"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bediüzzaman ikinci Avrupa’yı niçin tokatlıyor?

Süleyman KÖSMENE
24 Ekim 2015, Cumartesi 17:00
Ali Karakaş: “Mektubat 729’da geçen ‘yirmi hükümet’ nedir? Avrupa Birliği ülkeleri olabilir mi?”

İkinci Avrupa Deccaliyeti Temsil Ediyor

Bediüzzaman Hazretleri Avrupa’ya tek pencereden bakmıyor. 

İki pencereden bakıyor ve Avrupa’yı ikiye ayırıyor:

1- İsevîlik din-i hakikîsinden aldığı feyizle hayat-ı içtimaiye-i beşeriyeye nâfi san’atları ve adalet ve hakkaniyete hizmet eden fünunları takip eden Avrupa.

2- Felsefe-i tabiîyenin zulmetiyle, medeniyetin seyyiatını mehâsin zannederek beşeri sefahate ve dalâlete sevk eden bozulmuş ikinci Avrupa.1

Avrupa’ya bu iki pencereden bakmazsak Avrupa’yı okuyamayız. İki Avrupa’dan birincisi hak, hukuk, hürriyet ve adalet esaslarıyla kurulan Avrupa Birliği’nin mimarı. İkincisi zulmetin, sefahetin, dalâletin, entrikaların, İslâm âlemi aleyhinde dönen dolapların teşvikçisi veya mimarı. 

Birinci Avrupa hayrı, vicdanı ve Hazret-i İsa’nın din-i hakikisini temsil ediyor. 

İkinci Avrupa şerri, nefs-i emmareyi, şeytaneti ve deccalı temsil ediyor.   

Bediüzzaman Avrupa’yı Avrupa ile Vuruyor

Mektubat’ta Es’ile-i Sitte’ye, Bediüzzaman, İkinci Avrupa’ya hesap sorarak başlıyor. Yahut, İkinci Avrupa’nın insafsız zalimlerinin yüzüne tükürerek başlıyor. Önce, bu vicdansız gaddarları bize musallat eden Avrupa’nın insaniyetperver maskesi altında vahşi reislerine ve insafsız zalimlerine vuruyor. Ardından Avrupa’nın sahip çıktığı değerlerden olan hürriyet-i vicdan düsturuna uymayan bu İkinci Avrupa’yı ve İkinci Avrupa’nın yolunda giden bizim ülkemizin zalim gaddarlarını Birinci Avrupa’ya şikâyet ediyor. 

Çünkü Birinci Avrupa hürriyet-i vicdan, hukuk, adalet gibi önemli sosyal değerleri İsevilik din-i hakikisinin feyziyle kabulde samimî ve ciddîdir. 

İkinci Avrupa ise medeniyet, insaniyet-perverlik, hukuk ve adalet gibi yüksek değerlerde samimiyetsizdir.  

Şikâyet Konusu Nedir?

Ülkemizde ezanı aslî metinleriyle okumak yasaklanmıştır. Ehl-i imana olan bu dinsiz tecavüz keyfî bir istibdatla ülkeyi cehennem yerine çevirmiştir. Bediüzzaman, kendisi tamir ettirdiği hususî mabedinde, hususî ibadetinde, bir iki kardeşiyle ezanı ve kameti içeride gizli okuyorlar. Fakat buna da müdahale ediliyor ve “Ne için Arapça kamet ediyorsunuz ve gizli ezan okuyorsunuz?” diye sorgulanıyor. 

İşte bu noktada Bediüzzaman feveran ediyor: “Sükûtta sabrım tükendi. Kabil-i hitap olmayan öyle vicdansız alçaklara değil, belki milletin mukadderâtıyla keyfî istibdatla oynayan firavunmeşrep komitenin başlarına derim ki: 

Ey ehl-i bid’a ve ilhad! Altı sualime cevap isterim.”2

Dinsizliği Din Saymak Ne Gaddar Bir Vahşettir!

Birinci Sualde Bediüzzaman keyfiliklere çok sert çıkıyor. Diyor ki: “Dünyada hükümet süren, hükmeden her kavmin, hatta insan eti yiyen yamyamların, hatta vahşî, canavar bir çete reisinin bir usûlü var, bir düsturla hükmeder. Siz hangi usûlle bu acip tecavüzü yapıyorsunuz? Kanununuzu ibraz ediniz. Yoksa bazı alçak memurların keyiflerini kanun mu kabul ediyorsunuz? Çünkü böyle hususî ibâdâtta kanun yapılmaz ve kanun olamaz.”

Ardından İkinci Sualde bu İkinci Avrupa’nın firavunmeşrep komitelerini ve bu komitelerin keyfi tecavüzlerini, insan ve din hukukunu önemseyen ve adaletperver Birinci Avrupa’ya şikâyet ediyor. 

Bu bölümde ilginç bir laiklik dersi de veriyor Bediüzzaman. Diyor ki: 

“Hangi kuvvetiniz var ki, siz kendinize “lâdinî” ismi vermekle ne dine, ne dinsizliğe ilişmemeyi ilân ettiğiniz halde, dinsizliği mutaassıbâne kendine bir din ittihaz etmek tarzında, dine ve ehl-i dine böyle tecavüz, elbette saklı kalmayacak, sizden sorulacak. Ne cevap vereceksiniz?”

Hemen ardından geçen bir tabir insanı gerçekten şaşırtıyor. Diyor ki: “Yirmi hükümetin en küçüğünün itirazına karşı dayanamadığınız halde, nasıl yirmi hükümetin birden itirazını hiçe sayar gibi hürriyet-i vicdaniyeyi cebrî bir surette bozmaya çalışıyorsunuz?”3 

Bu cümle tarihî bir vesikadır. 

Yirmi hükümetten maksat, hürriyet-i vicdaniyeyi iftiharla kabul eden ve Birinci Avrupa’nın değerleri üzerine yükselen Avrupa Birliği ülkeleri olabilir. Gerçi bu gün itibariyle sayıları 28’i bulsa da ve daha da genişlemeye istidatlı bulunsa da, o gün itibariyle bu hukuki zemini oluşturan çekirdek ülkeler kast edilmiş olabilir. 

Dipnotlar: 1- Lem’alar, s. 119. 2- Mektubat, s. 416. 3- Mektbat, s. 729.

Okunma Sayısı: 6034
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı