Dünya hanında kendilerine göre katır inadıyla ebedî kalacaklarını sananlar ve bütün ahvallerini, hareket ve fiillerini buna göre; bu faniliğin üzerine bina ettikleri bakiliğe dayandıranlar ve her işi kotardıklarını sananlar muhakkak ki aldanırlar, aldanmışlardır ve aldanacaklardır.
İnad herkese lâzım bir duygudur… Ama menfilik için değil ve katır inadı şeklinde ise hiç lâzım değildir. Müsbet hareket, iyi olmak güzel ve hoş gayelere, faydalı menfaattar hallere ulaşmak, kavuşmak için tatlı, yerinde muvazeneli, ölçülü, mülâyemetli ve hatta istikametli bir şekilde hiç menfiliğe yol vermeden inad yapmak iyidir, faydalıdır.
Eğer Hakkı yükselten, yücelten fikir ve düşüncelerin, hal ve hareketlerin banisi, sanisi, ustası ve fikir babası olan bir inad ise bu baba dinlenebilir ve sözü de tutulabilir, emirleri yerine getirebilir. Hem de inadına, inadına!..
Yalnızca bu dünyaya ve dünya menfaatlerine, geçici fani dünya güzelliklerine ve iyiliklerine ulaşmak, kavuşmak için inad edilmez. İnad edilse bir gerçek ve hakikat bir iyilik ve güzellik bulunamaz!.. Bulunulsa ancak başa belâ bulunur!..
Zahiri ve gösteriş için yapılan inadlar da esasında esas inadın habercisi ve çağırıcısıdırlar. Hiçbir zaman fırsat vermemek lâzımdır.
Hakkın, hakikatin, iyinin, güzelin, kudsî ve manevî emirlerin parlamasına yardımcı, kendi kendini tekzip etmeyen, yalanlamayan ve doğruların göstericisi, sahibi olacak, tarafgirlik gösterecek bir inadı da İlâhî emirlerin kontrolü, yönlendirmesi noktalarından müsbet manada kabul etmek gerekir kanaatindeyiz.
Hiçbir zaman inadın gözü kör olmaz!.. Belki gözü kör olanların inadı olur!.. Hak yolunda hakikattar hizmetler için daima iman gözü açık olanlardan ve inadın tuzaklarına düşmeyenlerden olalım inşallah!..