Risale-i Nurlar’ı okuyan ve okuduklarını anlayabilme bahtiyarlığına erenlerin müşahade ettikleri ilk muhatap olarak gördükleri ve şahit oldukları hakikat bu hizmet-i Kur’âniye ve imaniyede üzerlerine tecelli eden Cenab-ı Hâkk’ın inayet-i İlâhiyesinin tereşşuhatları, cilveleridir.
Bu cilveler Nur’un hakikatını tasdik için olduğu kadar, müştakları ve samimî olarak Nur’un hizmetlerinde koşanları da kucaklayan, şefkatle bağrına basan hakikat cilveleridir.
Ehl-i küfrün ve ehl-i sefahatin cebbarane Nur’un hizmetkârlarıyla uğraşmaları, onlara hücum etmelerine mukabil rıza-i İlâhî dairesinde, kaza ve kadere teslim olarak iman, Kur’ân hizmetinde sebat edenlere Cenab-ı Hâkk’ın inayet tecellileri birer atâyayı ilâhî ve hediye-i Rahmanidir.
Şu hizmette muvaffakiyetin sırrı samimî ve hulusiyetli bir şekilde teslim olabilmek, hizmet-i imaniyeyi kucaklayabilmektir.
Daima hizmetteki arkadaşının, kardeşinin kuvvey-i maneviyesine destek olmak, teselli verip teselli almak, hizmetteki başarının esas temel taşlarındandır.
Kur’ân’ın ve Risale-i Nurlar’ın şu hizmetteki hademelere kudsî birer inşirah ve ferahlık verdikleri, kazandırdıkları ise aşikâre bir gerçektir…
Kur’ân’ın muhteşem tefsiri, bu asrımıza bakan bir ilâcı/devası olan Risale-i Nurlar’ın, Kur’ân hizmetkârlarına kazandırdığı nurlu zevklere ve ferahlı lezzetlere kanaat ederek, nazarları başka mevkiî ve makamlara çevirmemek ise elzemdir.
Her yapılan bir işin zorluğu, sıkıntıları, manileri olabilir. Önemli olan tahkiki imanın kazandırdığı kuvvetle, manevî güçle hiçbir zaman telâş etmemek, üzülmemek, me’yus olmamak lâzımdır.
Belki elden geldiği kadar musîbetlere ve haksız hücumlara karşı sabır ve tevekkül göstermek ve inayet-i İlâhiyenin üzerimize tecellilerini beklemek lâzımdır.
Bu hizmet-i Kur’âniye ve imaniyede bulunan kahramanların birbirlerinin kuvve-i imaniyelerini takviye etmek ve birbirlerine sahip çıkmak iman hizmetinin şiarı olmalıdır.