"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İnsaniyet ve İslâmiyet karşıtları üretici olamazlar...

Şükrü BULUT
22 Kasım 2021, Pazartesi
İnsanlık tarihi, medeniyetin peygamberlerde ve onlara tabi olanların ellerinde olduğunu gösteriyor.

Üretimin de söz konusu medeniyetlerin birer parçası olduğunu aynı tarihten öğreniyoruz. Dinsiz Batı felsefesinin zihinleri ifsat ve müşevveş bıraktığı zamanımızda, yanlışlıkla bazen “üreten medeniyetimiz” ile global hakim cereyanları karıştırıyoruz. Semavî dinlere ve onların getirdiği “insanî değerlere” itiraz eden bu dinsizlik cereyanlarının buluşlarla, icatlarla, teknolojik gelişme ve üretim ile alâkaları olmadıklarını da unutuyoruz. Onların zulüm, siyasî hile ve entrikalarla ellerine geçirdikleri belli bir sermaye ile üretime müdahale ettiklerini çoğu kez düşünemiyoruz. kontrollerindeki kapital ile insanlığın tüm ihtiyaçlarını “TEKELLERİNE” almak ve arzuladıkları hegemonyaya buradan ulaşmak istediklerini nazarda tutabilseydik, insanlık olarak karşı tedbirlere başvurur ve modern hipnozlarla iğfal edilmiş kitleleri uyandırmaya, yeterince gayreti gösterebilirdik. Buradaki zihni ve fikri kopuşları, farklı bir yere kaydetmemiz lâzım.

Çoktandır, Silikon Vadisi zenginlerinin toprağa ve ziraata ilgilerini medyadan okuyoruz. Dünyamızın dört bir köşesindeki elverişli arazileri, millî devletlerin ihanet içindeki idarecilerine rüşvetler vererek gasp ettikleri de internet medyasında yazılıp-çiziliyor… Maalesef biz, halâ tehlikeyi önemsemeyerek uyumayı tercih ediyoruz. Türkiye’mizi parsel parsel satmak isteyenlerin bizden gizledikleri alış verişleri faş edenleri; PKK sempatizanı ve Fetullahçılıkla suçluyoruz, değil mi?

Dünyamız açlık endişesiyle hububatın peşinden koşarken, Karun’un temsilcisi o malum dinsiz zenginler, yapay etten bahsediyorlar. Hayvan yem sanayilerini tekeline almış ve PKK silahıyla Anadolu yaylalarındaki milyonlarca büyük-küçükbaş hayvanı ortadan kaldırdıklarını da devletimiz yeni görüyor, modunda…  Dinlerini siyasete alet edenlerin, 12 Eylülcülerin himmetiyle şehir varoşlarında bedavaya dağıttığı arsalarla, Anadolu köylülerini şehre toplayan kendileri değilmiş gibi görünüyorlar… Ve sonra, kümes hayvanları zincirini de ellerine geçirmek üzere “kuş gripleri” seanslarını başlatmışlardı. AVM’lerle başlayan “TE- KELCİLİK ZİNZİRİNE” Amerika ve Avrupa’daki malum sermayedarların büyük bankalarıyla yapılan dizayn ve desteği görmemezlikten -hamiyetperver yazarların tüm ikazlarına rağmen- geldiğimizi de unutmuyoruz. Türkiye’mizde iki yüzün üzerinde iktisat ve işletme fakülteleri ve oralarda ilim yapan binlerce akademisyenimizden bahsediyorlar, araştırmacılarımız. Hadiselerin bu trajik ve millete ihanet eden cephesine işaret eden kaç makale veya kitap olduğunu hakikaten merak ediyoruz.

Dikkat ederseniz, “TÜKETİMDEN” hiç bahsetmiyoruz. Zira bu kelimenin lügatçesi, manasının menfiliğini zaten ortaya koyuyor. Dedelerimiz Tüketimi İSTİHLÂK ile ifade etmişler. Tüketiciyi de “MÜSTEHLİK” kelimesiyle hoşlanılmayacak şekilde anmışlar. Günümüzün semavi dinleri dinlemeyen medeniyeti,  tüketiciyi veya tüketimi kutsayacak seviyede ileriye çıkardığını bildiğimizdendir ki, üretimi esas alıyoruz. İnsanlığa barışı, medeniyeti ve hürriyeti vadeden Avrupa Medeniyetindeki materyalistlere arkasını dönen  Bediüzzaman’ın bu husustaki tespitleri, mevzuyu daha güzel anlamamıza yardımcı olacaktır, kanaatindeyiz.

“Medeniyet-i hâzıra-i garbiye, semavî kanun-u esasîlere muhalif olarak hareket ettiği için seyyiatı hasenatına, hatâları, zararları, faydalarına râcih geldi.” dedikten sonra; “İktisat, kanaat yerine israf ve sefahet; ve sa’y ve hizmet yerine tembellik ve istirahat meyli galebe çaldığından, biçare beşeri hem gayet fakir, hem gayet tembel eyledi.” ifadesini kullanıyor. Ve talebelerine gönderdiği bu çok önemli mektubunun devamında ise; “TÜKETİM CANAVARININ” bu medeniyetçe nasıl ortaya çıkarıldığını izah ediyor.

“Bedevîlikte beşer üç dört şeye muhtaç oluyordu. O üç dört hâcâtını tedarik etmeyen, on adette ancak ikisiydi. Şimdiki garp medeniyet-i zâlime-i hâzırası, su-i istimâlât ve israfat ve hevesatı tehyiç ve havâic-i gayr-ı zaruriyeyi, zarurî hâcatlar hükmüne getirip görenek ve tiryakilik cihetiyle, şimdiki o medenî insanın tam muhtaç olduğu dört hâcâtı yerine, yirmi şeye bu zamanda muhtaç oluyor. O yirmi hâcâtı tam helâl bir tarzda tedarik edecek, yirmiden ancak ikisi olabilir; on sekizi muhtaç hükmünde kalır. Demek, bu medeniyet-i hâzıra insanı çok fakir ediyor.” (Emirdağ Lâhikası, s.334) 

Müstebit zalim diktatörden “ADALET” beklenir mi? Hayatın merkezine maddeyi koyup insanı maddi gören anlayıştan medeniyet beklenmeyeceği gibi… Yaratıcıyı tanımayan materyalizmden de iyilik, icad, fayda, insani değer ve güzel ahlâk beklenemez. Üretimin önemine vurgu yapmadan önce, Allah’a imanı ve güzel ahlâkı konuşmamız daha mantıklı olacaktı. Kâinata, dünyaya ve yaratılan her şeye Allah’ın sanatı ve onlarla kendisini yaratılış cihetiyle kardeş görmeyen insanın gözünde her şey değersiz ve kıymetsiz olur. Belki de kıymet ölçüsü, yalnızca kendi nefsine olan faydasıdır. Bu inanç ve anlayışta olan bir insandan üretim, fayda, güzellik, hürmet, sevgi, yardımlaşma veya paylaşma beklenemeyeceğinden, global dinsiz zalimlere karşı bizim İMANDAN başlamamız gerekiyor. Ve imanın gereği olarak da çalışmak, ölçülü olmak, muktesit davranmak ve yeryüzünün halifesi olma duygusuyla çevresindekilerle ilgilenmek lâzım değil mi?

İçinden geçtiğimiz şu badireli zamanda, global sermayedarların, insanlığı ukalaca nasıl tehdit ettiklerini medyadan okuyoruz. Adeta İlâhlıklarını ilân etmeye yelteniyorlar ve insanlığı, hayatları ve rızıklarıyla tehdit ediyorlar. Dünyamızı bekçisiz zannederek ülkemiz de dâhil olmak üzere, bu global teröristler rahatça aramızda dolaşıyorlar. Bir dane-i hakikatin binlerce hayâlleri ve yalanları bir çırpıda yok edeceğini de hesaba katmıyorlar. Biz inanalar ve bilhassa Müslümanlar; Rabbimizin verdiği imkân ve nimetlerle bu hakikatleri, onların da duyabileceği ve dünya efkâr-ı ammesinin öğrenebileceği inşaallah yedi kıt’aya anlatmaya devam edeceğiz… Ve onlar, insanlığa hâkim olduklarını zannederlerken; yalan, hile, çirkinlik, insaniyet düşmanlığı ve sahtekârlıktan meydana gelen bütün mahiyetleriyle ifşa olunacaklar… 

Okunma Sayısı: 1668
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Mustafa coban

    25.11.2021 17:15:27

    Çok zor devirde yaşiyoruz.neyseki tarih tekerrür ediyor.biraz tarihe bakarsak önümüzdeki meseleleri çabuk çözeriz

  • ibrahim sengun

    23.11.2021 15:23:01

    Tüketim vasat seviyede olmali ki üretim de olsun. Karşı çıkmamız gereken tüketim çılgınlığı dir.

