuvvetle muhtemeldir.

-Gelecek yazılarda bu konuya değinmeye devam edeceğim- 

Okunma Sayısı: 1892
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • müslüm

    1.12.2020 09:42:10

    Muhammet bey yazılarınızı çok beğeniyor ve takip ediyorum.selamlar...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı