Haklı olmak güzel bir şeydir. İnsan haklı olmak ister, haklılık insanı mutlu eder. Gelin görün ki haklı olmanın altında için için ‘ene’yi besleyen bir taraf da vardır. “Ben dememiş miydim.” gibi bir duygu beslenmesi, kendini beğenmişlik hissi sarar insanı. Bu haliyle ‘haklı olmak’ taşınması güç bir emanettir.
Haklı olmak da, haksız olmak da bir imtihandır. Tartışılır, ama haklı kalmanın imtihanı, haksız olmaktan ya da haklı olmaktan daha zordur. Haklı olanın nefsi ‘haklı olmak’ noktasında onu avlayabilir ve haklı kalma pozisyonunu kaybedebilir. Haklı olmak, bir takım ‘haksız adımları’ beraberinde getirerek, haklı kalma bozulabilir. Haklı olmak, haklı kalınınca anlamlıdır. Haklı olan umumun selâmeti için şahsî haklılığını feda eden bir insaf içinde olmalıdır. Haklı olanın haklı kalabilmesi ‘insaf’ın devamıyla mümkündür.
Kişiye haksızlık yapılabilir, hakkı gasbedilebilir. Ama bu yanlışlıklar haksızlığa uğrayanın da yanlış adımlar atmasını beraberinde getirmez. Masumiyetin, mazlumiyetin ifrat ve tefrit tepkilere girmeden vasatta muhafaza edilmesi gerekir.
İnsan haklı olsa ve haklı kalsa yani Rabbine sığınsa, sabretse, istikametini bozmazsa; şahs-ı manevî ile bağını sürdürse, sohbetlerine katılsa, gazetesini almaya devam etse, belki de bir sonraki seferde, haklılığı anlaşılacak, kendisinden özür dilenecek ve yanlış düzeltilecektir. Ama haklı olan, şahs-ı maneviden kopsa, bağlarını koparsa ve sohbet ortamlarını terk etse o zaman haklı iken haksız olacaktır. Haklı kalmak işte bu noktada istikamettir.
Münâzarât’ta verilen örnek manidardır; “…yüz pınarın ortasında büyük bir havuz olursa, o havuz pınarlara bakar ve onlara tabidir. Faraza, o havuz tamamen tagayyür ederse veyahut Allah etmesin bozulursa da, çeşmelere tesir etmez – eğer pınar pınar olursa. Velev ki, havuz geçici bir süre iğfal de edilse, pınarları akmaya devam ederse, bir süre havuzun suyu bulanık akar, ama sonra durulur.”
Bir şahs-ı manevî içinde, bütün gelişmelerin istişare ile yapıldığı bir süreçte fertlere düşen şey, çıkan sonuca rıza göstermektir. Haklı kalmak, sabır gerektirdiğinden haklı olmaktan zordur. Ama neticesi güzeldir.