  • Zeliha

    22.11.2021 23:45:52

    Fıtratı bozmak için her türlü yolu deneye geldiler. Kâinatta Hayrın hakim olduğunu gördükçe onlarda mesleklerinden utanacaklardir belkide.

  • Demokrat Avrupa

    22.11.2021 23:23:54

    Tüketim ekonomisi güzelim ülkemizde 80 ihtilali sonrası Özal’la başlayarak bugünümüze siyasal islamcılar tarafından zirveye taşındı. Her ne kadar mevcut iktidar / Erdoğan tüketim yerine istihdam veya ekonomik büyüme kelimelerini kullansa da durum değişmiyor. İsrafın haram olması yanı sıra halkı gırtlağına kadar faizin içinde boğan da siyasal islamcıların olduğunu unutmamalıyız…

  • Rehanur

    22.11.2021 23:05:55

    Nasılsak öyle idare ediliyoruz, amenna ama, bu yöneticilerin hiç yatacak yerleri yok. Yazınız gece daha cok dua ve ibadet etmemiz gerektiğini ihsas ediyor.

  • Nisan

    22.11.2021 17:02:12

    İman eden bir mümin bütün eşyaya kardeş nazarı ile bakar. Elbette kardeş kardeş ile dayanışma içinde üretebilir.

  • Nura

    22.11.2021 17:00:48

    Bu yazının bir kitaba kapı açma özelliği var. Devamını bekleriz.

  • Mustafa Said

    22.11.2021 16:37:23

    Ruhlarında imansızlık yaşayanlar, psikolojik anarşist kategorisine girerler. Anarşi ile üretim zıttır. Üretimci, barışçı ve düzenci olması lazım.

  • İ. Seyda

    22.11.2021 14:57:34

    Ülkemiz, global sermayenin proje alanına dönüştü. Ekonomisi SOS veren bir ülke haline geldi ve teslim bayrağını çektik gibi. Gates -Bezos ve perde arkasındaki arkadaşları Manisa-Antalya ekseninde toprak bakıyorlar ve alıyorlar. Manisa'nın Gediz ovası ve Turgutlu ile Salihli arasında büyük alımlar gecen ay gerçekleşti.

  • Ugur Akar

    22.11.2021 14:50:40

    Materialism firtinasindan, mahfuz sığınak tercübe ile sabit Bediüzzaman hazretlerinin dakik iktisat sanatı kaidelerini numune-i imtisal almak olabilir diye düşünüyorum. Üstad Bediüzzaman israfın her nevine tepkisini fiilen göstermiş. Uzun sender kullandığı Minicik bir çay kaşığının ortadan kaybolmasını önemsemiş dedektif gibi sormuş ta ki o kaşığın başına ne gelmiş öğrenene kadar. Kırılacak hale geldiğini öğrenince onu Tamir ettirmiş. Burda esas olan o islami ve imani ahlaki sunnetiyeyi yaşamaktır. Ister büyük perdeden ister en basit umur ve eşyada olsun.O haleti ruhta canlı tutup madde alemine temasta icra edebilebilmektir. Hem bu vaziyeti âliyeyi gosterenlere istihza nevinden ilişmemek de iCab eder, mesele gayet ciddidir... Beşerin global çöp belası gibi. Ve neticeleri.

  • Ugur Akar

    22.11.2021 13:57:25

    [22/11 5:42 AM] Ugur: Iktisatsizlik belasi muminin hanesinede girmistir, simdi yeniside eklendi "itibar". Bir yemek kaşigini çöpe atmadan 50seneden fazla kullanan adam , elli senede 10takim yemek kaşigi satin alan adam . [22/11 5:43 AM] Ugur: Reklamlar. [22/11 5:44 AM] Ugur: Halen ayni arabayami biniyorsun. [22/11 5:44 AM] Ugur: Gibi gibi gibi. [22/11 5:46 AM] Ugur: içilen çayın bardağın dibinde kalanini sunnetlememek. [22/11 5:49 AM] Ugur: Ah şu perdeyi bir değiştirmedin gitti... [22/11 5:54 AM] Ugur: Iktisat edeni yalniz birakiyorlar, moralini bozmaya calisip kendilerine benzetip rahatlamaya calisiyorlar, yani dônūp dolaşıp imana sunnete geliyoruz . Teşvik Lazim ciddi ihtar lazim.

