Zorunlu Varlık
Kelamcılar vücudu temelde iki mertebeye ayırırlar. Bu ayırım Risale-i Nur’da da aynen yer alır: 1-Vacibü’l-Vücut, 2-Mümkinü’l-Vücut.
Vacibü’l-Vücut: Adından da anlaşılacağı üzere, varlığı vacip, yani zorunlu olandır. Yani yokluğu düşünülemeyendir. Allah’un varlığı kendindendir. Varlığı hiçbir varlığa dayanmaz. Varlığının sebebi yoktur. Ya da hiçbir sebep O’nun varlığını açıklayamaz. Çünkü varlığını hiçbir sebebe borçlu değildir. O var olduğu için vardır! O doğmamıştır, doğurulmamıştır. O’nu hiç kimse var edemez.
Mümkinü’l-Vücut: Varlığı başkasına dayanır. Yani zorunlu değildir. Yani yok olsa varlıklar âlemi bir şey kaybetmez. Ne kendisini ne başkasını var etmeye gücü yetmez. Varlığının sebebi, yaratılmış olmasıdır. Yani varlığını, birisi tarafından seçilip yaratılmış olmasına borçludur. O yaratıldığı için vardır. O’nu yaratan dilediği anda onu yok eder.
Lahuti Sıfatlar
Allah’ın varlığının vacip oluşunun gereği olan sıfatlar vardır. Bu sıfatlar çoktur. Bazıları şunlardır:
Kamiledir: Allah’ın zatı ve bütün sıfatları kâmiledir. Bediüzzaman’ın ifadesiyle: “Sani-i Zülcelal, ne kadar evsaf-ı kemaliye varsa, onlarla muttasıftır.”1
Yani O’nun zatı ve sıfatları tabir caiz ise, mükemmelliğin zirvesindedir. (bu zirvenin ne olduğunu kavramaya da bizim gücümüz yoktur.) O nasıl bir kemaldir ki, bütün yarattığı her şey en mükemmel biçimde varlık sahnesine çıkıyor. Kâmil biçimde yaşıyor. Kâmil biçimde ölüyor.
Her şeyin mükemmelliğe doğru hareket ediyor oluşu, Allah’ın sonsuz kemal sahibi oluşunun en açık göstergesidir.2
Zâtîdir: Allah’ın bütün sıfatları zatının lazımıdır, olmazsa olmaz gereğidir, öz malıdır. Başka bir şeyden alınmış değildir. Değişmezliği, daimiliği, ebedîliği, ezelîliği vardır.3
Ezelîlik ve Ebedîlik: Allah’ın bütün sıfatları zatında ezelîdir ve ebedîdir. Kendi varlığı ile beraber vaciptir, vacip olmaya devam edecektir. Sonradan eklemlenmiş değildir, sonradan yok olacak da değildir.4
Her Sıfat Her Şeyi Kuşatır
Muhît Oluşu: Allah’ın bütün sıfatları bütün varlıkları, bütün âlemleri, bütün kâinatı kuşatmıştır. Hiçbir şey, hiçbir zerre Allah’ın sıfatlarının ihatasının, yani kuşatma alanının dışında değildir.5 Esasen Allah’ın her yerde hazır ve nazır olmasının bir manası budur. Ancak Allah’ın iradesi ve hikmetidir ki, farklı isimlerin tecellileriyle kâinatı muhteşem bir faaliyet alanına çevirmiştir.
Mutlak ve Nihayetsiz oluşu: Allah’ın hiçbir ismi ve hiçbir sıfatı kayıt, sınır, son, had ve hudud kabul etmez. Sonsuz ve sınırsızdırlar.6
Tariflerden anlaşılacağı üzere Vacibü’l-Vücut Cenab-ı Allah’tır. Mümkinü’l-Vücut ise Cenab-ı Allah’ın dışında olup, Cenab-ı Allah tarafından yaratılan bütün varlıklardır. Bediüzzaman’ın ifadesiyle: Allah’ın “nazîri mümteni, misli muhal ve bütün mâadâsı mümkün ve mâsivâsı mahlûku”dur.7 Yani benzeri yok, dengi imkânsız, bütün kendi dışındakiler kendi yarattığı mahluklarıdır.
Böyle bir varlık ancak Allah’tır.
Dipnotlar:
1- Muhakemat, s. 136
2- Sözler, s. 697
3- İşârât’ul-İ’câz, s. 208; Şualar, s. 145
4- İşârât’ul-İ’câz, s. 66
5- Şuâlar, s. 142
6- Şuâlar, s. 142
7- Şuâlar, s. 165