"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Duâda yanlış olan nedir?

Süleyman KÖSMENE
12 Ağustos 2020, Çarşamba
Hakan Fani: “Bazıları bir takım zikir ve duâları belli adette belli zamanlarda okuyunca dünyevi ve uhrevî menfaatlerin olacağını kesin bir dille söylüyor. Hadisler ile de destekliyorlar. Bunlar gerçek midir?”

Duayı Doğru Anlayalım

Dua algımızda sıkıntılar vardır. Peygamber Efendimiz’in (asm) de beyanıyla, evet, insan ayakkabısının bağcığını da olsa Allah’tan istemelidir. 1 Duâ tam da budur. Burada menfaat var mı, var.

Fakat duâyı kısımlara ayırmaz isek eğer, duâ algımızı düzeltemeyiz. Dolayısıyla kabule karin bir duâ yapmış olmayız. Dolayısıyla ayakkabımıza bağ almak için sadece elimizi açsak ve en tesirli zikir ve duâ metinlerini hatmetsek bile, ayakkabımız bağcıksız kalır.

Bediüzzaman Hazretleri duâyı ikiye ayırıyor: 

1- Kavlî Duâ, 2- Fiilî Duâ.

Kavlî duâ, bildiğimiz şekilde, ellerimizi açarak yaptığımız ve her şeyi Rabbimizden istediğimiz duâ şeklidir.

Fiilî duâ ise, gücümüz yetiyorsa, istediğimiz şeyi elde etmek için çaba göstermemizdir. 

Bediüzzaman der ki: “Meselâ çift sürmek, fiilî bir duâdır. Rızkı topraktan değil; belki toprak, hazine-i rahmetin bir kapısıdır ki, rahmetin kapısı olan toprağı saban ile çalar.” 2

Gücümüz varken, hiçbir çaba göstermeyip sadece elimizi açarak en kuvvetli zikirleri ve en tesirli duâları da okusak, elimiz boş kalır. Çünkü Cenab-ı Hakk’ın, “İnsan için ancak çalıştığı vardır.” 3 Âyetine ters düşmüş oluruz. Fiilî duâmızı yapmamış oluruz. Ve neticeyi de elde edemeyiz. Bundan dolayı da, Allah’ı küsemeyiz.

Çünkü bu bir duâ hali değil, bir tembellik halidir.

Duâ Kıymetten Nasıl Düşer?

Dolayısıyla bazıları eğer, fiilî duâyı atlayarak, mesela ‘şu zikri zengin olmak için şu kadar okumalıdır’ gibi tesiri tecrübe edilmiş belirli dua ve zikirleri pazarlamaya kalkarsa, duâ yerine tembelliği pazarlıyor demektir. Bu doğru bir üslûp değildir.

Evet, pazarlanan bu duâ ve zikirler belirli Allah dostlarında etkili olmuştur, bazı zatların zengin olmasında tesirli olmuştur. Ama o mübareklerin ihmal etmedikleri bir öz vardır, bu gün ihmal edilen odur:

Kulluk ve ubudiyet! Duâyı sırf kulluklarının ifadesi olarak yapmaları... Duâ ederken ve Allah’tan bir şey isterken, bunu bir menfaat isteği değil, sadece ibadet bilmeleri... Fiilî duâyı ihmal etmemeleri…

Duâyı doğru üslûpla yapmayan, fiilî duâsını ihmal eden, kulluğunu değil, sadece menfaatini düşünen kimseler çok tesirli duâlar da okusalar… “yüz hasiyeti ve faidesi bulunan Evrad-ı Kudsiye-i Şah-ı Nakşibendî’yi veya bin hasiyeti bulunan Cevşen-ül Kebir’i, o faidelerin bazılarını maksud-u bizzât niyet ederek okuyorlar. O faideleri göremiyorlar ve göremeyecekler ve görmeye de hakları yoktur. Çünki o faideler, o evradların illeti olamaz ve ondan, onlar kasden ve bizzât istenilmeyecek. Çünki onlar fazlî bir surette, o hâlis virde talebsiz terettüb eder. Onları niyet etse, ihlâsı bir derece bozulur. Belki ubudiyetten çıkar ve kıymetten düşer.” 4

Ancak Şevk Unsuru Olabilir

Fakat zayıf insanlar, “O faideleri düşünüp, şevke gelip; evradı sırf rıza-yı İlâhî için, âhiret için okusa zarar vermez. Hem de makbuldür.” 5

Çünkü duâ bir ibadettir. İbadet menfaat için değil, Allah rızası için yapılır. Emreden Cenab-ı Allah’tır. Neticesi Hakkın rızasıdır. Faydası da dünyevî değil, uhrevîdir. Dünyaya ait faydaları Cenab-ı Allah lütfederse fazlından verir.

Ancak dünyaya ait neticeler kasten niyet edilmeden, sadece şevk unsuru olarak gözetilse, duâya aykırı düşmez. Hatta zayıflar için faydalı olur.

Yani borcundan kurtulamayan birisi, bir yandan borcunu ödemeye çalışırken, diğer yandan elini açıp Allah’tan borcunu ödemek için kolaylık dilese, bunda hiçbir sıkıntı yoktur. Allah inşallah ona kolaylık verir.

Fakat hiçbir çaba göstermese, sadece en tesirli duâları okusa, ömrü biter, borcu bitmez!

Dipnotlar:

1- Tirmizi, Daavat, 149 (3607, 3608). 2- Mektubat, s. 351. 3- Necm Sûresi: 39. 4- Lem’alar, s. 229. 5- Lem’alar, s. 229.

Okunma Sayısı: 4329
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı