Bu bir duâdır: “Allah lâyığını versin. Neye lâyıksan o olasın, onu bulasın” denilir. Güzel bir duâdır.
Ancak duâ iki türlüdür. Bir dille istersin, bir de fiille. İşte yukarıdaki duâ, “dille benim sana ettiğim duâ yetmez, önemli olan fiille senin kendine duâ etmendir” mânâsına gelir, o yüzden güzel bir duâdır.
Lâyıklık meselesine gelince…
Eski imlâda laiklik, “lâyiklik” ya da “lâyıklık” olarak yazılırdı.
Bu günlerde Başbakan’ın İslâm dünyasına laiklik transfer etme gayreti içinde olduğu varsayımıyla çokça eleştiriler yazıldı, çizildi.
Başbakan’ı eleştirenlerin bir kısmı, “inşallah söylediklerinde samimî değildir, yoksa dinden çıkacak” dediler. Bir kısmı da “keşke sözlerinde samimî olsa, bir inanabilsek, gizli gündem meselesi açık gündemden kalkacak” dediler.
Daha üç hafta önce “Dindar demokratlar ne durumda” başlıklı yazımda da bahsettiğim yaman çelişki böylece hemen karşılık bulmuş oldu.
Bendeniz olaya şu sorularla yaklaştım:
Laik bir düzen aynı zamanda İslâmî olabilir mi?
Laik bir düzenden İslâmî bir “düzen”e geçilebilir mi, buna “laiklik” (laikler değil) izin verir mi?
Bu gün İslâm ülkelerindeki düzen İslâmî mi?
İslâmî düzen için ön şart “Müslümanlığını daima önde tutan tebliğci Müslümanlar”ın iktidarda olması mıdır?
Soruların cevaplarını gazetenizde yayınlanan çok sayıda akademik inceleme yazısı veriyor. Okumanız yeter.
Sadece sonunu söyleyeyim: Devlet bir üstyapı kurumudur, devletin sistemi ve düzeni, uzun vadede ve kalıcı olarak, ancak, altyapı birimi olan insanı ıslâh etmekle mümkün olabilir. Çoğunluğu dindarlardan oluşan bir toplumda, o çoğunluk, farklılıklara tahammül ediyor ve kendi içindeki azınlığın din hürriyetini tanıyorsa, herkes lâyık olduğunun en güzeline kavuşmuş demektir.
Yani…
Eğitim şart!
İşte bendeniz de bu vesileyle bu duâyı dilime düşürdüm: “Allah lâyığınızı ve lâyıklığınızı versin, ey İslâm dünyası”.
Yani İslâmî olanı sözle ya da elle istemek yetmez, gönülden istemek lâzım ki duâ duâ olsun.
***
Başbakan Erdoğan, son açıklamasında, anayasa yapım sürecinde, mecliste bulunmayan partilerin de görüşünü alacaklarını söyledi. Gerekçe olarak da “onlar şimdi mecliste değillerse de bir zamanlar mecliste idiler ve onların da bazı hazırlıkları ve çalışmaları olmuştu, bunlardan da faydalanmak lâzım” dedi.
İsabetli söyledi.
Hatırlarsınız, bu konuyu zaman zaman yazdık. Hatta, “Anayasayı koalisyon hazırlamalı” başlıklı bir yazımız bile var. Demek eleştiriler işe yarıyor.
İnşallah Başbakan ve arkadaşları için bu konuda bir samimiyet testine gerek kalmaz.