  • sefer hoca

    22.11.2021 12:49:55

    Karunlar yerin dibine batacak ama ne zaman bilmiyorum.

  • Ahmet İhsan

    22.11.2021 12:28:32

    Hakiki medeniyetçilerle medeniyeti insanlığa karşı kullananlar arasındaki farkı herkese gösterebilecek bir makale olmuş. Allah tesirini halk etsin.

  • Hüseyin

    22.11.2021 09:33:52

    (2)Üstadımız islam coğrafyasına, islam ümmetine vakti zamanında ikazları yapmış olsa da kimse oralı olmadı, kimse dinlemedi. Mevcut otoriteler, güç ve servet uğruna tabii kaynaklarını batılı güçlere peşkeş çektiler, insanlarını fakr-ü zaruret, cehalet ve ihtilaftan kurtarmadılar.. Çürümeyi başlatan batı olsa da  sürdürenler doğuludur, kuzeylidir, güneylidir.. Batı suçludur evet ama suç ortakları da masum değildir.

  • Hüseyin

    22.11.2021 09:33:10

    (1)Her medeniyet günahları üzerinden doğar, sevapları üzerinden yükselir...Roma/ mısır/ aztek /inka/ pers/ iran ve çin medeniyetleri böyle doğdu böyle büyüdü böyle  yükseldiler ...Batı medeniyeti, modern çağın getirdiği avantajları bilim ve teknik üstünlüğünü de kullanarak kıtaları fethetti, zulmetti istismar etti kapitalist ve  eko-politik politikalarla , neoliberal stratejilerle küre-i arzı ciğerlerine kadar sömürdü , dönüştü, dönüştürdü yükseldi....Batı medeniyetinin ani ve hızlı yükselişi ; beraberinde iklim değişikliğini, doğal kaynakların hızlı tüketimini, temiz gıdaya, suya ve havaya erişimde gün geçtikçe yeni zorlukları ve yeni hastalıkları da  beraberinde getirdi.. Batı medeniyeti girdiği her yerde, zemin bulduğu her toplumda kendi ardıllarını, takipçilerini  çoğalttı . Çağımızda tek yön var artık: her taraf batıdır ve her yer batı medeniyetinin kötü bir kopyasıdır.

  • Muharrem

    22.11.2021 08:20:09

    Hakikat güzel ifade edilmiş. “ Müstebit zalim diktatörden “ADALET” beklenir mi? Hayatın merkezine maddeyi koyup insanı maddi gören anlayıştan medeniyet beklenmeyeceği gibi… ” Materyalizm ile istibdadı buluşturan ve mantığı kucaklayan bir hakikat. Kaleminize sağlık.

  • Abdulcelil

    22.11.2021 00:22:32

    O dinsizlik cereyanı şu anda ivme kazandığını gösteriyor. Bu ekonomi kriz ellerine teslim ettiğimiz özelleştirme politikası ile günümüz coğrafyasında hakim olduğunu gösteriyor. Buna ne hükümetin ne de Devletin gücü yetmeyecek gibi görünüyor. Ah zamanında demitşik özelleştirme politikası yanlış diye ama dinleyen olmadı. Şimdi de çekiyoruz acısını.. saygılarımla

  • Kağan

    22.11.2021 00:20:08

    Allah’a iman etmeyenler, Allah’ın emri olan say ve üretimi elbette ıskalayacaktır.

  • R.Kalyoncu

    22.11.2021 00:14:25

    PKK sebebiyle Doğu ve G Doğu illerinde Jandarmaca yaylaya çıkışlar 90'lı yıllarda yasaklanmıştı. O sebeple küçükbaş hayvan varlığı çok azalmıştı. Son yıllarda PKK baskısının kalkmasıyla tekrar yaylacılık başlamış ve hayvan varlığı artışa geçmiştir. 90'lı yılların başında bizzat o bölgelere görevli giderek sorunu yerinde görmüştüm. Kısacası devletin meseleyi yeni farkettiği iddiası gerçekle örtüşmüyor

  • Ahmet Danışmaz

    22.11.2021 00:09:00

    Evet, onların bir planları var ama onların da üzerinde bir plan yapan var.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı